Yükün evlat ve aile olunca ağırlığını hissetmezsin. Ekmek yapmak bir sanattır. Tadını veren ise bu sanatın ince ayrıntısına kadar bilen kişidir. Hazırlıktan ekmeğin tandırdan çıkarılana kadar olan zamanı hakkı ile uygulamaktan geçer.

Sabahın erken saatinde bakır leğenin bir kenarına unu tepe şeklinde biriktirilirken, bir miktar ılık su da boş alana dökülürdü. Rahmetli annem, hamuru yoğurmaya başlamadan önce; bir kapta un’un içerisinde beklettiği hamur mayasının başka bir kapta ılık su ile dağıtarak işlemi başlatırdı. Suda dağılan maya leğendeki ılık suya katılırdı.

*

Yoğurma işini o kadar güzel yapardı ki!

*

Ortaya çıkan hamurun tepesine bakarak, ekmeğinin de lezzeti olduğunu o zaman anlardım. Hazırladığı hamurdan bir ekmeklik hamur alarak, içini un koyduğu tabağa bir sonraki ekmek hamurunun yapılacağı güne bırakarak hamurun maya olması için beklemeye alırdı. Ayrılan hamur ekşiyip maya olurdu.

Leğende bulunan kocaman hamuru bir perde veya bir bezle örterek, ekşimeye bırakırdı. Evdeki diğer işleri ile ilgilenirdi. O kadar işin arasından nasıl olurdu da yaptığı hamurun ekşidiği zamanı anlardı, hala aklım almıyor.

*

Hazırladığı hamuru bastırarak, dokunduğu bölgedeki parmak izi eski yerine gelmediği zaman hamurun ekşidiğini anlardı. Koşar adımlar ile tandıra giderdi. Tandırda her gün ekmek yapılırdı. Önceden ısınan tandıra birkaç parça çirpi, biraz tezek attınız mı ekmek yapmak için yeterli ortam hazır olurdu.

Merhum annem, evdeki hamuru almak için giderken eski bir erkek ceketi veya kışlık gömleğini ters giyerek, arkadan bağlatır veya bir kemerle bedenine bağlardı. Hamur leğenini yanına alırken, bir boş bir su tası da leğenin içine koyarak tandıra giderdi. Tası su ile doldurup tandırın diğer yanına bırakırdı.

Hamur leğenin üstünü açarak, top haline getirdiği sonra hamuru açarak; top haline getirdiği hamuru dairesel olarak genişletirken, hamurun eline yapışmaması için sürekli tastaki suyu kullanırdı.

Ekmek hamurunun tandıra vurulması en güzel andı. Hamur, nar gibi kızaran tandır duvarına dokunduğu an duvara yapışırdı.

Ancak !

Tam emin olmak için yapışan bütün kenarlarını bir kaç defa tokatlamakta yarar vardı. Hamurlar sırası ile hazırlarıp tandırın duvarına vurulması ile devam ederdi.

Tandırda pişerek kızaran ekmeğin verdiği koku hala aklımda. Acıkmışsınız evde yiyecek bir şey yoksa bir de tandırda ekmek vuruluyorsa; tandırın önünden ayrılmazdık.

Tıpkı balık temizleyen birinin etrafına toplanan kediler gibi. Bir parça kapmak için bir o yana bir bu yana gider gelirsiniz.

Tandırdan ilk ekmeğin çıkarılması da ilginçti. Kadınlar bunu nasıl yapıyorlardı, hala bilmiyorum. Kızaran ekmeğin kenarları tandır duvarlarından ayrılırdı. Annem o duruma gelen ekmek ile tandır duvarının arasında oluşan boşluğa parmaklarını sokarak manivela gibi kullanır, ekmeği tandırdan alırdı.

*

Tandırdan çıkan ilk ekmek etrafta bulunan çocuklara verilirdi.

O sıcacık ekmeği, küçücük ellerimizde tutabilmemiz için bir o elimizden diğer elimize alırdık. Ayaklarımız da buna tempo tutardı. Yakındaki çeşmede tandırdan çıkan ekmeği soğuk suda ıslattıktan sonra ekmek soğumaya başlardı.

Taze ve sıcak ekmeği yanımızdaki arkadaşlarımıza eşit şekilde dağıtarak, afiyetle yerdik.

*

Ekmek bu kadar mı lezzetliydi ? Tadı hala aklımda. Biz ekmeği yerken, annem de ekmeklerin sonuncusunu tandıra yapıştırmakla meşgul olurdu. Tandırın bunaltan sıcaklığına dokunma mesafesindeydi. Ekmeyi tandıra yapıştırıp; pişen ekmeği tandırdan çıkarırken, çektiği sıkıntıyı yüzünden okurdum.

*

Sıcaktan yüzünün kızardığını, açıkta bulunan kollarının da aynı durumda olduğunu asla unutmayacağım.

*

Tandırda ekmek yaparken, arada tandır duvarına yapışmayan ekmek tandırın küllerinin içine düşerdi. Hamurun şekli değişir. Tandırın külünden nasibini alırdı. Biz bu ekmeğe ‘küllü ekmek’ derdik.

*

Diğer ekmekler bitmeden çocuklar olarak, biz küllü ekmeği yemezdik. Annemin bize küllü ekmeğin yenmesi için söylediği hikayenin bir kısmı hatırımda.

-Çocuklar bu ekmek var ya.

-Eeeee.

-Bu küllü ekmeği yiyenler yaşamının bir döneminde bir hazine bulurlar.

-Neden? Küllü ekmeği yiyenler hazineyi buluyor?

-Ekmek bir nimettir. Ona saygı gösterdiği için elbette.

O an annemizin söylediğine inanır, ekmeği yerdik. Her zaman aynısı olmazdı. Taze ekmek varken, kimse küllü ekmeğe dokunmazdı.

*

‘Yenmez miydi’ soru olarak aklınızda kalmasın.

*

Evimizde asla ekmek israf edilmezdi.

*

Tandırdaki ekmek yapma işlemi bittikten sonra annem ekmek leğenini omuzlayarak eve dönerdi. Yolda karşılaştığı herkese sıcak ekmekten ikram ederdi.

*

Tandırlarda sadece ekmek yapılmazdı. Patlıcan közleme, kele paçanın tütsülenmesi, hazırlanan güveç veya benzeri yemeklerin ekmek yapıldıktan sonra tandır soğumadan önce yaptıkları başka etkinliklerdi.

*

Bütün bunlar yapılırken, kadın kadına dedikodular da yapılır, günün neşe ile bitmesi sağlanırdı. Tandır başları hanımların o dönemde birlikte en çok zaman geçirdikleri ‘buluşma’ yerleriydi.