Hazan mevsiminde yolumuzun düştüğü her yerde, doğanın kışa hazırlandığını görüyoruz. Sararak kızıla, kahverengiye dönüşen yaprakların arasında yol alırken, yolumuz bu kez komşu ilçe Savur’a düştü. Küçük Mardin’i andıran Savur, dünyanın belki de en sessiz ve mağrur tarihi ilçesidir. 150 ve 160 Yıllık konakların yanı başında akan Savur Çayı, ileride Dicle nehri ile buluşuyor…
Sırtını Savur’un Kambuze tepesine dayayan Abdullah Bey’in konağı ve çevresindeki konaklar, birer taş yapı şaheseridir. Kent merkezinin ortasındaki konaklar da aynı güzellikleri taşıyor. Savur’un ilk Belediye Başkanı Hamdullah Bey'in 30 odalı konağı ise edebiyatçıların dinlenebileceği müzeye dönüştürülecek bir proje hazırlığı var. Bir de Bilim İnsanı Nobel ödüllü Aziz Sancar ailesine ait konak şimdi müze olma yolunda…
SESSİZ TURİZMİN ADI
8000 Nüfuslu Mardin’in ilçesi Savur, sonbaharın son günlerinde sarının tüm renkleriyle sizi karşılıyor.
Batman’a bir saat uzaklıktaki Savur, küçük bir Mardin.
Bir dağın eteğinde kurulan Savur’un dibinden geçen akarsu, çevresine hayat vermiş.
Kavak ağaçları ve meyve bahçeleri, çevredeki yerleşim birimlerinin can simidi olmuş.
Nobel ödüllü bilim insanı Aziz Sancar’ın üç katlı tarihi konağı, müze için boşaltılmış.
Savurlular, henüz Savur’a gelmeyen Sancar’ı bekliyor.
Sancar’ın tarihi konağının hemen yanı başında konaklar, sessizliğin sesi olmuş.
Savur’un ilk Belediye Başkanı Hamdullah beyin 1865 yılında yaptığı 3 katlı konakta tam 30 oda var.
İlk Belediye Başkanı Hamdullah Bey'in konağının bulunduğu güzergaha varmadan tarihi çarşının içinden geçtiğimizde eski konakların bazıları küçük otele dönüşmüş, tek banka şubesi de Ziraat Bankası eski bir konakta.
Eski Belediye binasının tarihi konağı da dünya yemeklerinin bulunduğu tek mekan olmuş.
Savur bir diğer adıyla ‘Stewre’ turizmin sessiz rotası.
Genç iş insanı Veysi Boran, bir süre önce okurlarıyla buluşturduğu ‘İki Meltem Arası’ kitabında da dedelerinin yaşamının geçtiği o konakları ve vadiyi anlatıyor.
Büyüklerinin izinde giden Boran, o tarih kokan konakları şimdi de ‘Edebiyat İstasyonu’na dönüştürebilmenin uğraşı içinde.
Hamdullah bey Edebiyat İstasyonu ya da Savur Edebiyat Kolonisi o sessiz turizm rotasına ayrı bir güzellik katacak.
Kambuze tepesindeki Abdullah beyin konağı da her yere hakim bir yerde.
Hamdullah Bey, babasına olan tutkusundan olsa gerek o da 30 odadan oluşan konağı da babasını sürekli görebilecek yerde yapmış.
Zemin katında su ambarı, atların bağlandığı ahıra kadar hemen herşeyin olduğu o konağa belki de hayat verecek edebiyatçılar olacak.
ÜÇ MEZHEP, ÜÇ KİLİSE…
Savur’a 5 kilometre uzaklıkta Dereiçi (Kıllıt) köyü, belki de dünyanın hiçbir yerinde olmayan üç ayrı kiliseye sahip.
1980 ve 1990’lı yıllarda köy bazı nedenlerden ötürü boşalmış.
Köyün o güzelim konakların bir bölümü yıkılmış.
Fakat Dicle Kalkınma Ajansı ile Savur Belediyesi, o yıkılan eski konakları ayağa kaldıracak restorasyon projesi başlatmış.
Şu manzaraya bakın?
Üç mezhebin ayrı ayrı kiliseleri var.
Hem de yakın mesafedeler.
Belki de dünyada bu bir ilktir.
Ortodoks,
Protestan,
Katolik…
Konuk olduğumuz Mor Yuhanun kilisesi 4. Yüzyıldan kalma.
Kapıda bizi karşılayan Dereiçi’nin 10 haneli köy muhtarı ve kilisenin din görevlisi Sami Dal, bölgenin tek Süryani muhtarı.
1980 Darbesinde Süryani’lerin tümünün İsveç’e gittiğini anlatıyor Dal;
“İki dönemdir köyümüzdeki Müslüman kardeşlerimizin oyu ile muhtarlığa seçiliyorum. Hem kilisede din görevlisiyim hem de muhtarım. Köyümüzde iki kilise daha var. Keşke onlar da bizim gibi aktif olsalardı. Biz ortodoksuz. Onlar Protestan ve katoliktir. Bu dini mekanlar hoşgörü ve zenginliğimizi gösteriyor. 24 Eylül’de bu kilisenin kurucusu azizimiz Mor Dimit’in yıldönümü için Avrupa’dan 1000’e yakın kişi geldi. Sonbahar’da daha çok yerli turistleri ağırlıyoruz.”
Hazan mevsiminin en güzel hafta sonunda komşu Savur’dan yazdıklarımızdan bir kesit sunduk size.
O sessiz ilçenin tarihi dokusuna hayran kaldık.
Her şeyin maddi değerlerle ölçüldüğü günümüzde, topraklarımızda böylesi güzide, tarihi ve geçmişin ayak izlerinin olduğu mekanlarda dolaşmak manevi değerlerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hissettirdi.
Sözü Erich Fromm’un ‘Maddesel tatminler, hiçbir zaman manevi heyecanlara ulaşamaz’ değerli bir sözüyle bitirelim.
Çevremizdeki tarihsel ve kültürel mekanları gezmek gerektiğini belirterek, yarından başlayarak bu mekanları gezmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz!
Mutlu olacağınıza inancımız sonsuzdur.
Tarihsel değerleri olan, bizim olan mekanları gezip görmeniz dileğiyle…
Sağlıkla kalın.