Bu yılın İlkbahar aylarında Veysel Eroğlu (Ilısu) Barajı’ndaki su tutulması kentin en önemli gündemlerinden birisiydi.

Barajda su tutulması nedeniyle göl havzası gittikçe büyürken, pek çok köyün birinci sınıf tarım arazilerini yutuyordu.

Özellikle Segirka ve Zorköy çevresindeki ekili araziler ve seralar sular altında kalırken, köylüler feryat ediyordu…

O feryatlara bigane kalmamıştım. Köşemde onların hak ve hukuklarını savunmuştum.

Aradan aylar geçtikten sonra bu kez baraj suları çekilmeye başladı ve Zilek demiryolu köprüsü bile yeniden açığa çıktı.

Epey süredir yağışların görülmediği bölgemizde ve kentimizde kuraklık endişesinin yaşandığını biliyoruz.

Ekim ayının ortalarına gelmemize rağmen bir gün olsun etkili bir yağışa tanık olmadık. Veysel Eroğlu Barajında su seviyesinin 12 metre düştüğüne dair haberi gazetemizde okumuş olmalısınız.

Okumayanlar için özetini sunuyorum:

**

**

“KURAKLIK ENDİŞESİ”

Dört ay öncesinde yüzde 100 doluluk oranına ulaşan Ilısu-Veysel Eroğlu Barajı havzasında su seviyesi 12 metre düştü. Dört ünitenin elektrik üretimine başlamasının ardından 4 ay öncesine kadar büyük bir gölü andıran baraj havzasındaki Sinan-Zillek’teki tarihi köprü de gün yüzüne çıktı. Çevredeki yerleşim birimlerine yakın binlerce dönüm arazi de sular altında kalmıştı. Ilısu-Veysel Eroğlu Barajıyla birlikte Batman ve Garzan barajlarında da yaşanan su seviyesinin düşmesinin mevsimsel olduğunu belirten yetkililer: ‘Yağışların düzensiz olması barajlardaki seviyeyi etkiliyor’ dediler. Barajlara yakın mesafedeki yerleşim birimlerinde oturan bazı vatandaşlar, kuraklık kaygısı içinde olduklarını söylediler. Gözlerinin sonbahar ve kış mevsimindeki yağışlarda olduğunu belirten bazı çiftçiler, şunları kaydettiler: ‘Dört ay öncesine kadar tarihi Sinan-Zillek köprüsünü çoğunu yutan Ilısu Baraj’ının elektrik üretimine başlamasıyla birlikte su seviyesi düşmeye başladı. Yağışlar da olmayınca su seviyesi düştükçe düştü. “

https://www.batmancagdas.com/gundem/kuraklik-korkusu-h70787.html

Çiftçilerimizin kuraklık endişesi yaşaması normal. Ancak asıl tehlike kuraklık değildir. Suların çekilmesi nedeniyle oluşacak bataklıklar, bu alanlardan kaynaklı sivrisinekler, pis kokular vs konusunda kurumlar ne yapıyorlar acaba?

Segirka’nın içme suyu köydeki ilkel kuyulardan karşılanıyor. Sağlık Müdürlüğü’nü bilgilendirmiştim. ‘Sıcak havaları da dikkate alırsak yarınlarda köyde pis ve kirlenmiş sulardan kaynaklı yaşanacak olası salgın hastalıklar(Her türlü bağırsak hastalıkları, Tifo, Paratifo, Dizanteri, hatta Kolera) için ilgilileri uyarıyorum…’ ifadelerimi okumuş olmalısınız.

O konuda yazdığım yazıyı yeniden mi hatırlatmam mı gerekiyor?

Aylar önce barajın olumsuz boyutlarına şöyle dikkat çekmiştim: ‘Bu daha nedir ki? Baraj suları ileride elektrik üretimine bağlı olarak çekildiğinde ortaya çıkacak vahim durum için ne gibi tedbirler alınıyor, düşünülüyor?

Her taraf çamur, balçık ve bataklık olduğunda, etrafı sivrisinekler götürdüğünde ve sıtma türü hastalıklar ortaya çıktığında barajın ne felaket olduğunu anlayacaklar.

Biz yıllarca boşuna karşı çıkmadık.

Maalesef artık yeni hal için yeni tedbirlere bakmak gerekir. Kentlerin lağımları arıtmasız baraj gölüne dökülüyor. Yarınlar için ne düşünülüyor, ona bakmalıyız.’

**

**

Kimse bizi kale almadı. Batman Çevre Gönüllüleri Derneği adına aylar önce yapılan basın açıklaması vardı, bazı satırlarını hatırlayalım: “Dernek olarak elbette çiftçilerimizin ve köylülerimizin mağdur edilmemesinden yanayız, ancak bu bizce beklenen sonuçlardı. Devasa bir barajın doğal sonuçları ile daha henüz yüzleşmedik. Demokratik zeminde barajın yapılmasına karşı çıkarken ülkemizin, bölgemizin ve kentimizin çıkarlarını savunuyorduk. Ancak su tutulmasına başlaması ardından artık her gün Hasankeyf örneğinde olduğu gibi tarihi ve kültürel değerlerimizin, bağ, bahçe, bostan ve köylerimizin, önemli varlıklarımızın neden sular altında bırakıldığı hususlarında sesimizi yükseltmedik. Balpınar, Segirka ve diğer köylerde on binlerce dönüm birinci sınıf tarım arazileri ile seraların sular altında kalması da beklenen bir sonuçtu ki saydığımız hususlarda zararlar tazmin edilebilir, köylülerimizin hak edişleri varsa tahsil cihetine gidilebilir. Ancak bizi asıl endişelendiren bundan sonraki süreçtir. Asıl barajın doğal sonuçları ile yüzleşmeye hazır olmalıyız. Enerji üretimine paralel olarak Ilısu Baraj gölünde suların çekilmesiyle birlikte bahse konu on binlerce dönümlük alanların tamamen çamur/balçık ve bataklığa dönüşmesi, çevre yerleşim yerleri ile kentimizin sivrisinek ve karasinek yoğunluğuyla karşılaşması, sıtma ve benzeri hastalıklar ile ekolojik açıdan karşılaşabileceğimiz vahim durumlar için endişe etmekteyiz. Vatandaşlar ve kamu-kurum ve kuruluşları olarak bu yüzleşmeye hazır mıyız? Asıl bu konularda nasıl bir çalışma yürütülüyor veya yürütülmüş mü? Olası bataklıklar ve yaşanabilecek hastalıklar konusunda vatandaşlarımızı bilinçlendirme çalışmaları düşünülmüş mü, veya düşünülüyor mu? Ayrıca Diyarbakır, Bismil, Kozluk, Beşiri, İkiköprü ve Batman’ın atıksularının (kanalizasyon lağım sularının) arıtmasız olarak baraj gölüne akıtılmasından dolayı yaşanacak kirlilik endişe kaynağımızdır. Bütün bu hususlarda ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının hangi tedbirler aldıklarını ve nasıl bir yol haritası çizecekleri konusunda kamuoyuna açıklama yapmalarını istiyoruz.”

Evet, bu açıklamanın üzerinden aylar geçti. Muhatap kamu kurum ve kuruluş yöneticileri suskunluğu tercih ederek hiçbir çalışma yürütmediler. Batman kamuoyu bu gerçeklerin bilinciyle hareket etmelidir. Ilısu-Veysel Eroğlu Barajının sularının çekilmesi normal ve beklenen bir gelişmedir. Yukarıdaki uyarılarımızın dikkate alınması önemlidir. İlgilileri sorumluluk bilinciyle görevlerini yapmaya ve kamuoyunu bilinçlendirmeye davet ediyorum. Sağlıkla kalınız.