Kurban bayramını kutladık. Tatilin uzun olması bir çok vatandaşın memleketlerinde bulunan ailelerini ziyaret etmelerine neden oldu. Kimileri de tatili fırsat bilip, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki sayfiye yerlerde tatillerini geçirdi. 
*
Yolculuk için genelde özel otomobiller kullanıldı. Her bayram tatilinde olduğu gibi trafik kazalarında bir çok vatandaşımız hayatını kaybetti.
*
İçişleri Bakanlığı’nca, Kurban Bayramının da içerisinde bulunduğu 10-18 Eylül arasındaki 9 günde meydana gelen 3 bin 129 trafik kazasında, 103 kişinin hayatını kaybettiği, 7 bin 175 kişinin ise yaralandığı bildirildi.
*
Son bayram tatilinde meydana gelen kazaların daha öncekilere göre % 30 azaldığı belirtilmiş. Bunun nedeni havaların serinlemesi olarak değerlendirilebilir. 
*
İnsanların mallarına ve canlarına kastının olmadığına bildiğimiz halde; lütfen ‘dikkat’ diyoruz. 
*
Etkili oluyor mu?
*
Göründüğü kadarı ile göre ‘hayır.’
*
Can kayıplarının telafisi olmadığını söylemeye gerek yok. Yaralanmaların bir çoğunda da kalıcı rahatsızlıkların olması yaşananların üzücü tarafıdır.
*
Cana gelmesin, mala gelsin.
*
Bu söz bana bir trafik kazasını hatırlattı. Kaza sonrasında kazayı yaptığı aracından sağlıklı olarak çıkarılan kişinin aracına bakarak; " Ben bittim. Her şeyimi kaybettim" diye ağladığını hatırlıyorum. 
*
Kaza yapan şahısların çoğunun kazadan sağlıklı çıktıkları zaman aynını düşündüklerini tahmin ediyorum.
*
Çünkü!
*
Mal, canın yongasıdır.
*****
Yakın tarihte aktör Tarık Akan'ı kaybettik.

Romantik filmler ile başladığı sinemada yetmişli yılların sonunda siyasi içerikli filmlerde rol almaya başlamıştı. Oynadığı filmlerdeki rollerle aynı siyasi görüşte olduğunu asla gizlemedi. O’nun bu tavrı, halkın bir kısmı tarafından olumlu karşılanırken ; bir kısmı tarafından beğenilmemişti.
*
Bir sanatçının toplumunun bir kesimi tarafından sevilmemesi kadar doğal ne olabilir ki!
*
Ölümünün ardından farklı düşündüğü için bir çok kişi tarafından acımazca eleştirildi. Yazar Abdurrahman Dilipak, merhum Akan için şahsına ait twtter hesabında bunları yazmış. 
*
“Her ölen badem gözlü değildir. Bazılarını iyi bilmezdik, hakkımızı da helal etmeyiz.”
*
Dilipak'ın diğer mesajında aynı konuya başka bir açıklama getiriyor.
*
İnanmıyorsa, niye "Cenaze namazı istemiyorum" demez bu insanlar? Bir türlü dürüst olamıyorlar. Bizi yalancı şahit durumuna mı düşürmeye çalışıyorlar. Allah'a savaş açanlara hesaplaşmamız öbür dünyada.
*
Ölen Müslümanların cenaze namazları kılınırken, namazı kıldıran imam cemaate merhum için bazı sorular sorar. 
- Merhumu nasıl bilirdiniz ?
- İyi bilirdik.
- Ona haklarınızı helal ediyor musunuz?
- Helal ediyoruz 
Cevabını verir namaza katılan cemaat. 
*
Dilipak da bu konudan bahsediyor. Tarık Akan'ın cenazesine katılmadığı halde bunları söylemesi yazdıklarının farklı anlaşılmasına neden oluyor. 
*
Dilipak, Tarık Akan sağlıklı iken bu konuya onun ile yüz yüze konuşabileceği halde; neden bu görüşmeyi yapmamış ?
*
Neden ölümünden sonra bu davranışta bulunuyor? 
*
Yorum sizin...
*
İnanan insanlar bilir. Müslümanlar öldükten sonra amel defteri kapanır. Sadece bir kaç sayfa açık kalır. 
*
1-Sadaka-i cariye: Bir kimsenin ölümünden sonra da devam eden ve Allah rızası için insanların istifadesine sunulmuş olan hayır müesseseleri, mektepler, camiler, çeşmeler ve vakıflardır. Sözü geçen bu hayırların sevapları kesilmediği için onlara "sürekli hayır" anlamına gelen "sadakay-ı cariye" ismi verilir.
2-Kendisinden (sürekli olarak) faydalanılan ilim kişinin sağlığında öğrenip, neşretmiş olduğu ilimdir. Neşir kitap yazıp yayımlama şeklinde olabileceği gibi, öğrenilen bilgileri başkalarına öğretme yoluyla da olabilir.
3. Dua eden salih evlât: İbn Hacer el-Mekki'ye göre, burada salih evlat sözüyle kastedilen mümin evlattır.
*
Ölüm sonrasında merhum hakkında kem söz söylemek, ağır ithamlarda bulunmak dinimizce doğru bir davranış olarak kabul edilmez. Bunu yapan dini konuda yetkin biri olduğunu iddia eden Dilipak olsa da bundan muaf tutulmaz. 
*
Ölen kişiler hakkında yapacağınız hiç bir açıklama onlara fayda sağlamadığı gibi onlara zarar da vermez.. 
*
Çünkü !
*
O artık dünyada yaptıkları ile ilgili ne varsa, yetkili mercilere ifadesini veriyordur.