2011 Milletvekili Genel seçimleri bir terslik olmazsa 12 Haziranda gerçekleştirilecek. Bu tarihe kadar geçecek olan sürede Türkiye’de Kürt sorunu olarak tanımlanan sorunun da içinde bulunduğu demokrasi ve insan Haklarının geliştirilmesi için öyle adımlar ve hazırlıklar yapmak zorundayız ki ülke insanları barış havasına girsin.
Bu ne demek?
Bu insanların savaş ve kin duyma duygularının birbirlerine karşı barış ve sevgiye müsait bir zemine getirilmesi demek.
Bu; kan üzerinden rant sağlayıcı girişimlerden uzak durmak demek.
Bu; başkalarının en hassas duygularını kullanılmaması demek.
Bu; herkesin empati kurup sempati geliştirmesi demek.
Bu; dağdakinin bağdakini. Bağdakinin dağdakini kabule hazır bir duygu atmosferine girmesi demek.
Bu; hakikatlerin araştırılıp gerçeklerin gün yüzüne çıkarılması için, herkesin doğruları öğrenmesi için gerekli bilgi akışının sağlanması demek.
Bu; yıllarca karşı tarafı düşman ve haksız gösteren algının ne kadar haksız ve yanlış bir yaklaşım olduğunun ve nelere mal olduğunun bütün Türkiye kamuoyuyla paylaşılması demek.
Bu; zoraki kardeşlik ve bağlılık söyleminden gerçek kardeşlik ve bağlılık sürecine girilmesi demek.
Bu; ülkeye gerçek anlamda insan haklarına saygılı bir yönetim anlayışının getirilmesinin zeminin hazırlanması demek.
Bu; başkalarında olan ve bizim insanımızın çoktan hak ettiği demokrasi nimetlerinden faydalanmak için gerekli adımların atılması demek.
Bu; özgür insanın kendi inisiyatifini ve bilgisini kullanarak kendi yurttaşlarını ve ülkesini koruması için çaba içine girmesi demek.
Bu; ölüm yerine, yaşamak demek.
Öldürmek yerine, yaşatmak demek.
Kırmak yerine, kucaklaşmak demek.
Bu; ben de insanım demek için fırsat demek.
Ancak her zaman olduğu gibi bu süreci de baltalamak isteyen, sabote etmek isteyen, ranta dönüştürmek isteyen insanların bu süreçte de ortaya çıkmalarına engel olmayacaktır.
Demokrasinin yolu ülkemizde dikenli olacaktır. Yıllarca vatandaşlarının kanı üzerinde, canı üzerinde, malı üzerinde koltuk kaparak keyif sürenlerin barış ve kardeşlik sürecine iyi niyetle bakmalarını beklemek saflık olacaktır. Bu nedenle demokrasinin dikenli yollarında yürürken önümüze çıkacak ya da çıkarılacak engellere hazırlıklı olmalıyız. Çok sağlam sinirlere sahip olarak, sağduyu sahibi olarak oluşturulmaya çalışılacak provokatif ortamlara hazırlıklı olmalıyız. Her zamandan daha çok bazılarının ortalığı karıştırmaya çabalayacağını unutmamalıyız. Her sinirlendiğimizde geçmişe bakıp empati kurmalıyız. Demokrasinin dikenli yollarından geçerken aydınlar olarak, düşünürler olarak o dikenlerden bizler nasibimizi almaya hazır olmayız. Bu halkı, bu ülkeyi seviyorsak, bir daha kaybetmemek için değişime kendimizden başlamalıyız.