*Bazen ‘Batmanlılık bilinci’ yok diye yakınıp dururuz. Oysa bu şehir, çoğunlukla bölgenin, yönetici ve teknik heyet olarak da yarım asır önce ülkenin her yerinden gelerek, Batman’da toplanan insanların kadim arkadaşlıklar kurdukları, nereli olduklarına bakmaksızın kendilerini Batmanlı hissetti. Böylece Batmanlılık bilincini hep birlikte oluşturdular…

*Yarım asır öncesinde çok kültürlülük hakimdi bu şehirde. Çok geniş bir mozaiği ihtiva eden Batman, o dönemlerde Trakya’dan Karadeniz’e, Marmara’dan Ege’ye, Akdeniz’den Doğu’ya kadar birçok insanı kendi şehrindeymiş gibi konforlu misafir etti. ‘Kara altın’ın bir araya getirdiği o çok kültürlülük, Batman’ı en yaşanılır kent haline getirmişti. O yüzden Batman’dan ayrılan herkes, burada yaşadıkları o kapsayıcı ve sarmalayıcı günleri unutamıyor ve özlemini duyuyor. Biz de onlarla bütünleşmiş ve onlarla çoğullaşıp çok geniş bir aile olmuştuk…

BU ŞEHİR KİMLİĞİNİ BÖYLE KAZANMIŞTI
Ülkenin hiçbir şehrinde, doğduğu yerin haricinde kendini başka bir şehre ait hisseden insanların çoğunlukta olduğu hiçbir şehir yoktur.

Bu şans ve gurur sadece Batman’a aittir.

Çünkü Batman’ın tohumunu güzellik çatlatmış ve bu tohum dostluk ağacına dönüşmüş.

O yüzden, ülkenin Avrupai anlamda en çağdaş, dostluk anlamında da en sıcak feodal ilişkilerin yaşandığı ilk şehir olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Şehrin gerek ilk çekirdeği olan ‘İluh Tepebaşı’nda gerekse de ovadaki Site’de henüz nüfusun 5-10 bin olduğu o yıllarda petrolün başkentine ‘Paris’ deniliyordu.

Bir yandan en çağdaş yaşam koşuları diğer yandan çok geri kalmış yaşam koşulları vardı.

Batmanlılar, yıllarca bir yakadan diğerine bilinmezlikler taşıyıp durdu.

Sonunda Batman gibi benzersiz bir şehir meydana geldi.

Batman’ın tarihini defalarca bu sütunlarda dillendiriyoruz ama 1955’e kadar Batman İluh Tepebaşı’nda 14 haneli küçücük bir köydü.

Günümüzdeki İluh Deresi, o dönemler yağmur sularının biriktiği bir kanal görünümündeydi.

Batman Ovası 1955’te Türkiye’nin ilk rafinerisiyle buluştuğunda o eski İluh’un yerini artık Batman almıştı.

TPAO’nun bulunduğu yerleşkeye kurulan eğitimi yüksek o dönemin ilkokul ve ortaokul, ilk petrolcülerin çocuklarını küçücük sınıflarda bir araya getirmişti.

ABD’li mühendislerin planladığı Site Mahallesi sadece Batman’ın değil, ülkenin ilk modern semti olmuştu.

Kimler yoktu ki o dönemlerde?

Türkiye’nin ilk petrolcüsü Bolulu Cevat Eyüp Taşman… Yine Bolulu Turgut Gülez… Amerikalı mühendisler…Polonyalılardan Birlemiş Milletler’in mühendislerine varan yabancı petrolcülerin barındığı 70 yıl öncesinin Batman’ın da Trabzon’dan Malkoç ailesi, Bosnalı İtfaiye Amiri Halil Dinler, merhum Turgut Özal’ın ağabeyi Korkut Özal, Kahramanmaraşlı ilk üretim Müdürü Rıfat Beyazıt ve ilk TPAO Bölge Müdürü Suat Çalışlar’dan Süreyya Ekim’e.

Yine ilk Rafineri Müdürü Hasan Göker’den ilk doktorlar Tarık Yeğiner, Muzaffer Kulluk, Cengizhan Özer ve Kadir Sungur, eski Bakanlar Mehmet Gölhan, Esat Kıratlıoğlu, eski Enerji Bakanı İhsan Topaloğlu, eski Sanatçı Diyarbakırlı Celal Güzelses’in oğlu Erdem Güzelses’e kadar kimler petrolün başkentinde görev yapmadı ki…

Eskilerden birkaç ismi hatırlatıp günümüzün orta yaşlı dediğimiz kuşağa gelelim şimdi.

ÖZLEM DUYDUĞUMUZ KARELER

Geçen hafta acı bir haberle sarsılmıştık.

Şengün ailesinin değerli fertlerinden Açık Öğretim Fakültesi Sorumlusu Nejat Şengün, geçirdiği kalp krizi sonucu hakkın rahmetine kavuştu.

Ankara’daki yakınları toprağıyla buluşturdukları merhum Nejat kardeşimiz için sevenlerine ve dostlarına ayrı ayrı şükranlarını sunuyordu.

Merhum Nejat’tan 4 yaş büyük ağabeyi Fevzi Şengün ile yaşıt sayılırız.

Fotoğraf Sanatçısı İrfan Tapan, Fevzi Şengün ile ortaokulu Site’de okumuştu.

Onların döneminde kimler vardı, o isimlerden birkaç tanesini hatırlayalım;

Özhan Kayhan, Süleyman Gönülaçar, Zeki Altun, Vedat Koyuncu, İhsan Tüzün, Süleyman Seçkin, Engin Erden, Yeşim Ekim, Suzan Merdoğlu, Selçuk Eren, Ercüment Yılmaz, İrfan Demirok, Yaşar Uysal, Ramazan Şen, Seyithan Yıldız, Ramiz Barut ve Kadir Çelik…

O dönemlerin öğretmenleri ise; Halit Bilgin, Avni Avcı, Sabahattin Oktay, Rüştü Kaya, Eşref Bulcan, Alaattin Yumlu ve Mehmet Yıldız ile eşi Aysel Yıldız da iz bırakan eğitimcilerdendi.

ESKİ GELENEKLERE BAĞLI GENÇLİKTİ

Dostum Fevzi Şengün, gazete ziyaretinde İrfan Tapan’ın siyah-beyaz karesinin olduğu sürprizle karşılaştı.

1980 Yılı öncesinde Diyarbakır’da çektikleri siyah-beyaz karenin anısını dün gibi anlatıyordu Şengün;

“45 Yıl öncesinin dönemini anlatıyoruz. Yakın bir aile dostumuzun nişan töreni için davet edilmiştik. O dönemlerin dostluk ve arkadaşlık bağları bir başka güzeldi. Acıda da kederde de sevinçte de hep bir arada olurduk. Sahip olduklarını yürekten paylaşan bir gençlik vardı. Yoklukta bile yalnız hissetmezdik kendimizi. Gerek Site’deki eğitim yuvalarında gerekse Batman Lisesi’ndeki okul arkadaşlığını halen unutmuş değiliz. O zamanlar Diyarbakır’a trenle yolculuk yapardık. Tren yolculuğu konforlu sayılırdı. Hele de Kurtalan Ekspres’i ile Haydarpaşa Garı’na kadar seyahat etmek doyumsuz bir duyguydu.”

O siyah-beyaz kareye bakıp, eski Batman’ı anlatan dostumuz Şengün, eskiye özlemi de özetliyordu bize;

“Batman’dan ayrılalı yaklaşık 30 yıl oldu. Ama inanın her gelişte çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği ne eski çarşıyı ne de çocukluğumun geçtiği mahalleyi unutamıyorum. Başkentteyiz ama rüyalarımızda hep Batman var. Buradan gitmiş olsak da bir gün büyüklerimiz gibi toprağımıza döneceğiz” dedikten sonra, bizde en içten dileklerimizle bekleyeceğimizi belirttik.

Yakın dostu Nejat Şengün’ü kaybetmenin büyük üzüntüsünü yaşayan İrfan Tapan, onunla son görüşmesini anlattıklarıyla bitirelim bugünkü yazımızı,

“Dostum Nejat ile Ramazan Bayramı öncesinde Valilikte karşılaştığımızda 50 yıl öncesinin anılarını tazelemiştik. Meğerse benden hatır almıştı, ben de görüşmeyi sıklaştıralım demiştim. Nereden bilebilirimdim ki son görüşmemiz olduğunu. Allah mekanını cennet etsin. Onu hep güzellikleriyle anacağız.”

Sağlıkla kalın.