En hayırlı ay olan Ramazan ayına artık sayılı günler kaldı. Yoksulların daha çok gözetildiği, darda kalanların daha çok imdadına koşulduğu Ramazan ayında, bildiğiniz gibi inançlı varlıklı insanlarımız mallarının zekatlarını vermektedirler.

Toplum kesimleri arasında sosyal açıdan uçurumların olmaması açısından zekat çok önemli bir işlev görmektedir. Zengin insanlarımız için farz olan zekatın verilmesi toplumsal barışa da hizmet etmektedir.

Aslında ‘Zekat Müessesi’ gerçek anlamda işleseydi bu ülkede yoksul insanlar olmayacaktı. Ancak ülkedeki zenginler istedikleri oranda zekatlarını vermektedirler.

Kur’ani Kerim’deki "Namazı kılın zekâtı verin. Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için önden gönderdiğiniz her iyiliği Allah katında daha iyi ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir” ayeti kerimesi gibi sayısız ayetler zekatla ilgilidir.

ZENGİNLERİMİZİN DİKKATİNE

Pek çok ayette, namaz ve zekat birlikte ifade edilmiştir. Bu konuda bir din aliminin yaptığı değerlendirmeyi çok önemsediğimden sizlerle paylaşmak istiyorum.

Biraz uzun bir değerlendirme, ancak varlıklı-zengin insanlarımızın özellikle dikkatlerine sunuyorum. İşte o değerlendirme: "Zekât"ın sözlük anlamı; artma, çoğalma ve temizliktir. Dindeki anlamı ise, Müslüman zenginlerin seneden seneye mallarının bir bölümünü yoksullara vermeleridir.

Sözlük ve dindeki anlamı bu olan zekât, hicretin ikinci yılında farz olmuş, malî bir ibadettir. Farziyeti, kitap, sünnet ve icma' ile sabittir.

Zekât, İslâm'ın beş temel ibadetinden biridir. Kur'an-ı Kerim'in pek çok yerinde zekât, namaz ile birlikte anılmış,’Namazı kılınız, zekâtı veriniz’ buyurulmuştur.

İslâm'ın beş temel ibadet üzerine kurulduğunu söyleyen Peygamberimiz, zekâtın, bu temel ibadetlerin üçüncüsü olduğunu bildirmiştir.

Zekât, kişinin isteğine bırakılmış bir yardım değil, yoksulun, zenginin zimmetindeki hakkı ve zenginin yerine getirmek mecburiyetinde olduğu bir görevdir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur: ‘Onların (zenginlerin) mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır.’

Ayeti Kerime'de sözü edilen hak, zekât hakkıdır.

Zekât, en güzel sosyal yardımlaşmadır. Yüce dinimiz, sosyal yardımlaşmaya büyük önem vermiştir. Çeşitli vesileler ile zenginlerin, yoksulları görüp gözetmelerini emretmiştir. Zenginlere zekât yükümlülüğü getirmekle de bu yardımlaşmayı sistemleştirmiştir. Zengin, her yıl malının belli bir bölümünü yoksullara vermek durumundadır. Bundan daha iyi bir yardımlaşma düşünülemez.

Zekâtın pek çok yararları vardır. Bunlardan bazılarına işaret etmek yerinde olur.

a. Zekât bir temizliktir. Hem malı temizler, hem de mal sahibinin gönlünü arıtır, ahlakını yükseltir. Çünkü zekât,malın kiridir. Mal bu kirden ancak onu çıkarıp yoksula vermekle temizlenmiş olur. Bunun gibi hasislik ve cimrilik de gönülde bir lekedir. Zekât insanın bu sevilmeyen huydan kurtulmasını ve ahlâken yükselmesini sağlar.

‘Ey Muhammed, servet sahiplerinin mallarından zekât al; zekât, onların mallarını temizler, vicdanlarını arıtır’ Ayeti kerimesi zekâtın bu faydasını özet olarak bildirmektedir.

b. Zekat malı bereketlendirir ve çoğalmasını sağlar. Mallarının zekâtını verenlerin ve yoksullara yardım edenlerin mallarının arttığı bilinen bir gerçektir. Bunda sevindirilen yoksul gönlünün büyük rolü olduğunda şüphe yoktur. Zaten zekât kelimesinin sözlük anlamı da bunu göstermektedir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de:

‘Siz Allah için verirseniz, Allah onun yerine (daha iyisini) verir’ buyurulmuştur.

Peygamberimiz, malının zekâtını verenlerin mallarının artırılması için meleklerin de ona dua edeceklerini bildirmiştir.

c. Zekât, Allah'ın verdiği servete bir teşekkürdür. İnsan, küçük bir ikramını gördüğü kimseye karşılık vermek için vesile ararken, sayılamayacak kadar nimetlerine eriştiği yaratıcısına şükretmek istemez mi? Elbette ister. Kendisini yaratan ve pek çok Iütuflarda bulunan Allah'a her zaman ve her vesile ile şükretmek ve hoşnutluğunu kazanmak ister. Böyle bir teşekkür, aynı zamanda o malın artmasına da sebep olur.

Peygamberimiz, dünya malının yeşil ot gibi çekici ve tatlı olduğunu; bu maldan yetime, vatanından uzakta kalanlara ve yolda kalmışlara sadaka veren zengin müslümanın ne hayırlı kişi olduğunu; onu haksız olarak alan, meşrû olmayan yollardan kazanan kimsenin ise, yiyip yiyip doymayan bir obur olduğunu ve bu malın, onun aleyhinde kıyamet günü şahitlik yapacağını, bildirmiştir.

d. Zekât, mala olan hırsı azaltır. Her şeyin zararlı olduğu gibi,mala karşı aşırı istek de zararlıdır. Böyle haris olan kimse meşrû ve gayr-ı meşrû demeden malını çoğaltmaya çalışır. Kazandığı mal ile ne çevresindeki yoksullara yardım eder, ne de hayır kurumlarına destek olur. O sadece kazanmayı bilir ve nihayet kazandığı mal ile hiçbir iyilik yapmadan, toplum ve insanlığın hayrına olacak bir hizmette bulunmadan ömrünü tamamlamış olur. İşte böyle bir hırs içerisinde olan kimse ile ilgili olarak bakınız Peygamberimiz ne buyuruyor:

"Ademoğlunun iki dere dolu malı olsa bir üçüncüsünü ister. Ademoğlunun bu muhteris gönlünü topraktan başka bir şey doldurmaz. Şu kadar ki (ihtirastan nefret edip) tövbe eden kişinin tövbesini Allah kabul eder."12

Peygamberimiz bu hadisi şerifle, insanlık onuruna zarar verecek şekilde mala olan aşırı isteğin zararlı olduğunu bildirmektedir. Yoksa mal kazanmak ve ihtiyaç zamanı için mal biriktirmek, övülen bir davranıştır.

e. Zekât, yoksulun ahlâkını olumlu şekilde etkiler. Geçim sıkıntısı çeken kimse karnını doyurmak için Allah korusun her şey yapabilir, kötü yollara düşebilir. Bunun için bizzat Peygamberimiz yoksulluktan ve yoksulluğun getireceği olumsuzluklardan Allah'a sığınmışlardır. Bir hadislerinde de şöyle buyurmuşlardır:

"Yoksulluktan darlıktan, zilletten, haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğramaktan Allah'a sığının."

Toplumdaki servet sahipleri yoksullara yardım ellerini uzatacak, mallarının zekâtı ile onlara destek verecek olurlarsa, onları kötü yollara sürüklenmekten ve toplum için problem olmaktan kurtarmış olurlar. Esasen toplumda karnını doyuramayan yoksullar varken,varlıklı kimselerin bunlarla ilgilenmemesi nasıl düşünülebilir? Çevresinde aç insanlar varken nasıl rahat edebilir?

İşte zekât, yoksulların kötü yollara düşmelerini önler. Kötü yollara düşmüş olanları da düştükleri çukurlardan kurtarmış olur.”

Görüldüğü gibi Zekat çok önemli bir ibadettir. Burada özellikle şunu ifade etmek istiyorum; malının zekatını verenlerin kesinlikle böbürlenmemesi ve verdiği yoksulu rencide etmemesi gerekiyor. Zekata müstehak kişi asla eziklik duygusuna kapılmadan zenginden hakkını istemelidir.

Eğer zekatını veren kişi yoksulları rencide eder, onlara minnet ederse hiçbir sevap kazanamayacağı gibi, belki günah da kazanacaktır. O nedenle inançlı varlıklı insanlarımızın azami derecede dikkatli olmaları gereğine inanıyorum.