Yaklaşık son bir haftadır ülkede üst üste yaşanan olaylar ülke tarihimizde ender yaşanan bir durum. Güneşli günlere ihtiyaç duyduğumuzda bugünlerde sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz.
 
Yaklaşık son 1 haftada ülkemizde yaşanan olaylar;
 
31 Mart;
 
Türkiye gündemi bir günde pek çok sıcak olaya şahitlik etti. Van hariç tüm yurtta elektrik kesintisi yaşandı. Bu kesinti ile birlikte yaşanan diğer olaylar bütünüyle bir çok komplo teorisi ortaya atıldı.
Berkin Elvan savcısı odasında rehin alındı. DHKP-C'nin 2 üyesi ile saatlerce müzakere yapıldı. Akşam saatlerinde odadan sağ çıkan olmadı ama Cumhurbaşkanı Erdoğan bu durumu başarılı bir operasyon olarak nitelendirdi!
Balyoz Davası'nda mahkeme tüm sanıklar için beraat kararı verdi. Yılın belkide en ilginç olayı! Ama bu durum Türkiye'de pek gündeme oturmadı.
1 Nisan;
 
Davutoğlu yaptığı açıklamalarla güne damga vurdu.
 
Davutoğlu yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Geçen hafta çıkan iç güvenlik yasası dolayısıyla yasal zemin de kazanmış şekilde bir kişi dahi yüzünü örterek şiddete Molotof kokteyline yönelir ve bu toplumun bu ülkenin geleceğini tehdit eden tavır sergilerse çok açık söylüyorum, şimdiden uyarıyorum, hiçbir şekilde müsamaha gösterilmeyecektir.
"1 DAKİKA DAHİ MÜSAMAHA GÖSTERİLMEYECEK"
Kim olursa olsun ve ne niyetle çıkarsa çıksın sokağa izinsiz şekilde çıkarak ülke güvenliğini tehdit edene karşı müsamaha gösterilmeyecektir. 1 dakika dahi müsamaha gösterilmeyecektir. Dün bu terörist, katil, alçakların yaptığı şeyden sonra İstanbul sokaklarında bazı yerlerde yapılmaya çalışılan provokasyonlara karşı da gerekli her türlü tedbirin alınması talimatını verdik. Maalesef medyamızın bazıları bu acıyı paylaşırken, başka bir kesimi de daha evlat acısı yüreğini inmiş ailenin acısı dururken bu sabah gazeteleri açtığınıza o resimleri, şakağına silah dayanmış resimleri yayınlama ahlaksızlığını, nezaketsizliğini göstermiştir. Bütün bu medya mensuplarına çağrıda bulunuyorum. Öz eleştiri yapın Kendi eşiniz, babanız olsaydı bunların olacağını düşünün acaba ne hissederlerdi? Bu insani bir durumdur.
“TALİMATI BEN VERDİM”
Akreditasyon talimatını ben verdim. Ne eleştiri gelirse gelsin hepsine hazırım. Bütün ıstırapları. Yaşadıktan sonra bir rica bulundum. Medyada dikkatli olunması için rica ettim. Birçok kere söyledik. Gece yarısından itibaren sayfaları gördüğümüzde bırakın insani duyarlılık görmedim ben. Muhterem eşleriyle görüştüğümde neler hissettiğini ben biliyorum. Evladını gördünüz, sabah bu gazeteyi gördüğünde ne hissetti? Patronlarına da söylüyorum, her türlü eleştiriyi bize yaptılar. Tek bir yerde basına yönelik bir şeyde bulunmadım. Yayın yasağı getirdik, neden gelir o yasak?
 “CENAZEYE KATILMA HAKLARI YOKTU”
Onları bugün o cenazeye katılma hakları yoktu, o çocuğun karşına çıkmalarına hakları yoktu.
Davutoğlu'nun bu açıklamaları İç güvenlik paketine uyumlu olup Türkiye'nin geleceğine açıklık getiren türdendi. Cenazeye katılma hakkı kim tarafından nasıl belirleniyor bu durumu şahsım anlamış değil!
2 Nisan;
''İstanbul Emniyeti'ne saldırı''
İstanbul Emniyeti'ne düzenlenen saldırıda ölü olarak ele geçirilen kadının kimliği belirlendi. Polisin yapmış olduğu araştırmada saldırganın Elif Sultan Kalsen olduğu ortaya çıktı.
3 Nisan;
''Yalova Valisi Cebiroğlu'nun azarladığı öğretmen Halil Serkan Öz vefat etti''
Yalova Valisi Selim Cebiroğlu’nun geçtiğimiz hafta incelemelerde bulunmak için gittiği Termal Fen Lisesi’nde, dershanede kıyafetlerini beğenmediği için azarlayarak sınıftan kovduğu öne sürülen öğretmen Halil Serkan Öz için dün akşam ’Saygı Yürüyüşü’ adı altında yürüyüş düzenlendi. Eylem sırasında rahatsızlanan Halil Serkan Öz, hemen hastaneye kaldırıldı. Ancak kalp krizi geçirdiği anlaşılan Öz, ambulansla Bursa’ya sevk edildi. Yolculuk sırasında ambulansta iki kez duran kalbi çalıştırıldığı belirtilen Öz, hastaneye yetiştirilemeyerek yaşamını yitirdi.
Tepeden bakan bir zihniyet kendisini kimin yetiştirdiğini unutmuş, öğretmene saygının; anne ve babaya gösterilen saygıya eş değer olması gerektiğinin farkında değil ve öyle ki bazı insanlar koltuğundan başkasını düşünmüyor!
4 nisan;
''Fenerbahçe kafilesine silahlı saldırı''
Fenerbahçe kafilesi, Çaykur Rizespor maçı sonrası Trabzon'un Sürmene ilçesinde silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda otobüsün şoförü yaralanırken, araç içinde bulunan futbolcu ve yöneticiler büyük şans eseri yara almadı. Camdan gelen parçaların yüzüne gelmesi sonucu yaralanan otobüs şoförü, kontrolünü kaybetti ancak araçta bulunan güvenlik görevlileri hemen direksiyonu tutarak otobüsün viyadükten uçmasını engelledi.
Ülkemizde bir çok insan futbolu kirli görüyordu fakat bu olay futbolun içindeki gizemli durumlardan öte futbola bakış açısının ülkemizde ne kadar yanlış olduğunu göstermiş oldu. Böylesine bir oyun ölümü değil duygu bütünlüğünü getirir.
Sonuç olarak; her taraftan kirlenmiş gibiyiz, sanki ülkece bir günahın acısını çekiyoruz. Yaşanan olaylarla yarınlara umut azalıyor.
Yarınınızın, bugününüzden daha iyi olması dileğiyle hoşçakalın...