Bu yazının içeriğinin iki cephesi vardır: Aldatan ve aldatılan. Ben olayın “Aldatan” cephesinin psikolojik durumuna değinmeye çalışacağım.

Her ne sebeple, her ne gerekçe ile olursa olsun aldatma, kabullenilmesi çok zor hatta içsel olarak imkânsıza yakın bir olgudur. Aldatılan kişinin yaşamış olduğu ruh hali, yaşamış olduğu travmatik tablo kişiden kişiye değişmekle beraber oldukça yıkıcı ve yıpratıcıdır. Aldatan tarafta ise psikolojik olarak ruh hali çok daha farklıdır.

Aldatan kişi her şeyden öte duruma kendisini aldatmakla başlar. Bilinçdışında bunu bastırır. Eşine, sevgilisine, partnerine vs. bağlılığını zedeleyici, örseleyici düşünce ve davranışlarından kendisi de hoşnut değildir ve bu durumdan rahatsız olur ancak; bu rahatsızlığını ve hoşnutsuzluğunu gidermek için bilinçdışında yaptığının mantıklı bir açıklaması, kendince haklı gerekçeleri olduğuna dair bir akıl yürütme sistematiği geliştirir. Bu sistematik bilinçdışı süreci kimilerinde öyle bir ruh hali alır ki, tamimiyle bir yaşam tarzı haline bürünür. Ve işin garip tarafı bilinçdışında kendisini buna ikna eder. Hâkimi, savcısı, avukatı, tanığı ve sanığı kendisidir. Bilinçdışında diktatoryal bir rejim kurmuştur kendisine. Ve ne olursa olsun yaptıklarının kendince mantıklı bir açıklaması ve haklılık payı vardır. Hüküm sürdürecek odur. Buna karşı çıkıldığında bu durumu bastırmak için karşı tarafı suçlayıcı bilişsel çarpıtmalar gerçekleştirecektir.

Şimdi, tam da bu noktada bilimsel olmayan, mini bir araştırma yaparak, sosyal medya hesabımdan beni takip eden kişilere kimliklerinin gizli kalması kaydıyla “Aldattıysanız eğer neden?” diye sordum. Tabi bu soruya onlarca cevap aldım. Onların da iznini alarak, kimliklerini saklı tutarak aldatma gerekçelerine, nedenlerine bir bakalım.

Saydıkları nedenleri detaylara girmeden maddelersek eğer;

  • Doyumsuzluk
  • Yeteri kadar sevmeme ya da sevilmeme
  • Zorla evlendirilme
  • İntikam duygusu
  • Cinsellik
  • Sınırlar bana göre değil algısı
  • İd’ine karşı koyamamak
  • İletişimsizlik
  • Duygusal boşluk
  • Eksik duyguları yaşadığını fark etme
  • İlgi, şefkat eksikliği
  • Egosal tatmin
  • Alışkanlık
  • Sevmediği anlama
  • Yetinememe
  • Aradığı bir özelliği başkasında bulma
  • Kaos zamanlarında yanlış tercihler
  • Mesafe uzaklığı
  • Rahatlık
  • Anlık haz
  • Evlendikten sonra ilgisizlik
  • Değersiz hissettirme

Diye cevaplar aldım. Bu cevapları incelerken cinsiyet faktörünün aldatma gerekçelerinin niteliğini değiştirdiğini fark ettim. Bilimsel olmayan bu veri toplama aşamasında, erkeklerin aldatmaya gerekçe olarak daha çok fizyolojik ihtiyaçlar ve dürtüler üzerine sebepler sıralarken, kadınların duygusal tatminsizlik, ilgisizlik, boşluk hislerinden kaynaklı fizyolojik ihtiyaçlarından çok duygusal ihtiyaçlarını gerekçe gösterdiler.

Herkes kendince, kendi kurdukları mantıksal sistematiklerince cevaplar verdi. Kimisi hatasını, yanlışlığını kabül etti ama… Kimisi de kendince haklı olduğunu anlatmaya çalıştı. Bu açıklamalar, rahatsızlığını ve hoşnutsuzluğunu gidermek için bilinçdışında yaptığının mantıklı bir açıklaması, haklı olduğuna dair bir akıl yürütme sürecinden başka bir şey değildir. Çoğu zamanda vicdana karşı üstünlük kurma çabasına yöneliktir. Ama tabi bu durumun doğru ya da yanlışlığına kişinin kendisi karar verecektir. Bu yazıdaki amaç bireyleri yargılamak değildir.

Peki, sizce aldatma olgusu sadece somut mudur? Eyleme geçmemiş soyut bir aldatma düşüncesi size göre aldatma değil midir? Aldatmanın türleri var mıdır? Aldatma dediğimiz kavram sadece iki kişinin somut beraberliği ve birlikteliği midir? Tabi ki hayır. İşleve takılmadığımız sürece, somut olarak da soyut olarak da aldatma aldatmadır. Soyut olan aldatma türü somutlaştırılamamıştır. Ancak işlev olarak birbirinden farkı yoktur.

Aldatma eylemini daha derinlemesine ele alırsak eğer, aldatman çok farklı türlerinin olduğunu görebiliriz. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) 10 farklı aldatma türünün olduğunu söylüyor.

CİSED’e göre Aldatma türlerini sıralarsak eğer:

1. Fırsatta İstifade

Duygusal bağdan yoksun olan bu aldatma türü genellikle “bir kaçamak” olarak görülür ve önemsizleştirilir. Bu şekilde eşine ihanet edenler genellikle evliliklerinden memnundurlar, eşlerini severler ve terk etmeyi kesinlikle düşünmezler. Eşlerine ve evliliklerine çok fazla güvendikleri ve empati kurma yetenekleri olmadığı için her fırsattan istifade ederler.

2. Seks ya da Tutku Bağımlılığı

Mevcut eşlerinin bu sadakatsizlikte hiçbir payı, eksikliği veya hatası yoktur. Toplumun “zampara” olarak bahsettiği bu kişilerin bir kişiye sadık kalmaları mümkün değildir ve bağımlılıklarının mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

3. Boşanma Öncesi Hazırlık

Bazen eşlerden biri diğerine olan bağlılığını yitirir ve evliliği bitirmek ister, fakat bunu ne eşine söyleyebilir ne de boşandıktan sonra yalnız kalma fikrine tahammül edebilir. Bu sadakatsizlikte dilin söyleyemediğini beden belli eder. Kişi yeni bir ilişkiye başlayarak başka bir dala tutunmuş olur, böylece kendi psikolojik güvenliğini sağlar ve kendini boşanmaya hazırlar. Eşinden de uzaklaşacağı için eşini de boşanma evresine hazırlamış olur.

4. Terazi Tipi İlişki Üçgeni

Bu tür sadakatsizliklerde evlilik eşi ve aldatma partneri ile ilişki eşzamanlı olarak sürdürülür. Cinsel yönü gibi duygusal yönü de çok güçlü olur bu aldatma ilişkisinin. Aldatan kişi eşine ve diğer partnerine karşı farklı sorumluluklar hisseder. Genellikle bu iki kişi farklı özelliklere sahiptir ve birbirlerini tamamlıyor gibidirler. İkisinden alınan mutluluk farklıdır. Bu yüzden aldatan kişi ne eşinden boşanabilir ne de yeni ilişkiyi sonlandırabilir.

5. Kısasa Kısas

Bu tür ilişkiler bir aldatılma hikâyesinin ya hemen ardından ya da uzun zaman sonra yaşanır. İlk aldatılan eş yeniden özgüvenini kazanmak, beğenilen ve çekici biri olduğunu özellikle kendine ispat etmek ve ilk aldatan eşin karşısında kendini iyi hissedebilmek için bu tür bir sadakatsizlik yapar. Amaç özgüvenini kazanmak ya da acı vermek olduğu için ihanet seks ilişkisini içermeyebilir.

6. Seks İşçileri ile Paylaşılan Cinsellik

Bu tür sadakatsizlik, çoğunlukla erkeklere özgü olmakla birlikte son yıllarda kadınlarda da sıklıkla görülüyor. Bu aldatma türünün altında cinsel arzuların doyurulmasından başka bir neden yatmıyor.

7. Kıskandırma İhaneti

Yaşanan kriz sonrasında evliliklerinin tazeleneceğini düşünüyor. Bu tür sadakatsizliklerde amaç mevcut eşin kendine gelmesini sağlamaktır, aldatma partnerinin hiçbir önemi ve aldatma partnerine beslenen bir duygu yoktur.

8. Geri Püskürtme

Daha çok evlilik dışı sevgililik ilişkilerinde görülen bu tür sadakatsizliklere yakın ilişkiye tahammülü olmayan kişiler başvurur. Duygusal olarak birine bağlanmaktan korkan kişi mevcut ilişki giderek ciddileştiğinde ve iki kişi arasında karşılıklı bir bağ oluşmaya başladığında araya mesafe koyma amacıyla sadakatsizlik yapar. Böylece hem kendi duygularını dizginlemiş hem yakınlaşılan kişiyi kendinden soğutmuş olur.

9. Nefes Almak

Belirli aralıklarla görüşülen partnerle hiçbir sorumluluk olmadan yaşanan ilişkinin amacı; tüm gerginliklerden bir an için uzaklaşmak, kafayı rahatlatmak ve hayatta mücadele edebilmek için kendince dolu bir nefes alabilmektir. Aldatma partneri genellikle mevcut eşten daha düşük niteliklere sahip olur; daha çirkin, daha fakir, daha başarısızdır; fakat daha iyi dinler ve daha fazla rahatlatır. Kişi eşinden göremediği ilgiyi aldatma eşinden görür; böylece kendini daha iyi ve daha güçlü hisseder.

10. Sadece Aşk

Bazı evli kişiler, hiç beklemediği bir anda ve şekilde bir başkasına âşık olabiliyor. Aldatılan eş ise kendinde olmayıp da aldatma partnerinde var olan şeyin ne olduğunu sorgulamaya başlıyor. Bu tür sadakatsizliklerde eşin görünürde ve hakikatte bir hatası ve payı yoktur. Eşi aldatmaya iten ise çoğunlukla çok düzgün olan evliliğin ya da ilişkinin tekdüze seyridir.

Ezcümle: Aldatmaların en kötüsü kendini aldatmaktır. Ama işin daha da kötüsü kişinin aldatamayacağı tek kişi de kendisidir.