Batman Çağdaş Haberlerinden:
Temel gıda maddelerine zam.
Et, süt.
Şimdi de yumurta.
Neredeyse 2 lira.
Ekmek,
Makarna.
Varın fiyatlardaki artış yüzdesini
siz hesap edin.
Bunun anlamı kısaca:
“Yaşam Maliyeti krizi”.
Geçinme hali.
Karnını doyurabilme,
Eve ekmek götürebilme kaygısı.
GIDANIN “ALTIN ÇAĞI” BİTTİ!
Gıda maddelerindeki artış demek,
iyimser olarak de her beş kişiden ikisinin
geçinmek için temel gıda maddelerini
daha az satın alabilmesi demek.
Artık kendi kendine yeten,
üreten Türkiye’de gıdanın
“altın çağı” bitti demektir.
Piyasa herkesi uyarıyor.
İki yıl süren pandemi,
Ukrayan-Rusya savaşı,
Küresel iklim krizi
dünya ülkelerini ve elbette
Türkiye’yi de olumsuz etkiledi.
TÜKETİCİLER ZORDA
Vatandaş geçim derdine düştü.
Parasını nasıl daha dikkatlice
harcama tasasına düştü.
Enerji, yakıt,
yem,
ambalaj
ulaşım maliyetlerinde
kısacası tüm girdi fiyatlarında
hareket yukarı doğru tırmanışta.
Elbette gıda fiyatları da.
Sektördeki rekabet
Temel gıda ürünleri fiyatlarını
kısmen kontrol etti.
Ancak yiyeceği üretmek,
satılabileceğinden çok daha pahalıya
mal olması büyük sıkıntı.
Tüm maliyetler tüketiciye yüklenirse
alabilmeye kimin gücü yeter?
İnsanlar tasarruflu davranıyor.
Gerekli olmayan harcamaları kısıyor.
İnsanlar daha az satın alma yoluna gidiyor.
Daha az enerji ve
ısıtma-soğutma kullanmaya çalışıyor.
Arabaları ile gereksiz yolculuklardan kaçınıyor.
insanları israfı azaltıyor.
Ancak ya satın alma gücü düşük olanlar!
Aç kalmak zorunda kalmaları endişe verici.
Evet farkındayız hepimiz,
Özellikle gıda fiyatlarındaki artışlar
hayatı giderek zorlaştırıyor.
GIDADA ALARM ZİLLERİ ÇALMADAN!
En ucuz fiyatları bulmak için insanlar
pazar pazar,
market market dolaşıyor.
Tüm dünyada göstergeler
gıdada alarm zilleri çaldığı yönünde.
Ülkemizde de gıdada
alarm zilleri çalmadan üretim ve
daha çok üretme yoluna gitmeliyiz.
Ancak girdi maliyetlerinin
üretici lehine desteklenmesi
bir çare olabilir mi?
Hep beraber bu krizi aşmak mümkün!