Bildiğim kadarıyla toplumumuz ilk kez “Sağlık” gerekçesiyle bir dini bayramı yasaklı/kısıtlı geçirdi…

Ülkemizde uygulanan 4 günlük sokağa çıkma yasağı uygulaması nedeniyle milyonlarca insanımız ilk kez bayramlaşamamanın, eş, dost, akraba ziyaretleri yapamamanın hüznünü yaşadı…

Cumhuriyet tarihinde ilk kez ülkeyi idare edenlerin yasal dayanaklarla aldığı kararlarla bir dini bayrama yasak getirildi.

Ne ilginçtir ki bu yasaklamalar Cumhuriyet tarihinin en muhafazakar, en çok dini değerleri savunan siyasi iktidarı döneminde pratik buldu.

Ülkenin idare edildiği sistemin İslam ile uyumsuzluğu bariz bir şekilde gözler önünde olmasına karşın, dini değerleri en çok savunan siyasi iktidar, kutsal Ramazan ayının hem arefe, hem de bayram günleri için kısıtlama kararını hayata geçirdi…

Yine bildiğiniz gibi aylardır camilerin kapısına da kilit vurulmuş, normal cemaatle namaz ve Cuma namazları da yasaklanmıştı, tıpkı teravih namazları gibi…

Tabi ki bunu siyasi iktidar için bir eksiklik falan olarak değerlendirmiyorum.

**

**

Aksine iyi ki bu süreçte dini değerlerden dem vuran bir siyasi iktidar ülkeyi idare ediyordu diyorum…

Eğer başka bir düşünceyi savunanlar şu süreçte ülkeyi idare etselerdi, vahim gelişmeler yaşanabilirdi.

Kesinlikle bu ülkede başka bir siyasi iktidar olsaydı,

“Camilerimizi,

cumalarımızı,

cemaatlerimizi,

teravihlerimizi,

bayramlaşmamızı nasıl yasaklardınız?” diye tartışmalar yaşanacak, belki de sağlık cihetiyle bir kaos yaşanacaktı diye düşünüyorum…

Evet, bayram günlerini kısıtlı geçirmemizi hayırlı bir gelişme olarak değerlendiriyorum.

**

**

HER ŞEYDE BİR HAYIR VARDIR…

İyi ki siyasi iktidar 4 günlük sokağa çıkma yasağı kararı aldı.

İyi ki milyonlarca insan bu dört günlük süre zarfında birbirlerini ziyaret etmedi, edemedi…

Çünkü Koronavirüs tehdidi halen devam ediyor.

Bu karar toplum yararınaydı.

Bu kararla on binlerce yaşlı insanımız korunmuştur.

Havaların ısınmasıyla birlikte hayli azaldığı aşikar olan virüs salgını için bir tedbirdi.

Her şeyde bir hayır vardır diyoruz.

**

**

Zaten bayramlaşmada ölçüyü kaçırıyorduk…

Aşırı israf…

Aşırı savurganlık…

Aşırı tüketim…

Yıllardır bu köşede özellikle bayramlaşmada bu aşırılıklara dikkat çekiyordum.

Bu kez zorunlu nedenlerle israf ve savurganlığımız, aşırı tüketimimiz gerçekleşmedi…

Halkımız bayram öncesinde yine alışveriş kuyruklarındaydı.

İnsan sağlığına zararlı pek çok madde yine para ile satın alındı, şeker gibi, asitli içecekler gibi…

Ancak bu kez bir kısıtlama gerçeği ile karşılaştı.

**

**

Evet, her şeyde bir hayır vardır diyorum.

Tele bayramlaşma diye yazı yazarken, “Üzülmeyelim, ‘tele bayramlaşma’ya da şükredelim. Telefonlarla, bilgisayarlarla canlı görüşmeler yapabileceğiz. Bu günler de elbette geçecektir” diye bir değerlendirme yaptım.

Canlı canlı bayramlaşamamanın nedenlerine kafa yoralım ve ne olur yasaklar kalktıktan sonra bugünden itibaren akraba, dost ziyaretleri konusunda temkinli olalım.

Bilinçli bir toplum olmadığımız için alınan yasaklama ve kısıtlamalardan dersler çıkaralım. Hayat normale dönecektir, biraz daha sabredelim.

Bu duygu ve düşüncelerle geçmiş bayramınızı tebrik ediyor, sağlıklı günler diliyorum