İlki 2003 yılında yapılan İletişim Şurası’nın ikincisine hazırlık çalıştayı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından 8-9 Ocak tarihleri arasında Ankara’da düzenlendi.

İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun’un açılış konuşmasını yaptığı hazırlık çalıştayında ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonuyla Türkiye iletişim politikalarının çok paydaşlı istişare mekanizmasıyla daha da güçlendirilmesi ve geleceğin iletişim anlayışının şekillendirilmesi hedeflendi. İletişim Başkanı Altun’un açılıştaki açıklamalarında önemli mesajlar yer alıyordu.

Çalıştayda, 16 çalışma grubu ve 425 profesyonel katılımcı yer aldı. 25 Kişiden oluşan çalışma grupları iki gün boyunca odak konular üzerinde tartıştı.

İletişim Başkanlığı’nın davetiyle 7. Çalışma grubunda yer aldım.

‘Yerel Medyanın sorunları ve çözüm önerileri’ çalışma grubunda farklı üniversitelerin İletişim Fakültelerinden akademisyenler, deneyimli gazeteciler ve alanında uzman isimler yer aldı.

‘Medya ve dezenformasyon’, ‘Afet ve kriz iletişimi’, ‘Sosyal medya ve yapay zeka’, ‘Dijital çağda birey ve toplum’ gibi geniş yelpazedeki konular arasında kuşkusuz en önemli çalışma alanlarından biri de ‘Yerel medya’ya yönelikti…

Yerel demokrasinin olmazsa olmazı, ulusal basın ve ajansların ‘ana kaynağı’ konumundaki yerel medyaya yönelik sorunlar ve çözüm önerilerinin masaya yatırıldığı çalışma grubuna Basın İlan Kurumu Genel Müdür Yardımcısı hemşehrimiz Mesut Onat moderatörlük yaptı. Raportörlüğü ise İletişim Başkanlığı İletişim Uzmanı Ali Küçük üstlendi. Yerel medyanın sorunlarına en vakıf kurum konumundaki Basın İlan Kurumu’nun deneyimli yöneticilerinden Onat, alanında uzman 24 isimle ‘yerel medya’nın sorunlarını iki günlük süreçte tüm boyutlarıyla ele aldı.

Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Murad Karaduman, Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Erhan Arslan ve Amasya Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Nazan Kahraman, yerel medyanın sorunlarına bilimsel ve saha çalışmalarıyla dikkat çekiyordu. Akademisyenlerin yayın organlarından beklentileri ne kadar haklı ve yerindeyse, gazetecilerin ve gazete işletme temsilcilerinin de İletişim Fakültelerinden beklentileri bir o kadar önemli ve yerindeydi…

BİK Genel Müdür Yardımcısı Mesut Onat, Ankara Basın İlan Kurumu Müdürü Murat Yürekli ve Anadolu Ajansı Yurt Haberler Müdürü Orhan Topal’ın ise saha deneyimleriyle sorunlara ve beklentilere dair önerileri önemliydi.

Alanında deneyim gazeteciler arasındaki Medya Derneği Başkanı Ekrem Kızıltaş, Gaziantep basının deneyimli isimlerinden Mehmet Bora Zor, İzmir’in önemli gazetelerinden Yenigün imtiyaz sahibi Mesut Şimşek, yine Ege Telgraf’tan Aylin Suphandağlı ve Batman’ın ilk günlük gazetesi Çağdaş adına katıldığım grupta, yerel medyanın içinde bulunduğu sorunlara katılımcılar çok kıymetli görüşler sundu. Geleneksel medya ile dijital dünyanın haber kaynakları arasında yaşananlar, telif sorununa yönelik kaygılar, bir kez daha dillendirildi…

Oturumda alanında uzman isimlere yöneltilen sorunların yoğunluğunu; dijitalleşmenin getirdiği süreçler, geleneksel medyanın içerisinde bulunduğu ana sorunlar, telif hakları, nitelikli haberin önemi ve etik sorunlara dair sorular oluşturdu…

Ülkemizde iletişimin en önemli unsurlarından olan medyanın kuşkusuz yığınla sorunu var, bu sorunlar ezelden beri mevcut. Kısa vadede çözülmesi de beklenmiyor ama sorunların konuşulması, alanında önemli isimler tarafından tartışılması ve önümüzdeki aylarda raporlaştırılarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunulup ve kitaplaşacak olması son derece önemli.

İletişim Şurası’na hazırlık çalıştayında teknolojinin getirdiği pozitif alanlar kadar negatif yönlerinin de masaya yatırılması, şuan için ‘hibrit’ dönemden geçse de önümüzdeki yıllarda geleneksel medyanın içerisinde yer alacağı tabloya dair birçok detaya farklı bakış açıları getirecektir.

Zaman zaman önemi unutulsa da yerel demokrasinin olmazsa olmazı ve dezenformasyonla mücadelede en önemli unsurlardan olan yerel medyaya yönelik önemli vurgular yapıldı.

Ancak, dijitalleşme süreciyle birlikte medyadaki dönüşümün sancılı geçtiği de ayrı bir gerçek. Eşit rekabet koşullarının hızla yitirilmesi, bu alanda özellikle yerelde KOSGEB ve Kalkınma Ajanslarının medya sektörüne yönelik destek programları geliştirmemesi şahsım tarafından sıklıkla dile getirildi. Gazetecilerin aynı zamanda bir işletme olduğunu unutan bu önemli kurumların kuşkusuz önümüzdeki süreçte ‘halkın doğru haber alma’ kalelerinden olan yerel medyaya yönelik adımlar atması bir zorunluluk haline gelmiştir.

Nitelikli ve doğru habere dair mecraların güçlendirilmesi, bilgi kirliliğinin ana kaynağı haline gelen sosyal medya platformlarına yönelik yaptırımlar da çalıştayda masaya yatırılan konulardandı. Günümüzde her önüne gelenin bir sosyal medya hesabı açarak sözde haber sağlayıcı konuma geçmesi ve telif kanunundaki boşluklardan yararlanması elbet bir gün sona erecek. Kuşkusuz bu yöndeki çalışmaları önümüzdeki günlerde sıklıkla konuşacağız. Kanun koyucuların bu yöndeki çalışmalara ağırlık verecek olması da sevindiriciydi.

İki günlük çalıştayda katılımcılar, büyük bir özveriyle önemli katkılar sundu. Nisan ayında gerçekleştirilecek Şura’nın, medyanın geleceğine yönelik önemli perspektifler sunmasını beklerken, medyanın sorunlarına gerçekçi çözümler için bu tür organizasyonların alanında uzman isimlerle lokal ölçekte de sıklıkla masaya yatırılması kanaatimce önemli…

Büyük kitleleri etkileyen, bilgi kirliliğinin artık sınırları saniyeler içinde aştığı bir süreçte bu tür çalıştayların 22 yıl gibi geniş bir zaman aralığında değil de farklı çalışmalarla daha sık yapılması gerektiğine inanıyorum.

Özetle; medyanın sorunlarının her geçen büyüdüğü bir süreçte İletişim Şurası’na düzenlenecek olması kıymetli. Ülkemize yönelik bir iletişim modelinin arandığı yeni dönemde bu çalışmaları nihayete erdirmek belki kolay olmayacak ama imkansız da değil. Yeter ki sorunların çözümüne gerçekçi yaklaşımlarda bulunalım.