Geçtiğimiz günlerde saatler gece 01.56 idi. Özel bir hastanede tedavi gören yaşlı bir hastanın vefat haberini almıştım.

Telefonun öbür ucunda bir yeğenim vardı.

Kendileriyle defin meselesini konuşuyorduk ki bir türlü sesimiz birbirine gitmiyordu…

Yüksek gürültünün nedenini sorduğumda; “Hastane yakınında havai fişekler patlatılıyor” diyecekti…

Kulaklarıma inanamadım…

Saatime tekrar baktım, 01.56…

O arama kaydım hala silinmedi…

**

**

Buna düpedüz ‘alçaklık’ denir ama ben yazımın başlığını yine ‘Havai fişek saygısızlığı’ diye koydum…

Bir ufak asayiş sorununa hemen müdahale edebilen güvenlik, acaba bu alçaklığı, saygısızlığı yapanlar hakkında ne işlem yaptı?

Sakın, ‘ihbar gelmedi, şikayet eden olmadı, duymadık’ mazeretine sığınılmasın…

Halkımızın can, mal, ırz güvenliği gibi, ruh sağlığını tehdit eden gürültü kirliliğinden de sorumlu olan güvenlik gerçeğine inanıyorum.

Gece yarısı iki semt ötesindeki insanları bile rahatsız edecek şekilde patlayıcılar kullanarak gürültü kirliliği yaratanlardan da sorumluyuz diye düşünüyorum.

Yine havai fişekler ve gürültü kirliliği rezaletini yazmak zorunda kalıyorsam, üzüntüm büyüktür.

Bu kadar çok üzerine gittiğimiz bir meselede bile niye değişmiyoruz, niye ilgililer buna bir çözüm üretemiyorlar?

**

**

ÇEVREYE SAYGI, İNSANA SAYGIDIR…

Halbuki çok basittir.

Gece yarılarında havai fişek patlatılması yasaklanmış ve dolayısıyla bir suçtur. Bu suçu işleyenler de açıktır.

Anında o düğün ve eğlenceyi basıp, ağır para cezası uygulayacaksınız.

Yanlarına kar kalmayacak…

Bu kentin güzel yarınları için hepimize önemli görevler düşüyor. Tekrar tekrar bu meseleyi yazmaktan çekinmeyeceğim.
Elimde kalem bulunuyor ve bu köşeden sizlere hitap ediyorsam, elbette ciddi sorumluluğumun olduğunun bilincindeyim. Ancak bazı sorunlar vardır ki yöneticilerin duyarlılığıyla ancak aşılabilir.
Yeniden ve bir kere daha, bir kent sakini olarak beni rahatsız eden ve hem bir köşe yazarı, hem bir insan hakları ve çevre aktivisti olarak verdiğim mücadeleye rağmen yetersiz kaldığım “Havai Fişekler” konusunda özellikle il yöneticilerimizin duyarlılığının önemini vurgulamak isterim.

Bu saygısızlığı içimizden birileri yapıyor. Nedense bu saygısızlığı yapanlara kim dur diyecek diye yeniden sormak istiyorum.
Bir yanda yığınla insanımız yarı aç yatarken, öte yanda eğlenceler düzenleyenler var…

Gürültü kirliliğinde sınır tanımayanlar var…

Bunu hazmedemiyorum…

Bu duyarsızlığı kabullenemiyorum…

Yine isyan etmek, yine haykırmak geliyor içimden…


Şu rezalete bakar mısınız; saatler gece yarısını gösteriyor. Birileri havai fişekler patlatıyor ve toplum olarak seyirciyiz…

Aramızda öyle acı çeken, bir saat uykuya hasret hastalar var ki bilemezsiniz…

Gece yarıları insanların huzur ve sükuna ihtiyaç duydukları anlardır. Çocuklar, yaşlılar, çalışanları rahatsız etmeye kimin hakkı var?

Tarlada sabahtan akşama kadar kızgın güneş altında çapa sallayan işçinin, akşama kadar beton-harç döken amelenin, mesaiden dönen polisin, hemşirenin, doktorun, memurun, bekçinin vs. kamu emekçisinin istirahatını bozmaya, onlara uykuyu zehir etmeye kimin hakkı var?
O nedenle diyorum ki hiç kimsenin gece yarılarında havai fişekler patlatmaya hakkı yoktur. Hem bu görgüsüzlüktür…
Topluma saygısızlıktır…

Çevreye saygı, insana saygıdır. Bu saygının gereğini yapalım.
Bazıları, “ömrümüzde bir kez çocuğumuzu evlendiriyoruz, bu eğlence bizim hakkımız” diyorlar. Yanlış. Eğlenmenin ölçüsü, toplumu rahatsız etmemek, çevreye saygı göstermekten geçer.
Aksini kabul etmek, çağ dışılıktır…

Halkımızı bu konuda duyarlı olmaya çağırıyorum. Lütfen daha medeni, daha uygar bir şekilde eğlenelim.

Gece yarılarını geçtikten sonra havai fişek patlatanlar; sizleri sosyal duyarlılığa çağırmıyorum. Sizi sadece saygıya davet ediyorum. Aç yatan insanlara paranızla, son model aracınızla caka satabilirsiniz, bari ölçüsüz rahatsızlık vermeyiniz…
İl yöneticilerimizi, Çevre ve Şehircilik, Sağlık yetkililerini, bu konuda duyarlı olmaya çağırıyorum. 2872 Sayılı Çevre Kanunu ve ilgili yasa ve yönetmelikler açıktır.

Herkes görevini yapsın ve halkın huzuruna sahip çıksın vesselam.