Değerli Okurlar, Çevre Haftasındayız. 5 Haziran Dünya Çevre Günü ise hafta sonuna denk geldi. Hafta sonlarında yazı yazmadığımdan bu önemli gün ile ilgili değerlendirmemi yapmadan geçtiğimi hatırlamıyorum.

Son yazımın konusu da ilçelerin çöplerinin kentimiz bertaraf tesisine taşınarak değerlendirmesiyle, yani çevre ile ilgiliydi.

Beşiri, Kozluk ve Bismil’in çöplerinin de bertaraf tesisine taşındığını bir kaynaktan öğrendim.

Tabi Sason’un çöpleri çok çok önemli. Zira çöpler atılan dereden bir yağış sonrası direk Batman Barajına taşınıyor.

İlçe ve belde çöplerinin bertaraf tesisine taşınmasının ne kadar elzem ve gerekli olduğuna dair çok önemli görseller sunabilirim.

Ancak belediye yetkililerinin bunun farkında olduğuna inanıyorum.

Hem 29 yıllığına belediye ile anlaşma yapan firma ile imzalanan protokol gereği tüm ilçelerin çöplerinin taşınması gerektiğinden artık ayrıntılı yazı yazmayı gereksiz görüyorum. İnşallah hemen ilçelerin çöpleri çevre mevzuatlarına uygun araçlarla Batman bertaraf tesisine taşınmaya başlanacak ve hem sorun çözüme kavuşacak, hem de çöplerden enerji/gelir elde edilmeye başlanacaktır.

**

**

Çevre ile ilgili çok şeyler söyleyebilirim, bu tekrar olacağından tarafımca yapılan değerlendirmeleri bilgilerinize sunarak özellikle gençlerimizi etkilemek istiyorum. Benim için her gün 5 Haziran, öncelikle bunu belirteyim. Onlarca yıldır bu kentin daha güzel bir geleceği, daha aydınlık yarınları ve daha yaşanabilir bir çevre için gönüllü olarak mücadele ettiğim gibi, yazılar yazarım.

Bu kentin bir gönüllüsüyüm, sevdalısıyım…

Aslında gönüllülüğüm inançlarımdan, düşüncelerimden kaynaklanıyor. İnandığım yüce değerler bana iyi bir insan olmayı öğütlediğinden, üzerime düşen veya düştüğüne inandığım görevimi yapıyorum.

Bazıları bunu ‘topluma karşı görevler’ olarak değerlendiriyor.

Ben bunu insanlığa karşı görevler olarak nitelendiriyorum.

Kamuoyunda şöyle yanlış bir algı veya kanaat var; çevre sorunları Çevrecileri ilgilendirir…

Hayır efendim, hiçbir şekilde benim için temel kriter olmayan mevcut beşeri anayasa'nın 56. Maddesine göre de herkes şöyle sorumludur: “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.”

Evet, çevre sorunları herkesi ilgilendirir ve çevre mücadelesini herkesin vermesi gerekir. Ancak toplumsal bir duyarlılık ve bilinç oluşmadığından herkes, her çevre sorunu için mücadeleye atılmaz, katılım sağlamaz…

ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLAR…

Bu kentin çözüm bekleyen devasa sorunları var. Her yeni gelen il yöneticilerine ve seçilmiş ile atanmışlarına bu sorunları Batman Çevre Gönüllüleri Derneği adına ve yazılarımla iletiyor ve bilgilendiriyoruz.

Bu kentin temel sorunlarından bazılarını hatırlatmak isterim ki hemen hepsi yerel yönetimi ilgilendiriyor:

-Kanserojen madde içeren asbestli su borularının değiştirilmesi. (Belediye bu konuda bir yol haritası oluşturmalıdır. Zira halk sağlığını ilgilendiren önemli bir meseledir.)

-Atıksu Arıtma Sisteminin Kimyasal ve Biyolojik Arıtma ünitelerine kavuşturulması.(Ilısu Baraj gölü kentimizin dibine kadar ulaşmıştır. Kentimizin arıtılmayan evsel atıkları, lağımları olduğu gibi gölde birikmektedir. Bu sorunun çözüm mercii de belediyedir. İvedilikle bu konuda bir yol haritası çıkarmaları şarttır. Biz her türlü katkıyı vermeye hazırız.

-İluh Deresi Kentsel Dönüşüm Projesinin hayata geçirilmesi, kentimizin bu büyük ayıptan kurtarılması. Islah sağlanıncaya kadar temiz tutulması, dereye akıtılan lağımların ivedilikle önlenmesi.(Bu mesele de belediyenin asli görevidir. Bu konuda önemli adımlar atıldığı beyan edilmiştir. Çıkarılan bir ödenekten söz edilmiştir. Bu hayırlı çalışma için kim bir adım atarsa desteklemeyi görevi biliyorum.)

-Kent merkezinin muhtelif yerlerinde bulunan yüksek gürültü çıkararak halkı rahatsız eden ve çevreyi kirleten, halk sağlığına zarar veren; kullanılmış eski beyaz eşyalar vs malzemeleri toplayarak presleyen çöpevlere izin verilmemesi…(Belediye yönetimlerinin tümü bu konuda sınıfta kalmış, görevlerini yapmamışlardır. Mevcut yönetime hitaben kaleme aldığım yazılar için bir açıklama yapılmadı. Belediye Meclis Kararı da var, pratik bulmalı.)

-Kaldırım İşgalleri konusunda daha önce Belediye Meclis’i tarafından alınan karar doğrultusunda işgallere izin verilmemesi.(Bu konuda da alınan belediye meclis kararı var, pratik bulmalıdır.)

-İluh deresine kan akıtan mazbahane meselesi. (Bir süre önce deredeki akan kanı görüntülemiştim. Belediye yetkililerini de bilgilendirmiştim. )

-İmar’daki çarpıklıklar, çarpık kentleşme.(Bu konuda Belediye yönetimi riskler aldı, iradesini ilan etti. Kentin yarınları için yönetimin olumlu kararlarını desteklemeyi görev biliyorum.

-Anız yangınları. Bu konuda il yöneticilerinin önemli çalışmalar yürüttüklerini biliyorsunuz. Anız yangınlarına karşı yürütülen hayırlı çalışmaların süreklilik arz etmesi.

**

**

Evet, sorunlar çok. Maddeler halinde bir özetini yaptım. Uzaylılar bu sorunların nedeni değildir. Biz insanlardan kaynaklanıyor.

"İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.” (Rum Suresi 41. Ayet) "

Koronavirüs mücadelesinin boyutlarının birçoğu çevre ile ilgilidir. Ağır bir imtihandan geçiyoruz. İnsanların kendi elleriyle karada ve denizde fesat-bozulmaya neden olduğu gerçeğinin(İnsanoğlu toprak ve su kirliliğine neden olmuş, bunun doğal sonuçları ile dünyada karşılaşmaktadır) en çok hatırlandığı haftadayız…

Okuduğum ve tahkik ettiğim İslam’dan anladığım kadarıyla çevre mücadelesi en hayırlı amellerdendir. İnsanlara faydalı olmaya çalışmayı bir ibadet olarak değerlendiriyorum. Şu ayeti kendim için dayanak olarak düşünüyorum; “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder-tavsiye eder, kötülükten vazgeçirmeğe çalışır ve Allah'a inanırsınız.” (Ali İmran Suresi ayet; 110)

Çevre için çaba göstermek, kesinlikle iyiliği tavsiye etmek ve kötülüklerden sakındırmaktır. Herkes bilsin ki çevre mücadelesi sadece çevrecileri ilgilendirmiyor. Hepimiz sorumluyuz. Duyarlı bir toplum olmamız dileğimle.