*İş insanı ve kanaat önderlerinden Bedrettin Nasıroğlu, bizi gördüğünde hep bir şeyi hatırlatır; Batman’ın tarım arazilerinin Nil deltasından sonra dünyanın en verimli arazileri olduğunu söyler…

*Batman’ın dört bir yanına yeni mahalleler yayılırken, petrol şehrinin eski merkezi bir kültür merkezi ve insanı geçmiş ile buluşturan bir alana dönüştürülemedi…

TOPRAĞIMIZ DEĞERLİ AMA…
Batman ovası gerek Dicle gerekse de çevresindeki akarsuların taşıdığı alüvyon topraklarından oluştuğu için Nil Deltası'yla benzer özellikler taşır.

Çocukluğumuzda eski Endüstri Meslek Lisesi Batman’ın son noktasındaki yapılarındandı.

Şimdi bu eğitim yuvası, şehrin tam göbeğinde.

Yeni okullar bölgesinin bir ucu; Batı Raman’da, diğeri de Tilmerç’te.

60’lı Yıllarda Endüstri Meslek Lisesi’nin ötesi Atatürk Parkı ve Esentepe idi.

Petrol şehrinin düne dair siyah-beyaz karelerine baktığınızda; Kültür, Belde, Gültepe, GAP ve Tilmerç tahıl ambarlarının alanıydı.

Özellikle Tilmiz, Ermi ve Bileyder gibi eski köylerin çevrelerindeki verimli topraklarda her mevsim bize sunacak bir ürün vardı.

Yukarıda saydığımız mahalle ve köyler tamamen yeni yapılaşmanın adresi oldu.

Batman Ovası kurulduğunda ne yazık ki, yanlış bir tercihle yumuşak bir toprak ve hareketli bir zemin üzerinde kurulduğu için depremlerde her sarsıntıda yüreğimiz büyük bir panikle can korkusu yaşıyoruz.

Şehrin en önemli adresi Batman Üniversitesi Yerleşkesinin olduğu bölge.

Adına Yenişehir ya da Kardelen mahallesi deniliyor.

Gerçekten şehrin zemini en sağlam bölgelerinden biri Batı Raman’dır.

Batı Raman’ın eteği olduğu için yapılaşmanın oraya kaydırılmasının doğru bir tercih olduğunu belirtelim.

Yeni yapılaşmanın adresi bu güzergaha; son aylarda yeni iş merkezleri ve konut siteleri inşa edildi.

Zemini kayalık bölge olan Batı Raman Dağı eteği bir kaç yıl sonra şehrin nabzının attığı yer olacak belki de.

ARAZİ GİBİ ESKİ YAPILARI DA KORUYAMADIK
Batman’ın ovasının neredeyse dört bir yanına mahalleler yayılırken, petrol şehrinin eski merkezi sayılan bölge bir kültür ve çekim merkezi olamadı.

Oysa eski Belediye ile Kaymakamlık-Valilik binaları kültürel ve sosyal faaliyetler için önemli mekanlar olabilirdi.

Bunun yanı sıra ara caddeleri, trafiğe kapalı alanlar yaratarak yaya hareketliliği sağlanabilirdi.

Eski Tekel Caddesi’nin Gülistan Caddesi’ne dönüştüğü gibi.

Geçmişte yenisi yapılacak denilerek o tarihi binalar birer birer yıkıldı.

Onları yıkmak yerine güçlendirerek ve yeni bir takım estetik güzellikler ekleyerek eski yapıları koruyabilirdik.

Şehrin eski çarşısında bazı akşamlar gezindiğimizde, orada yanan birkaç ışığı görmezsek oranın ölmüş olduğu hissine kapılırız.

Oysa ki eski canlılığı ve sürekli dolup taşan insan kalabalığını düşündüğümüzde hem hüzünleniyoruz hem de hayal kırıklığı yaşıyoruz.

Oralara karanlık çöktükten sonra çıkmanızı tavsiye ediyorum.

Eminim ki gördükleriniz karşısında siz de aynı duyguları yaşayacaksınız.

Sürekli yazıyoruz, mümkün olduğunca yazmaya devam edeceğiz.

Geçmişimiz ekskavatör darbeleri ile yok olmasın.

Gelecek kuşaklara her ayak izimizi gösterebilelim.

Cumhuriyet Meydanı’nda 1. ve 2. Caddelerde yaşadığımız acı tatlı anıları anlatabilelim.

İnsanların zevkle gezinmediği yerler genellikle mezarlıklardır.

O bölgenin bir mezarlığı andırması çok acı

Özellikle tarihi DDY istasyonu, peron ve çevresi kültürel aktivitelerin yoğun olarak yapılabileceği alanlara kolaylıkla dönüştürülebilir.

Batman’a petrol şehrinin kimliği olabilecek bir ‘Petrol Müzesi’ni bile henüz kazandıramadık.

BETONLAŞMA...
Dünyanın en verimli tarım arazilerini hiç düşünmeden ve sanki beton bulamazsak kıyamet kopacakmış gibi, her bulduğumuz boşluğa inşaat konduruyoruz.

Bu durumun normal olmaması gerekir!

Gün geçtikçe kayıplara uğrayan Batman’ın tarım arazilerini betona kurban etmemek için hep birlikte bir çözüm bulmalıyız.

Herkes kendi ölçeğinde sorumluluk alarak bu yıkım engellenebilir belki de.

Doğanın hiç aksatmadan bize sunduğu değerlere, hep birlikte sahip çıkacağımız günler dileğiyle…

Sağlıcakla kalın…