78 yılında kurulan ve tarihteki en derli toplu Kürt hareketi olan siyasi çizgi 90’lı yıllarla beraber ayrı bir devlet kurma fikrinden vazgeçerek demokratik bir ülkede ortak vatanda yaşamak için demokratik siyasete açılmıştır. Kurulan tüm Kürt partileri bölücü olmadıklarını defalarca söylemelerine rağmen bölücülük suçlaması değişmemiş, yapıştırılan etiket sökülmemiştir.
HEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP son olarak da batıdaki emek demokrasi ve özgürlük güçleriyle kurulan ittifak sonucu oluşan HDP ile devam eden bu demokrasi serüveninde birçok siyasetçi katledilmiş birçoğu yıllarca cezaevlerinde tutulmuştur. Her zaman bölge partisi olmakla suçladıkları Kürt hareketi ne zaman bölgeden dışarıya kendini anlatmak için gitmeye çalışsa bunu provokasyon olarak nitelendirip galeyana getirdikleri ırkçı kitleler ile bu insanların gözü korkutulmak pes ettirilmek istenmiştir. Karadeniz, İç Anadolu, Akdeniz gezileri sırasında düzenlenen saldırılar bunlara örnektir.
İktidar bir yandan terörle bir yere varılmaz silahla çözüm olmaz gibi söylemler kullanırken diğer yandan silahı bir çözüm olarak görmeyip demokratik çözümü esas alan partiye de terör uzantısı diyebilmektedir. Yani karşı oldukları şeyin aslında silah değil Kürtlerin temsiliyeti olduğunu her seferinde kanıtlamaktadırlar. Diğer tarafta iktidar partisi bir yandan silah bırakılsın derken diğer yandan da demokratik siyasetin önünü açmaya çalışan siyasetçilere hakaret ederek pek de yapıcı olmayan bir siyaset izlemektedir.
Her fırsatta halk iradesine koyulan engellerden darbelerden muhtıralardan yakınan Erdoğan konu seçim barajına geldiğinde 'yahu biz mi koyduk bu barajı' diyerek çember dışında tutuyor kendisini. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığından vazgeçmeden sadece kendisi için sorun teşkil eden kısımlara muhalefet edip kendisi için sorun yaratmayan uygulamaları antidemokratik dahi olsa umursamamaktadır.
Kısa bir not; Dünyadaki en yüksek seçim barajı olan %10 barajı darbe döneminde uygulanan bir karardır. Bu notun cazip tarafı ise darbeye tepkisi yüksek olan bir iktidarın, darbe zihniyetinin uygulaması ile bu sistemi devam ettirmesidir.
Önemli bir soru;
Peki ne yapsın Kürtler?
Dağa çıksa suç, siyaset yapsa suç . Siyaset yapanı ile silah kullananı arasında fark yokmuş gibi yansıtılıyor. Siyaset yapmak istediğinde ise önüne barajlar koyuluyor!
Çok mu şey istiyor bu Kürtler!
Kürtlerin hangi talebi vatan hainliği olabilir ki?
Demokrasi mi?
Eşitlik mi?
Kendi yönetiminde söz sahibi olmak mı?
Kendi dilinde eğitim almak mı?
Yarınınızın, bugününüzden daha iyi olması dileğiyle, hoşçakalın...