*30 Yıl öncesine kadar taziyeler bu coğrafyada iki hatta üç hafta sürerdi. Taziyesi olan aile, misafirleri ağırlamaktan perişan olurdu ama bu kadim toprakların yüzyıllara dayanan ve bizimle özdeşleşen ‘Sofrasındaki her lokmayı önce misafirine sunan gelenek’ her koşulda devam etti. Taziyeye gidenler ise ailenin yükünü hafifletmek için mutlaka eli boş gitmezdi. Kimi, şeker kimi yağ kimi de küçükbaş hayvan götürürdü.  Böylece acılı ailenin ekonomik yükü biraz da olsa hafiflerdi bu yardımlaşma geleneği yüzyıllarca sürdü.

*Bu ağır gelenek de 15 günlük süresini 3 güne bıraktı fakat taziye evlerinde yapılan baş sağlığı ziyaretlerinde yemek, çay, çorba vs içecek mevcut ekonomik durumlar karşısında taziyesi olan için yine de bir yüktü. Bazı Belediyelerin desteğiyle bu gelenek sürdü. Hatta çevredeki ilçe ve bazı beldelerde taziyesi olanlar başsağlığı ziyaretlerini Batman’daki taziye evlerine kadar taşıdılar…

TAZİYELERDE YEMEK KÜLTÜRÜ KALKIYOR

Bu bölgenin en güzel geleneklerinden biri de taziyelerde acılı ailenin acısını paylaşmaktır.

Batı’da olmayan güzel bir kültür, burada yaşatılıyor.

Buna kimsenin diyeceği yok hatta bu geleneğin gelecek kuşaklara da aktarılması da bir görevdir.

20 Yıl öncesine kadar taziyesi olan aile, misafir ağırlamaktan bitkin düşerdi.

30-40 Yıl önce taziye evleri de yoktu.

Evlerin bahçelerinde ya da cadde ve sokaklarda kurulan çadırlarda ziyaretler kabul edilirdi.

O dönemler misafirlere yemekten sigaraya, çaydan çorbaya kadar ne varsa ikram edilirdi.

Bu ikram bir zamanlar gelenek halini almıştı.

20 Yıl öncesinde sigara kaldırıldı.

Taziye evlerine getirilen sigara yasağı tutmuştu.

O güzel geleneğin devamı bu kez 15 gün hatta neredeyse 1 ay süren misafir ağırlamanın artık Batı’daki gibi 3 güne sınırlandırılması kararlaştırılmıştı.

Önce Müftülük uzun süreli taziye geleneğini 3 güne düşürülmesi gerektiğini duyurdu.

Daha sonra da kanaat önderleri ve ailelerin büyükleri neredeyse 1 ay süren misafir ağırlama geleneğini ortadan kaldırdı.

İyi de olmuştu çünkü taziyesi olan aile, mevcut ekonomik durumlar karşısında masrafları kaldıramayacak hallere düşmüştü.

Kimi çevre o ailenin sıkıntısını göz önüne alırdı.

Küçükbaş hayvandan şekere, yağdan çay paketine kadar imkanı olan, malzemeleri bağışlardı.

O gelenek de şükür kalktı.

VARSIN KALKSIN BU İKRAMLAR

Batman genelinde taziyeler 3 gün ile sınırlı.

Taziye evlerinde yemek ve diğer ikram alışkanlığı sürüyor.

Belediyelerin de taziye evlerinde karşıladığı yemek desteği, bakın nasıl bir tabloyu karşımıza çıkarıyor.

Batman kent merkezinin yanı sıra çevredeki ilçeler, beldeler ve hatta köy ile mezralarda taziyeleri olan aileler, misafir ağırlamayı Batman’daki taziye evlerinde yapmaya başladı.

Düşünün Sason’daki hatta kilometrelerce uzaklıktaki bir köy ve mezrada taziyesi olanlar, bu şehir merkezini tercih ediyor.

Olacak iş değil.

İyi niyet maalesef suiistimal ediliyor.

Geçenlerde telefonumuzun ucunda Binatlı köyü muhtarı Mehmet Cemil Gündem vardı.

Taziye geleneğine diyeceği yoktu ama köydeki taziye evinde verilen yemeğe çevredeki bazı köy sakinleriyle hatta Batman’daki bazı tanıdık simaları görünce karşılaştığı şaşkınlığını anlatıyordu;

“Binatlı’da taziye evlerinde yemeği kaldırdık. Daha önce taziye evlerindeki yemeğin masrafını seve seve üstleniyordum ama baktık ki iş olacak gibi değil, köydeki taziye evlerinde yemeği kaldırdık.”

Geçen gün yine Batman’da bir taziyeye katıldık.

Taziye sahibi çay ikramını kaldırmıştı.

Ziyaretçilerin önünde hurma ve su vardı.

Galiba bu gidişle taziyelerde sadece su ve şeker ikramı olacak.

Tabi ki Belediye ile ilgili kişi ve kuruluşlar, taziye evlerinde taziye sahibini mahcup duruma düşürmemek için en azından çay ve su desteği vermesi gerektiğinin de bilincindeyiz.

Yemek, istismara açık hale geldiği için kanaatimizce kaldırılmasında sakınca yok.

ANKARA’DA YENİ BİR OLUŞUM

Her zaman 'Ankara’da neden lobimiz yok?’ diye yazarak serzenişte bulunuyoruz.

Hafta sonu yakın dostumuz eski siyasetçi ve avukat İlyas Solak, güzel bir oluşumu bizlerle paylaşıyordu.

Uzun süredir Ankara’ya yerleşen Batmanlılar, vakıf kurmak için toplandıklarını söylüyordu.

Bürokrattan iş insanına, memurdan hukukçusuna  kadar herkes o oluşuma katkı vermişti.

Ne güzel.

Büyükşehirlerde buna ihtiyacımız var.

Bir türlü Batman, diğer büyükşehirlerin yaptığını yapamıyor.

Ne İstanbul ne Ankara ne de İzmir’de Batmanlıları bir çatı altında toplayacak bir çatımız yok.

Oysa Batman, ülkenin en dinamik şehridir.

Umarız, Ankara’daki bu girişim bir önlem adımı olur ve Batman’ın makro düzeydeki sorunlarını merkezde çözme kabiliyeti gösterir.

Ankara’daki oluşumu yazarken bir de merkezi Batman’da kurulan ‘Tımoklular Derneği’ için de birkaç satır yazmakta yarar var.

Batman Tımoklular Derneği, kalabalık bir kitleyle lokalini açtı.

Başkanlığını avukat Ferhat Bayındır’ın yaptığı Tımoklular Derneğinin Batman’da 5000 üyesi var.

Batman’da 30 bine yakın Tımoklu yaşıyor.

Diğer İl’lerde ise Tımokluların sayısı 60 bin civarında.

Bu rakamları biz değil Başkan Ferhat Bayındır söylüyor.

Kuşkusuz bu tür girişim ve organizasyonlar Batman’da STK mantığının ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.

Bir diğer yönüyle baktığımızda şehrimizde eski geleneksel bağların pekiştirilmesi için çok değerli çabalardır.

Unutmamak gerekir ki gelenekler aynı zamanda kültürün taşıyıcısıdır.

O yüzden günlük dar hesapların yapılmaması ve bir çatı altında birleşince açığa enerjiyi heba etmemek gerektiğine inanıyoruz.

Bu geleneksel bağların eskiden olduğu gibi devam etmesi en büyük dileğimiz ve bu uğurda öncülük yapan herkese teşekkür ediyoruz.

Bu konuda basın olarak yanlarında olacağımızı belirtiyoruz.

Umarız bu güzel lobi ve vakıf çalışmaları ciddiyetle devam eder.

Sağlıcakla kalın.