Dünden devam

Değerli Okurlar, dünkü yazımda gıdaya erişim ve gıda güvenliği üzerinde durmuş, Avrupa’ya ihraç ettiğimiz kimi ürünlerde tespit edilen tarım zehri (Pestisit) gerçeğine dikkat çekmiştim.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yasakladığı tarım zehri kalıntılarının en kaliteli ihraç ürünlerinde olması hepimizi endişelendirmelidir.

Zira bizler yurt dışına ihraç edilen kaliteli ürünlerden daha kalitesiz olanları iç piyasada tüketiyoruz.

Batmanlı Çevreciler, yıllardır tarım zehri konusunda uyarılar yapıyorlar.

Batman Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkililerinin de konuyla ilgili kimi açıklamalarını duymuşum.

Ancak bu konuda etkili bir çalışma yürütüldüğünü sanmıyorum.

Belki kentimizde üretilen gıdalar ihraç edilmiyordur, iç tüketim için bu etkili çalışmalar yapılarak tarım zehri pestisit kullanılmaması için denetimler hız kazanmalıdır.

**

**

SAĞLIK İÇİN TEHLİKELİ MADDELER…

Bu konuda denetimlerin yapılıp yapılmadığı konusunda bir habere birlikte bakalım: “Tarım ve Orman Bakanlığı, pestisit kalıntıları konusunda iç pazarda denetimler yapıyor. Ancak denetim sonuçlarının taklit ve tağşiş yapıldığı kesinleşen gıdalarda olduğu gibi şeffaflıkla paylaşılmaması ve ihraç edilen ürünlerde pestisit kaynaklı bildirimlerin artması, iç pazara sunulan ürünlerde daha fazla pestisit bulunabileceğine dair tüketicilerde endişe yaratıyor. Tespit edilen pestisitler endişe verici. AB’nin tespit ettiği bazı pestisit aktif maddelerin, ABD Çevre Koruma Ajansı ve Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı tarafından muhtemel kanserojen AB ve Japon Kimyasalların Sınıflandırılması ve Etiketlenmesi için Küresel Uyumluluk Sistemi (GHS) tarafından kısırlığa, üreme sağlığı bozukluklarına ve kansere neden olduğu belirtiliyor. Ayrıca, GHS tarafından solunduğunda ölümcül etkilere yol açan, toprak ve su için yüksek derecede toksik olduğu kanıtlanan ve EPA tarafından arılar için oldukça zararlı olduğu belirtilen maddeler de bu pestisitler arasında yer alıyor. AB Gıda ve Yemler için Hızlı Alarm Sistemi (Rapid Alert System for Food and Feed-RASFF), Türkiye’den ihraç edilen limonda 65, greyfurtta 58, biberde 56, mandalinada 24, portakalda 11, keçiboynuzu zamkında 10, narda 8, asma yaprağında 8, ayvada 4, domateste 5, karpuzda 2, maydanozda 2, üzüm, armut, kabak, patlıcan, yeşil fasulyede 1’er olmak üzere limit üstü pestisit kalıntısı tespit etti.”

**

**

“TARIM ZEHİRLERİNE MAHKUM DEĞİLİZ”

Bu haber hepimizi düşündürmelidir.

Zira toplumumuz bu bilgilere vakıf olmadığı gibi, tehlikenin de farkında değildir.

Eloğlu toplumuna zehirli gıdalar yedirmemek için çabalarken, bizden aldıkları temel gıda maddeleri ve tüm ürünler için kılı kırk yararken, bizler bu konuyu konuşmuyoruz bile…

Sağlığımız Allah’a emanet…

Zehirsiz Sofralar Platformu gibi gönüllü çevreci hareketler toplumumuzu ve ülkeyi idare edenleri sürekli uyarıyorlar.

Platform, “Tarım zehirlerine mahkûm değiliz” diye açıklamalar yapıyor, özetine bakalım: “Zehirsiz Sofralar Platformu çatısı altında faaliyet gösteren Pestisit Eylem Ağı’nın tüm canlılara zarar veren pestisitlerin yasaklanması ve doğa dostu üreticilerin desteklenmesi için başlattığı Zehirsiz Kampanya’ya (Change.org/ZehirsizSofralar) bugüne kadar 170 bini aşkın kişi imza desteği verdi. Kampanya sayesinde pestisitlerin zararları konusunda kamuoyunda farkındalık yaratıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı, AB geçiş sürecinde 200’ün üzerinde, kampanya döneminde ise 27 pestisit aktif maddesinin kullanımını yasakladı. Ancak kampanya talepleri arasında yer alan, Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘son derece tehlikeli’, ‘yüksek seviyede tehlikeli’ ve ‘muhtemel kanserojen’ olarak belirlediği 13 aktif maddeden 9’u hâlâ yasaklanmadı. Buğday Derneği Gıda Yüksek Mühendisi Merve Atınç, ülkemiz tarımında hâlâ kullanılan 9 pestisit aktif madde ile birlikte, başta bebeklerin ve çocukların hormon sistemine zarar veren, havayı, suyu ve toprağı kirleten pestisitlerin ivedilikle yasaklanması için tüm vatandaşları gıdasının sorumluluğunu alarak kampanyaya destek olmaya çağırıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan, Pestisit Eylem Ağı tarafından hazırlanan “Zehirsiz Sofralar İçin Yol Haritası” metnini dikkate almasını talep ettiklerini belirten Atınç, ‘Tarım zehirlerine mahkûm değiliz. Dünyada ve Türkiye’de pek çok çiftçi zehirsiz gıda üretiyor. Sağlıklı bir gelecek için daha fazla ekolojik ve ekonomik kayba ve hastalığa sebep olmadan bir stratejik eylem planı geliştirmeli, doğru politikalar izlenmeli ve böylece pestisitlere dayanan konvansiyonel tarım sisteminin yerini agroekolojik, organik ve onarıcı tarıma bırakması sağlanmalı’ diyor.”

GGBS VERİLERİ HALKIN ERİŞİMİNE AÇIK OLMALI…

Sonuç olarak Duyarlı çevre örgütlerinin en önemli uyarısına bakalım; “Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de Gıda Güvenliği Bilgi Sistemi verilerinin halkın erişimine açılmasını talep eden Zehirsiz Sofralar Platformu, son dönemde rekor seviyeye ulaşan kalıntılı ürünlere ilişkin halkın endişelerinin giderilmesi gerektiğini vurguluyor. Bakanlık yetkilileri tarafından Gıda Güvenliği Bilgi Sistemi’ne (GGBS), ülke genelindeki tüm gıda ve yem işletmeleri, bu işletmelere yönelik denetimler, alınan numuneler, numunelerin analiz sonuçları, işletmelere uygulanan idari cezalar, yaptırımlar gibi bilgiler giriliyor. Ancak bu bilgiler halkın erişimine açık değil. Avrupa’da olduğu gibi ülkemizde de GGBS verileri halkın erişimine açık olmalı.”

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/tarim-urunlerinde-rekor-oranda-zehir-tespit-edildigi-aciklandi-568561h.htm

Bence de çok önemli bir taleptir.

GGBS verileri halkımızın erişimine açık olursa, caydırıcı etkiler olacaktır.

Gıdaya erişim ve gıda güvenliği hepimizin hayatını ilgilendirdiğinden, gereken duyarlılığın gösterilmesini diliyorum. Sağlıcakla kalınız