Batman’da Kurban Bayramı coşkusu ve sevinci pek yok. Ancak ne kadar coşkusuz olsak da şeker tüketiminde çok ileride olduğumuzu düşünüyorum.

Batman’ın dışında ülkemiz genelinde çok ciddi şeker tüketimi söz konusudur. Diyabetle mücadele eden bir devlet yapılanmamızın gerçekte olmadığını gözlemliyorum…

Şeker/diyabet sorunu toplum sağlığını tehdit ediyor. Bayramların bu konuda önemli olumsuz etki olduğunu düşünüyorum.

Çünkü bayram tatlılarından, şekerinden, çikolatasından ve diyabete hizmet eden ikramlarından bu düşünceye varıyorum…

Evet, ülke genelinde olduğu gibi kentimizde de yaşanan tüketim çılgınlığının oldukça düşündürücü boyutlara vardığını hatırlatmak istiyorum.

Elimizde kesin bir veri-istatistik yok. Ancak esnaflardan ve vatandaşlardan aldığım duyumlar var.

Esnaflarımız ve vatandaşlarımızın ifadelerine göre nüfusuna oranla en fazla şeker tüketen illerin en başındayız…

Batman piyasasına bu bayram öncesinde giren şekerlerin parasal oranı trilyonlarla ifade ediliyorsa, varın siz düşünün sadece şeker açısından tüketim çılgınlığımızı…

‘Şeker’ deyip geçmeyelim. Kamyonlarca şeker ve çikolatanın piyasaya sürüldüğü Batman’ımızda, binlerce şeker hastasının olduğunu bilmek gerekiyor. Aşırı şeker tüketimi yüzünden yüzlerce kişinin ‘diyabet’ hastası olarak topluma karıştığına kesin gözüyle bakabilirsiniz.

Geçmiş bayramlarda hep sigara için kampanyalar düzenliyordum. Toplumumuzun sağlığını tehdit eden en yaygın kötü alışkanlık olan sigara ile mücadele için üzerime düşen görevi sorumluluk bilinciyle yerine getirmeye gayret gösteriyordum.

Şimdi görünen odur ki, toplum sağlığını sigaradan çok şeker tehdit ediyor…

Bu önemli sorunu nasıl halledeceğimizi düşünüyorum. Ama hiç de umutlu olmadığımı belirteyim.

Neden?

Çünkü toplumun edindiği alışkanlığın öyle kolay değişmesi mümkün değildir. Toplumumuz şekere alışmıştır. Bayram günleri boyunca her aile belki de yüzlerce kişiye şeker ikram etmektedir.

Bu tabiatın kısa zamanda değişmesini beklememekle birlikte, toplumun mutlaka uyarılması gerektiğine inanıyorum.

İl yöneticileri mi, sağlığımızdan sorumlu yetkililer mi, bu görev kime düşüyorsa toplumu bilinçlendirmek için ellerini çabuk tutmalıdırlar diye düşünüyorum.

Tüketim çılgınlığı sadece şekerle sınırlı kalsa yine sevineceğiz. Ancak bayramdaki tüketim çılgınlığı her konuda dikkat çekmektedir.

Bir örnek vermek istiyorum. Batman’ın kent merkezinde değil, bir mahallesindeki kavşaktan her bayram geçtiğimde iki işyerinin önünde yığılmış yüzlerce coca cola kolileri dikkatimi çekiyordu.

Elbette arz talep mevzuu olmasaydı, o işyerlerinin önünde dağ gibi yığılan coca colalar da olmayacaktı.

Gerçekten de kentin her köşesindeki alış veriş mekanlarında şeker yüklü on binlerce koli asitli içeceğin satışı yapılmıştır. Bu vahim bir durumdur…

Bir giyim mağazasının sahibi ile sohbet ediyorum. İşlerinin nasıl gittiğini sorduğumda, oldukça düşündüren şu yanıtı alacaktım: “Allah’a hamd olsun işlerimiz çok iyi gidiyor. Beklediğimizin çok üstünde satışlar yapıyoruz. Düşük gelirli bazı esnafların durumuna üzüldüğüm gibi, toplumumuzu tüketici olmaya teşvik etmenin de rahatsızlığını yaşıyorum. İşyerimdeki her şey toplumu tüketici olmaya özendiriyor. Üreterek bu topluma hizmet edemediğim için vicdanen rahat değilim. Ama ne yapalım, serbest piyasa ekonomisi var. Ben bu işi yapmasam başkaları yapacak. Ancak keşke üreterek bu topluma hizmet edebilseydim.”

Esnafımız sözlerinde oldukça samimiydi. Gerçekten de üreten değil, tüketen bir toplum olduğumuzu görüyor ve gelecek adına kaygı duyuyorum.

OYUNCAK SİLAHLAR DÜŞÜNDÜRMELİ…

Batman kent merkezinde bayram günleri boyunca hemen hemen her sokakta ellerinde oyuncak silah olan çocuklarla karşılaştım.

Bu sektörün oldukça önemli boyutta ciro yaptığını rahatlıkla ifade edebilirim…

Gerçekten de çocuklarımızın oyuncak silaha olan ilgisi beni oldukça düşündürüyor…

Sahi ne oluyoruz?

Bu silah merakı nereden geliyor?

Uluslararası Af Örgütü’nün (UAÖ) ‘silahlar denetlensin’ kampanyasını bir hatırlayın.  Yıllar önce UAÖ Batman Grubu, düzenlediği bir etkinlikte silaha karşı toplumu duyarlılığa davet etmişti. UAÖ’nün bu anlamlı kampanyasına katılan çocuklar oyuncak silahlarını kırmıştı…

Yürekten desteklediğim bir kampanya idi. Ancak itiraf edeyim o kadar uyarmamıza ve duyarlılığıma rağmen bu sorunla mücadelede akrabalarım hususunda bile yetersiz kaldığımı belirteyim.

Bölgemizin koşulları önemli bir etken olarak bu alanda karşımıza çıkıyor.

Onlarca yıldır silahların gölgesinde yaşam sürüyoruz.

Sokakta her gün silahlı güvenlik güçlerini gören çocuklar gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor.

Öte yandan televizyonlarda bol silahlı filmler revaçta.

Şiddet kültürü ile büyüyen çocuklar gerçeğini görmek için bayramlara akıl gözüyle bakmak yeterli…

Bu gidişatın iyi olmadığını ifade etmek istiyorum.

Tüketim çılgınlığı birilerinin işine gelebilir.

Bazı sermayedarlar asitli içecekler, şeker ve oyuncak sektöründen büyük paralar kazanabilir. Ancak bunun toplumumuza yansıması oldukça vahimdir diye uyarmak istiyorum.

Üreten değil, tüketen bir toplumun geleceği parlak olamaz.

Halkımızı uyanık olmaya davet ediyorum.