*Batman Çayı yatağına sıfır olan Kocalar Köyü, Batman-Diyarbakır il sınırındaki en güzel yerleşim birimlerindendir. Akuba köyünün 12 bin yıllık Demir mezrasındaki höyük de Kocalar köyüne yakın bir mesafede. 30 Yıl önce Demir höyüğünü, ABD Delaware Üniversitesi’nden Prof. Michael Rosenberg keşfetmişti…

*Kocalar Köyüne her gidişimde ‘Demir’ mezrasındaki o tarihi höyük alanına gözlerim gider. Gerçi, o höyük baraj suları altında kalmadı ama bir o kadar önemli höyük konumundaki Kozluk-Hallençemi çoktan sulara gömüldü. Kozluk-Kaletepe dibindeki o eski höyük şimdilerde baraj havzasında…

FELAKETİN İZLERİ…
Batman Havalimanı Apronu, Batman Çayı’na sıfır noktada.

Suyun hemen karşısında Batman merkeze bağlı 170 haneli Kocalar köyü.

Batman çayı yatağında belki de en güzel yerleşim birimlerinden biri de ‘Kocalar’dır.

Bahar mevsimi geldi mi bu köy yeşilliği ve dibinde berrak akan ‘Batman Çayı’ ile bir başka güzel olur.

Batman Çayı deltasının geniş olduğu o akarsu yatağındaki tarım arazileri o kadar verimli ki…

Ne ürün ekersen yetiştiği Kocalar köyü ve çevresini, iki gün önce vuran dolu ve sağanak, köylülerin bir yıllık emeklerini alıp götürdü.

Batman Ziraat Odası Başkanı Nizamettin Aydiş’le köyün ileri gelenlerinden Orhan Çam’ın iki katlı evinin bahçesine konuk oluyoruz.

Daha evin bahçesine girer girmez Orhan Çam, dolunun yapraklarını tamamen indirdiği asma üzüm ile incir ağaçlarını gösteriyor;

“Dolu, köyün tüm yeşilliğini alıp götürdü.”

Bahçede misafirler için betondan yapılan yuvarlak masanın etrafında köy sakinlerini dinliyoruz.

Çam ailesinden Orhan, Zeki, Reşat ve Roni; Fesih ve Ali Yaşatan, Bedri Gönüç, Kadri Oğurgül ve Ahmet Altun, anlatmaya başlıyor.

20 dakikada son 50 yılın afetiyle karşılaştıklarını söylüyorlardı.

Dolu ve sağanak yağış büyükbaş-küçükbaş hayvanlarını bile telef etmiş, suya sürüklenen 10 koyun kayıp…

PENCERE BİLE DELDİ

Orhan Çam, evinin bahçesinde dolunun hasar verdiği alanlarda bizi gezdirirken, ikinci kattaki pencere dikkatimizi çekti.

Ceviz büyüğündeki dolu PVC pencereleri bile delmiş.

Sanki pencerelere kurşun sıkılmış.

Köyün çevresinde gezdiğimizde; hasarsız alan yok gibiydi.

Kümes hayvanlarını da sayısız kuşları da telef eden dolu, Kocalar ile çevresindeki yerleşim birimlerine yüksek bir fatura çıkarmış.

On binlerce dönümlük alandaki Mısır, Buğday ve Mercimekte ne dane ne de başak kalmış.

Köylülerin çoğu, doğal afet için Tarsim’den sigorta yapmamış.

Çiftçiler, çaresiz ve suskun…

“Böyle bir felaketi ilk kez görüyoruz” diyen çiftçiler, yine de umudunu hasar tespitini yapacak Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’ne bağlamış…

Köy çobanlığını yapan 47 yaşındaki Mehmet Aslan, küçükbaş hayvanlarının kaldığı besi çiftliğinin önünde çaresizlik içinde bekleyişteydi.

Sağanak-dolunun vurduğu yerlerde bizi dolaştıran çoban Aslan anlatıyordu:

“Bu Allah’tan gelen bir doğal afet. Ne diyeceğimizi bilmiyoruz. Köyün 500 koyununa bakıyorum. Şiddetli yağış başlayınca dışarıdaki 20 koyundan 10’u telef oldu, diğerleri suya kapıldı. 10 Koyunu arıyorum, halen bulamadım. Geçen hafta koyunların kırkma işlemini yapmıştı. Kilolarca yünümüzü de doluya kaptırdık. Bir bölümü de çamur içinde kaldı.”

Dolu ve sağanak yağış, köyün çevresinden 40 yıllık ağaçları kökünden sökmüş. Çevredeki tepelerden tonlarca taş ve toprak, DSİ kanalının etrafında birikmiş.

ESKİ İNSANLAR ARAZİYİ NASIL KULLANMIŞ?

1990 Yılıydı. Batman’ın ‘İl’ olmayı beklediği aylardı.

Ilısu Barajı altında kalacak 8 höyükte arkeolojik kazı çalışmaları için ABD’nin Delaware Üniversitesi’nden Prof. Michael Rosenberg ile Brian Peesnall, Batman Çayı yatağında arkeolojik kazılarda Neolitik döneme uzanan bir tarihi keşfetmenin yolculuğu için aramızdaydılar.

Kocalar köyü sınırındaki Akuba’nın ‘Demir’ mezrası, iki ABD’li arkeolog için büyük bir keşif olmuştu.

Ardından Kozluk’un Kaletepe köyü ile iç içe olan Hallençemi höyünde çıkan tarihi eserler, yankı uyandırmıştı. Bu eserler, Batman Müzesi’nde görülebilir.

İnsanlığın sıfır noktasındaki bu coğrafyadaki dere, çay ve nehir boylarındaki arazi ve eski yerleşim birimlerinin kalıntılarını inceleyen ABD’li 2 arkeolog, su kaynaklarının yerleşim ve insan unsurunu ilişkisini de belgelemişti.

İki uzman arkeologun 30 yıl önce Batman Çayı yatağındaki Demir mezrasında verdikleri mesajdan bir alıntı;

“Burada yüzey araştırmasını yapıyoruz. Su boylarındaki yerleşim izlerini takip ederek Neolotik döneme dair izler alıyoruz. Topladığımız malzemeler, insanların araziyi nasıl kullandıklarını ve çevresel değişimleri nasıl karşıladıkları konusunda bize fikir veriyor. Su boylarındaki arazi ve höyüklerde obdisyen, çakmak taşları, eşyalar, boncuklar, heykelcikler ve çanak çömlekleri bulduk. Aslında daha erken neolotik döneme ait izleri ovada değil, çoğunlukla Sason dağlarına doğru olan yüksek arazide bulduk. Çünkü buralar çok farklı çevresel şartlar sunuyor.”

Binlerce yıl öncesinde bu coğrafyanın ne kadar yağış aldığını da ABD’li Rosenberg, şöyle özetlemiş:

“Suriye ve Irak coğrafyasına göre bu yörenin daha çok yağış alması ve tarımsal açıdan verimli topraklarıyla insanlık yerleşimi bakımından daha köklüdür.”

Bir doğa felaketi yaşarken, binlerce yıl öncesinde de bu coğrafyanın çok yağış aldığını da ABD’li uzmanlardan öğrenebiliyoruz.

Sağlıkla kalın…