Topluma tepeden bakan kimi insanlar var!..

Böyleleri, biraz dünyalıkları, mal ve mülkleri var diye böbürleniyorlar…

Sanki ölümlü bir dünyada yaşamıyorlar…

Sanki dünyalıkları kendilerini ebedi yaşatacak…

Üzerlerindeki pahalı elbiseler,

altlarındaki lüks otomobiller,

ikamet ettikleri konutlar ve

bankalardaki paralarına mı güveniyorlar ne?..

Gerçekten böylelerine sormak istiyorum; neyinize güveniyorsunuz da böyle havalara giriyorsunuz?

Telefonla konuşurken bile caka satan,

karşılarındaki insanları aşağılayanlar,

neyinize güveniyorsunuz?

Türkiye’nin en zengin, en varlıklı şahsiyetlerini herkes biliyor. Merhum Vehbi Koç ve Sakıp Sabancı…

Yakın zamanda hayata veda ederek bu fani dünyadan ayrıldılar.

Bütün servetleri dünyada kalmadı mı?

Öteki aleme ne götürebildiler?

Dünyanın en varlıklı insanları olsanız, servetiniz zaman değirmeni karşısında bir ‘hiç’ değerindedir…

Geçtiğimiz günlerde ismini vermeyeceğim, dünyalığına güvenerek havalara girmiş, kibirli birinin konuşmalarına tanık olmuştum.

Telefonla konuşurken kibirlenen, karşıdakine cevap verirken insani yaklaşımdan uzaklaşan bir tipti.

Aslında yukarıdaki ifadeleri yüzüne karşı sarf etmek istemiştim de kendimi zor tutmuştum…

Acınacak insanlardır böyleleri…

Neyinize güveniyorsunuz be?

Ölmeyecek misiniz?

Her gece başınızı yastığınıza koyduğunuzda, sabaha uyanabileceğinize dair elinizde bir senet mi var?

Bediuzzaman’ın “Ölümü öldürebilir misiniz?’ veciz sözü ve ila ahir ifadeleriyle böylelerine seslenmek istiyorum:

“Ölüm o kadar kat'î ve zahirdir ki; bugünün gecesi ve bu güzün kışı gelmesi gibi ölüm başımıza gelecek. Bu hapishane nasılki mütemadiyen çıkanlar ve girenler için muvakkat bir misafirhanedir. Öyle de: Bu zemin yüzü dahi, acele hareket eden kafilelerin yollarında bir gecelik konmak ve göçmek için bir handır. Herbir şehri yüz defa mezaristana boşaltan ölüm…

Ey biçareler!

Bu dünya bir misafirhanedir. Her günde otuz bin şahit, cenazeleriyle “El-mevtü hakkun” hükmünü imza ediyorlar ve o dâvâya şahadet ediyorlar. Ölümü öldürebilir misiniz? Bu şahitleri tekzip edebilir misiniz? Madem edemiyorsunuz; mevt Allah Allah dedirtir. Sekeratta Allah Allah yerine hangi topunuz, hangi tüfeğiniz, zulümat-ı ebedîyi o sekerattakinin önünde ışıklandırır, ye’s-i mutlakını ümid-i mutlaka çevirebilir?”

Dünya malı hepimize birer emanettir. Servetimizle böbürlenmek bize bir şey kazandırmaz. Topluma tepeden bakarak sadece değerimizi düşürürüz.

Kendimize yazık etmeyelim. Her gün, her türlü kirden, pislikten temizlenmek zorunda olan birer faniler olduğumuzu unutmayalım.

Haddimizi bilelim.

Mal varlıklarımızı hayırlı amaçlar dışında kullandığımızda, hesabımızın çetin olduğunu unutmayalım…

AV YASAĞI ÜZERİNE!..

Batman ve çevresindeki akarsular, göletler ve barajlarda av yasağı başladı. 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanununun 36. Maddesi yürürlükte olduğundan, bahse konu alanlarda 1 Temmuz 2017 tarihine kadar avlanmak yasaktır…

Yıllardır av yasaklarına duyarlı çevreciler dikkat çekiyordu. Avlanma yasağı sürecinde ağlar, oltalar dahil hiçbir yöntemle balıkların yakalanmamaları gerektiğine dikkat çektiğimiz için bazı tepkilerle karşılaşıyorduk.

Bu yıl Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürümüzün basın açıklaması erken geldi. Söz konusu Müdürlük, yasak süresince avcılık yapmaya devam edenlere para cezası kesileceğini kamuoyuna duyurdu.

Gıda, tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Sayın Nurettin Kiyas’ın açıklamasını okuduğumda, doğrusu çok sevindim. Kendisine teşekkür ediyorum.

İl Müdürlüğü açıklamasına göre; Batman Çayı, Batman Baraj Gölü, Dicle Çayı, Garzan Çayı, Gercüş Kırkat Göleti ve bunlarla bağlantılı tüm akarsularda 2017 yılı su ürünleri avlanma yasağının 1 Nisan'da başlayıp, 1 Temmuz'da sona ereceğine dikkat çekilmiş. Ayrıca av yasağı döneminde bütün balıkçı teknelerinin karaya çekilmesi ve kesinlikle suda bulundurulmaması gerektiğini belirten İl Müdürü Nurettin Kiyas’ın sözlerine yer vermek istiyorum: “Halkımızın av yasağına riayet etmesi hususunda daha duyarlı olmaları, balıkların üremesi ve çoğalmasına imkan veren bu dönemde olta avcılığı dahil her türlü avlanmanın yasak olduğunun bilinmesi ve gelecek nesillere sağlıklı, zengin protein kaynağı olan balık popülasyonları bırakmamızın milli ve insani bir görev olduğunun şuuru ile avlanmayıp çevremizdekileri uyaralım.”

Gerçekten olumlu bir açıklama. Yıllardan beri nehir ve göletlerimizde herkesin gözü önünde bir katliam yaşanmaktaydı. Batman Çayı, Dicle nehri ve çevre akarsularımızda kimyevi ilaçlarla, dinamit başta olmak üzere değişik patlayıcılarla, jeneratörlerle (elektrikle) ve her türlü ilkel metotla yapılan sözde avcılığa karşı önemli çalışmalar da yapmışız. Batman Kent Konseyi gündemine taşıdığım sorunun çözümü için balıkçılara eğitim de verdirmiştik.

Evet, 1 Nisan 1 Temmuz tarihleri arası balıkların üreme/yumurtlama dönemidir. Bazı balıklar 40 bin yumurta bırakabilir. Avlanmalar yapılmazsa balıkların sayısı katlanarak artacak, balıkçılarımız ileride daha kazançlı çıkacaktır. O nedenle Sayın Müdürümüzün açıklamasına herkesin uymasını, av yasağının olduğu süreçte yöremizdeki balıkların serbest bir şekilde satılmamasını önemle hatırlatmak istiyorum. Duyarlı olunması dileğimle.