Deprem sonrası TV’lere çıkan birçok uzman, Türkiye ile Fransa’daki müteahhit sayılarını kıyaslıyordu.

*Deprem sonrası TV’lere çıkan birçok uzman, Türkiye ile Fransa’daki müteahhit sayılarını kıyaslıyordu. Türkiye’de 350 bin müteahhit varken, Fransa’da ise müteahhit sayısı 3 bin 500. Son günlerde müteahhitlik sistemini eleştiren uzmanlar oldu…

*Deprem uzmanlarından önemli bir sima, ilginç bir tespitte bulunuyordu; “Naylon müteahhitlik ve naylon şantiye şefliğinin önüne geçilmemesi durumunda depremler çok can yakar…”

MÜTEAHHİTLİK SİSTEMİ…
Deprem sonrası TV’lere çıkan birçok uzman, Türkiye ile Fransa’daki müteahhit sayılarını kıyaslayınca, önemli bir ayrıntıya da dikkat çekiyorlardı;

“Naylon müteahhitlik ve naylon şantiye şefliğinin önüne geçilmemesi durumunda depremler çok can yakar.”

Türkiye’de 350 bin müteahhit var.

Fransa’da ise 3 bin 500.

Son günlerde uzmanlardan farklı kesimlere kadar birçok kesim müteahhitlik sisteminden yakınıyor.

Maalesef Türkiye’nin her yerinde inşaat sektörüne girenler, yapı ruhsatı alıyor.

Biz, elbette herkesi kast etmiyoruz.

İşin hakkını veren firmalara ve inşaat mühendislerine kimsenin dediği bir şey yok.

Depremde ağır yıkımın olduğu illere baktığımızda; inşaat sektöründeki müteahhitlik sisteminin de artık masaya yatırılmasının gerektiğini söylüyoruz.

Kim bilir, yıkımın olduğu illerdeki binalarda imzası olan inşaat mühendisleri ve şantiye şefleri, belki o binaların yerlerini de bilmiyorlardır.

Müteahhitlik sisteminin de artık değiştirilmesinin gerektiğini söyleyen uzmanların da görüşlerini almanın zamanı…

BİZDEKİ KENTSEL DÖNÜŞÜM?
2006 Yılında sel felaketinin olduğu İluh Deresi çevresindeki 9 mahalledeki birçok yapı etkilenmişti.

Ne yazık ki dereye komşu o eski yapıların güçlü olmadığı o sel felaketinde ortaya çıkmıştı.

Yıllardır hiç ara vermeden “O eski yerleşim birimin olduğu dere kenarındaki kentsel dönüşüm çalışmalarını hızlandıralım” diyoruz.

Maalesef çalışmalar istenilen düzeyde gitmedi.

O sıkıntılı bölgenin ilk etapta ‘yıkım’ çalışmaları tam anlamıyla gerçekleşmedi.

Bu şehri nedense doğal afetlere karşı hazırlayamıyoruz.

Halen dereye komşu olan ve yıkımı bekleyen yüzlerce bina var.

İluh Deresi kenarında 1000 kadar riskli yapıyı ‘Kentsel Dönüşüm’le güvenli hale getiremedik.

KİMSENİN DERTLENMEDİĞİ BÖLGE!
Çünkü kimse bu riskli yapıları dert edinmedi.

İluh Deresi’nin eski köprüsünden her geçtiğimde, o bölgede yarım kalan ‘Kentsel Dönüşüm’ manzarasını görünce, o eski yerleşim birimiyle ilgili endişelerim aklıma geliyor.

Onları yazmak istiyorum.

Sonra enkaz altındaki kaybettiğimiz değerler ile gençler geliyor aklıma.

“Şimdi acı zamanı, yas zamanı, yaralarımızı bir saralım, sonra düşünürüz” diyorum…

Empati yapmaya çalışıyorum, kendimi onların yerine bırakıyorum zaman zaman.

11 Gündür geceleri, kabuslar uyutmuyor.

Özellikle deprem sabahı ve öğle saatlerinde o bağrışmalar, haykırışlar ve koşuşturmaları düşündükçe bazen dalıp dalıp gidiyorum.

Kısacası; bu depremi kolay kolay unutmayacağız…