Yıllar önce Batman ve çevresinde buğday, mercimek ve mısır hasadı başladıktan sonra, milletçe ‘anız yangınları’ kabusu yaşardık…

Çünkü bilinçsiz, dehşetin farkında olmayan bir toplumduk.

Üreterek ülke ve kent ekonomisine katkı sunan baş tacımız çiftçilerimiz, ne yazık ki genel olarak hasat sonrasında anız yakar, kentimiz sakinlerine zehir soldururlardı…

Ne zaman ki kentimizde Çevreciler (Batman Çevre Gönüllüleri Derneği) örgütlenip, alana indiler, zamanla büyük bilinçlenme yaşanacaktı…

İlgili kurumların da harekete geçirilmesi, bazı yöneticilerin duyarlılık göstermesi ve cezai yaptırımların gündeme gelmesiyle çiftçilerimiz de çoğunlukla gaflet uykusundan uyanmaya başladılar…

Ne zaman ki çiftçilerimizin çoğunluğu; “Heyhat, ne yapıyoruz, şimdiye kadar her yıl anızları yakarak milyarlarca canlıyı, hayvanı diri diri ateşe atarak büyük günah işledik. Nasıl oldu da bunun farkına varmadık?” diye kendilerine sormaya başlayınca, anız yangınları azaldı, toplumumuz ve kentimiz sakinleri rahat nefes almaya başladı…

**

**

ANIZ YANGINI DEHŞETİNİ UNUTMADIK…

Geçen zaman sürecinde bu köşede anız yangınları ile ilgili onlarca makale yayımlandı, sayısız yorumla karşınıza çıktım.

İnsanlarımızın koronavirüs nedeniyle hastaneleri doldurduğu süreçte Bismil ve Silvan cihetinden gelen anız dumanları kabusu üzerine yaptığım değerlendirmeleri hatırlayacaksınız…

Şu ifadeler bir yazımdan: ‘En acı hadise ise yakılan canlılardır… Yanan değil, yakılan diyorum. Çünkü anız yakan çiftçiler, bilerek ve tasarlayarak milyonlarca canlının yaşamını yok ediyorlar…
Canlı kıyımı başlı başına büyük bir vahşettir…
Büyük anız yangınları sırasında milyonlarca canlı (her türlü kanatlı ve sürüngenler) yok olmaktadır…

Ekin tarlaları pek çok canlı türünün doğal yaşam alanlarıdır. Kuş çeşitleri o doğal ortamda yuvalarını kurmaktadır. Besin zinciri yoluyla yüzlerce canlı türünün birbirleriyle ilintileri vardır. Bunu görmemek için kör olmak gerekiyor. Siz bir tarlayı ateşe verdiğinizde o esnada milyonlarca böceği, kuşu, yılanı, fareyi vs. yok ediyorsunuz. Oradan beslenen başka hayvanların da yaşamına kast ediyorsunuz…
Nedeni gayet açık; çünkü başka yerlerde yaşayan canlılar, örneğin kuş türleri, cayır cayır yaktığınız tarlalarda yaşam süren hayvanlarla besleniyor. Beslenme zincirleri kopan her tür canlının nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır…
Bu canlıların dili yok ki bizi uyarsınlar. Lisan-ı hal dilleriyle yaptıkları feryadı ne yazık ki duymuyoruz…
Oysa duymalıyız. O canlıların da yaşam hakkının olduğunu bilmeliyiz. Anız yakmakla toprağı verimsizleştirdiğimiz gerçeğini bile bile eğer bu yönteme başvuruyorsak, inanın o yakılan canlıların tümünün vebali de boynumuzda olacaktır…
Allah korkusu, vicdan denen bir şey var. Bütün bunlardan mahrum kişiler ancak anız yakabilir diye düşünüyorum. Böylelerine de en ağır cezanın verilmesi gerektiğine inanıyorum. (Hemen belirteyim ahiretteki cezası daha ağırdır. O dilsiz ve savunmasız kuşlar, arılar, böcekler, sürüngenler dile gelip davacı olacaklardır. O gün vay zalimlerin haline!..)
Koronavirüs salgını nedeniyle insanlarımız hayatta kalma mücadelesi verirken, anızlarını yakacak çiftçiler bilerek ve tasarlayarak cinayet işlemekten yargılanmalıdırlar.

Çünkü anız yakmak bu süreçte gerçekten cinayettir…

15 Eylül 2014 gecesini hatırlayalım.

Bir 15 Eylül gecesi Batman’da yüzlerce vatandaş sağlık kuruluşlarının yolunu tutmuştu…
Halkımız çok büyük bir panik yaşamıştı…
**

**

Gecenin bir yarısında Batman’da telefonla konuşma rekorları kırılmıştı…
Gazetelerin, gazetecilerin, Emniyetin, sağlık kuruluşlarının telefonları durmadan çalmıştı…
Başta Gültepe, Belde, Fatih ve Kültür mahallelerinde yüzlerce aile gece yarısı gerçekten de büyük korku yaşamıştı…
‘Rafineride yangın mı çıktı, kimyasal gazlı saldırı mı yapıldı?’ diye durmadan soru sorulmuştu…
Bulantı, kusma, ishal belirtileriyle değil, nefes alamama şikayetleriyle hastanelere koşan yüzlerce vatandaş gerçeği galiba birilerini hiç mi hiç ilgilendirmedi!..
Eğer ilgilendirseydi 15 Eylül 2014 gecesi Batman yine toz ve dumana teslim olmazdı…’

Evet, geçmişte bu konuda gerçekten büyük sıkıntılar yaşadık milletçe…

Sağolsun çiftçilerimizin çok büyük ekseriyeti artık anızlarını yakmıyor. Kendilerine çok teşekkür ediyorum.

Artık yeniden anız yangınlarının Batman’da gündemimiz olmasını istemiyorum.

Astım, bronşit, kalp, kronik akciğer (KOAH) hastası yüzlerce insanımızı hastane acil servislerine düşüren anız yangınları dehşetinin yaşanmaması için hepimize görev düşüyor.

Özellikle her konuda Sayın Valimizin bu konuda ivedilikle bilgilendirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Valimiz Sayın Ekrem Canalp’e acilen brifing verilerek, kentin dünü hakkında bilgilendirme yapılmalıdır.

Bu yapıldığında kendisinin duyarlı olacağına ve ilgili kurumları ciddi ve etkin şekilde tedbirler almaya zorlayacağına inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle tüm çiftçileri duyarlı olmaya, anızlarını yakmamaya davet ediyorum.