Yeter demekle olmuyor. Bugüne kadar ne yapılmak istendi, neden bu kadar çıkmazdayız? Ne zamana kadar sürecek? Bu sorulara kim cevap verecek? Soruna çözüm neden geciktiriliyor? 
*
Olup bitenler karşısında ne diyeceğimizi bilmez haldeyiz. Kimin değirmenine su taşınıyor. Kimin çarkı durmadan dönüyor. Çocuklar, genç insanlar ölüyor. Kana akıyor, gözyaşları ile bu topraklar sulanıyor. Topraklar genç insanları koynuna almak istemiyor. Biz onları zorla mezarlara sokuyoruz. 
*
‘Barış ve huzur’ için de meydanları doldurmalıyız. Meydanlara çıkıp ‘kimseler ölmesin’ diye haykıralım. Bu talep için bugün bile geç. Yarın da bir başka yerde ölüm yaşandığında birilerinin yüreklerindeki sızıyı gözyaşlarını izlemek akıllıca değil. 
*
Yeter, yeter, yeter. Toprak su istiyor. Kan ve gözyaşını istemiyor. Gencecik evliler, dul kalıyor. Babasına en çok ihtiyacı olduğu zaman çocuklar yetim öksüz kalıyor. Kendinizi o insanların yerine koyma cesaretinizin olmadığı için bunları yazıyorum. 
*
Kimse babasının tabutuna sarılıp ağlamak istemiyor. Kimse doya, doya sarılamadığı oğlunun cenazesinde o’nu bir daha göremeyeceğini bilerek bakıp ağıt yakmak istemiyor. 
*
Meclisteki beyler, STK’lar, Baro’lar, Sendikalar iki dirhem bir çekirdek giyinerek, sahnelere çıkıp havaya üflemenin kanın ve gözyaşının durması için bugüne kadar yaptığınız katkıyı anlatmanızı istiyoruz. Şu ana kadar yapmadıklarınız ile ülkenin geldiği hali görmekte zorluk mu çekiyorsunuz? 
*
Sizin çektiğiniz zorluk falan değil. Asıl zorluğu halk yaşıyor. Her türlü fedakarlığın yanında evlatlarını ölüme gönderiyor. Her türlü yoksulluğu yaşanır diyerek kabulleniyor. Bundan başka neler yapmasını bekliyorsunuz vatandaştan. Bugüne kadar yaptığınız başarısız çalışmaları masaya koyup kontrolden geçirmeyi ne zaman yapmayı planlıyorsunuz.
*
Bugün dünden de geç. Vicdan, insaf, insaf.  bitsin artık bu kan-gözyaşı. Silahları susturup sorunları çözelim. Bu kaos ortamı bitsin artık...