Önceki günden devam

Değerli Okurlar, bazen anlamakta zorluk çekiyorum, şöyle ki; çok önemli toplumsal sorunları gündeme taşıyıp, önemli değerlendirmeler yapıyorum. Bahse konu sorunlarla ilgili olanlardan çıt çıkmıyor…

Acaba diyorum ben mi boş şeyler yazıyor, basit değerlendirmelerde bulunuyorum, yoksa muhataplarım mı duyarsız?

Okuyucular hakemlik yapıyordur elbette, yapmalı ve müdahil de olmalıdırlar.

Yanlışsam, eksikliklerim varsa beni eleştirsinler, uyarsınlar.

Muhataplar, ilgililer duyarsız iseler, onlar için de tepkisiz kalmasınlar…

Bu köşede kamuoyunun gündemine taşıdığım pek çok mesele hakkında hem bilgi sahibiyim, hem mücadelesini vermişim, hem de her platformda, her zeminde tartışabilir ve hatta sunum bile yapabilirim.

Hodri meydan…

**

**

EMEK ÖRGÜTLERİ DUYUYOR MUSUNUZ?..

Sözü nereye getirmek istediğime açıklık getireyim.

12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü ile ilgili olarak bugün üçüncü makaleyi yazdım.

17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü olduğundan bir gün ara vererek yazdığım üç yazıya da ilgililer tepkisiz kaldılar.

Olumlu tepkiler, reaksiyonlar beklerdim, çıt yok…

Allah aşkına söyleyin, çocuk işçiliği basit bir mesele mi?

Bu köşede üç gün boyunca basit bir sorundan mı söz ettim?

Ey emek örgütleri sendikalar, konfederasyonlar duyuyor musunuz?

Size bazı sorularım var. Bu çocuklar sizin kapsama, ilgi alanınıza girmiyor mu?

**

**

Hepimizin her zaman dillendirdiği, ‘Geleceğimizin Teminatı Çocuklar’ küçük yaşlardan itibaren ağır işlerde çalıştırılmıyorlar mı?

Batman’da çocuk işçiliği yok mu?

Batman’da da düşük ücretle, sosyal güvencesiz olarak köle gibi günde 10 saati aşkın çalıştırılan binlerce çocuk yok mu?

18 yaş altındaki herkes çocuktur. Batman’daki marketlerde, mağazalarda, internetlerde, cafelerde, lokantalarda, kahvehane ve kıraathanelerde, tarlalarda binlerce 18 yaş altı çocuklarımız çalışmıyor mu?

Neden bu mesele ile ilgili değilsiniz?

Bir açıklama yaparak çocukların haklarına duyarlılık göstermeniz çok zor mu?

Hiçbir sendika üyesi olmamamın nedeni işte budur…

Batman için ifade edeyim; 30 yıldır feryat ediyor, çocukların, emekçilerin haklarını savunuyorum, KESK’i, Memur-Sen’i, Kamu-Sen’i, DİSK’i, Hak-İş’i, bağlı sendikalar, emek örgütleri, odalar, vakıflar beni seyrediyorlar…

Soruyorum; çocuk işçiler meselesi basit mi, ne yapıyorsunuz?

**

**

Evet, 30 yıldır elimde kalem çalışan çocuklara dikkat çekiyorum. Haydi Kızlar Çapaya, Haydi Çocuklar Çalışmaya, Haydi Öğrenciler Tarlalara diyerek az yazı yazmadım geçen zaman sürecinde.

Bakınız geçen zaman sürecinde bu köşede neler yazmışım, kısa derlemelerle yazımı bitirerek, tüm çocuklara sevgilerimi yolluyorum:

‘Geleceğimizin teminatı’ olarak gördüğümüz çocuklarımız zorlu bir öğretim yılı sonunda tatili hak etmiştiler şüphesiz.

İyi güzel de çocuklarımızın gerçekten tatile çıktıklarına inanıyor musunuz? Yani üç ay boyunca istirahat edip, dinlenip, enerji depolayarak yeni öğretim yılına hazırlayacaklar öyle mi?

Maalesef hayatın acı gerçekleri karşımızda. Çocuklarımız, öğrencilerimiz okulu bitirir bitirmez çoğunlukla çalışma hayatına atılıyorlar…

Hayatın her alanında çalışan öğrenciler gerçeğini görüyoruz…

Tarlalarda, bahçelerde, mağazalarda, marketlerde çalışan öğrenciler gerçeğine gözlerimizi kapatabilir miyiz?

Boyacılık yapan, çekirdek satan, sokaklarda hayatın ağır yükünü omuzlayan öğrencilerimiz değil mi?

Önemli uluslararası sözleşmelerin altına imza atmışız ki bunu çok önemsiyorum. Bu sözleşmelerin altına imza atan devlet yöneticilerine teşekkür ediyorum.

Ancak Çocuk İşçiliği açısından ülkemiz ve kentimizin hiç de altına imza attığımız ve taahhüt ettiğimiz uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmediğini biliyorsunuz.

Çocuklar için değişmez bakış açım vardır;

Çocuklar, dünyanın hangi coğrafyasında yaşıyorlarsa yaşasınlar, sonuçta çocukturlar. Çocuklar masum ve nazenin varlıklardır.

Şefkate, merhamete ve sevgiye ihtiyacı bulunan çocuklar gerçeği açık iken, onlara yaşamı zehir etmemiz kadar büyük vebal olamaz diye düşünüyorum.

21. yüzyıla yelken açan dünya gemisine baktığımda, dünyanın her yanında çocukların büyük acılar yaşadıklarını gözlemliyorum.

Savaşların ağır faturasını en çok yetim ve öksüz kalan çocuklar ödemektedir…

Kıtlığı, açlığı, susuzluğu yaşayan çocuklar, insanlık ailesinin genel duyarsızlığının sonuçlarıdır…

Evet, Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi de vardır ve ülkemiz bu sözleşmenin altına imza atmıştır.

Batman’daki binlerce öğrencinin elinin şu anda nasır tuttuğunu yeminle söyleyebilirim…

Sahi eli nasırlı öğrenci gördünüz mü?

Çocukların ağır çalışma koşullarını kim düzeltecek?

Uluslararası Çocuk Sözleşmesi’nin altına imza koymuş ülkeyiz. Ancak çocuklarımız en ağır koşullarda çalıştırılıyor ve bir şey yapamıyoruz…

Şu anda gölgede 40 dereceyi aşan sıcakta, kızgın güneş altında çalışan binlerce Batmanlı öğrencinin olduğunu adım gibi biliyorum…

Batman’da boyacılık yapan, simit vs. satan çocukları gördükçe yüreğim yanıyor…

Sabahtan akşama kadar ayakta dolaşıp bir şeyler satmaya çalışan veya ayakkabı boyayan çocukların eline geçen komik parayı biliyor muyuz?

Anne ve babalarına birkaç kuruş daha fazla para götürmek isteyen bu çocukların öğle yemeklerinde ne yediklerini kaçımız biliyor?

Sabahtan akşama kadar kızgın güneş altında çalışan o çocuklar, bizim ciğerparelerimizdi…

Marketlerde, mağazalarda, kaynakçılarda, marangozlarda çalışan küçük çocuklar gerçeği karşısında kahroluyorum…

Gelişmiş ülkelerin çocukları tatillerini dünyayı gezerek geçiriyorlar. Anne ve babalarıyla birlikte dünyanın farklı ülkelerini gezen çocuklar gerçeğine bakarken, derin düşüncelere dalıyorum…

Yukarıda örnekler sunduğum benim kentimin, ülkemin çocuklarının günahı nedir diye düşünüyorum…