Evet, her zaman pozitif düşünmek zorunda değilsiniz!

Ve dolayısıyla da her zaman pozitif duyguları da hissetmek zorunda değilsiniz!

Kimi zaman ruhunuzun pozitif duygu ve düşüncelerle yoğrulabilmesi için, negatif duygu ve düşüncelerimizi de tanımak, onlarla da yaşamayı bilmek ve onlardan kaçmamayı da öğrenmek gerekiyor. Nitekim bu şekilde yaşamayı öğrenmek, psikolojimize, ruh sağlığımıza daha iyi gelecektir.

Televizyonlardan, kimi kişisel gelişim-ki bazısı kişisel gerileyiş-kitaplarından, gazetelerden, sosyal medyadan, aile bireylerinden, büyüklerimizden vs. vs. gerek direkt, bazen de subliminal mesajlarla daima pozitif düşünmemiz gerektiği vurgulanmakla kalmayıp, bunun mutlu olmak için zorunluluk olduğuna dikkat çekiliyor!

Bu algı ve dayatma son derece yanlış ve hatalı. Mutlu olmanın, iyi hissetmenin temel koşulu pozitif düşünmekten geçmez. Aksine duygularımızı tanımaktan, onları nasıl kontrol edebileceğini bilmekten geçer. Bir bireyin her zaman mutlu olmasının imkânsız olduğunu, kişisel, mesleki ve aile yaşantımızda olumsuz duygu ve düşüncelerin var olabileceğini, bunlara da ihtiyacımızın olduğunu bilmek bizi daha da rahatlatacak ve tüm duygularımızı sevmemize katkı sağlayacaktır.

Zihnimize yerleştirilmeye çalışılan “sürekli olumlu düşün” “pozitif düşünmeliyim” “negatifliğe yer yok” “olumsuz düşünceleri kafadan silme yöntemleri” “olumsuz düşüncelerden kurtulmak” “negatif düşüncelerle başa çıkmanın bilmem kaç yolu”gibi düşünce kalıpları, sanılanın aksine bireyi rahatlatmadığı gibi strese sokuyor! Hatta ileri boyutunda anksiyete bozukluğuna da neden olabilme ihtimalini doğuracaktır.

Evet, hayata olumlu bir perspektiften bakmak bizi daha dinamik, daha sağlıklı ve daha mutlu kılacaktır. Bu noktada herhangi bir kuşku yok. Kastettiğim durum “pozitif düşünmeyin” algısı asla değildir. Pozitif düşünmenin yolunun, negatif düşünmekten tamamen kaçınmak değil, negatif düşüncelere ait duyguları tanımak ve onlara vereceğimiz tepki ve anlamı nasıl değiştirebileceğimizi öğrenmekten geçebileceğini vurguluyorum. Patolojik durumlar için durum biraz daha farklı olduğunu vurgulamak istiyorum. Bu durumda da profesyonel ruh sağlığı çalışanlarına danışalım lütfen.

Olumsuz herhangi bir durum yaşadığınız zaman doğal olarak, vücut ve ruh refleksif bir davranış sergileyerek bu doğrultuda reaksiyon verecektir. Üzgün hissedecek, demoralize olacak, mutsuz hissedeceğiz. Ki bu çok doğal. Bunları yaşamalı, realitelerde kaçmamalıyız. Çünkü bu duygulardan kaçmak, üstünü kapatmaya ya da örtmeye çalışmak bir çözüm değil, süspanse aracı olacaktır. Ve sonrasında daha rahatsız edici bir şekilde ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla da o an negatif düşünmemiz, negatif duygular yaşamamız gerekiyorsa mutlaka yaşamalıyız. Bu, sonraki yaşantımız için gerekli ve ruh sağlığımız için elzemdir.

“Bitirilmemiş işler”eninde sonunda kendini tekrar gösterecek ve gün yüzüne çıkacaktır. Tekrar tekrar bu sorunsal döngüyü yaşamamak adına negatif duygulardan kaçmamalı, zamanında hangi duygular gerekiyorsa yaşamalı, sonraki yaşantımıza minimum zararla devam etmeliyiz.

Geçenlerde ulusal çapta herkes tarafından bilinen bir gazetede şu korkunç başlığı gördüm: “Her olumsuz düşünce bedende bir hastalık yaratır.” Yahu arkadaş böylesi absürt bir bakış açısı olabilir mi? Bu yazı başlığını atan kişinin bilgilerine baktım; yaşam koçu, hayat koçu, bilmem ne koçu… Diye gidiyor. Yani psikoloji üzerine herhangi bir lisansa, yüksek lisansa ya da doktoraya sahip değil! Yanlış yönlendirmeleri de kaçınılmaz. Lütfen itibar etmeyiniz. Bir an önce ruh sağlığı meslek yasasının çıkmasının ne kadar elzem olduğunu bir kez daha bu vesile ile vurgulamak istiyorum.

Negatif duygu ve düşünceleri tanımak, onlardan kaçınmamaktaki amaç bu duyguların bize vereceği anlamı ve tepkiyi değiştirmektir. Negatif duygu ve düşünceleri protesto etmek, kaçınmak, sövmek, lanetlemek bizi mutlu etmeyeceği gibi pozitif de düşündürmeyecektir.

Olumsuz otomatik düşünceleri tanımak, farkına varıp yönetmek bizi daha mutlu hissettirecektir emin olun.

Ezcümle; duygular bir bütündür. Ve hepsinin birbirine ihtiyacı vardır. Birbirinden bağımsız düşünülemez. Işığı asıl var eden, anlamlı kılan karanlıktır. Doğal olarak mutluluğa hayat veren de ara ara bizler de oluşan negatif hislerdir. Onlardan kaçmak yerine yüzleşmek ve onlara vereceğimiz tepki ve anlamı değiştirmek gerekiyor. Bu noktada da işin içinden çıkılmaz hissettiğinizde, ihtiyaç hissetmeniz halinde profesyonel ruh sağlığı uzmanlarına başvurmaktan lütfen çekinmeyin.