Son yıllarda ülke genelinde olduğu gibi Batman’da da intihar vakalarında gözle görülür bir artış yaşanıyor.
Bir süre durulan vakalar son günlerde tekrardan nüksetmeye başladı.
Batman’da 15 gün içinde 3 intihar vakası yaşandı.
Bu intiharların nedenlerini bilemiyoruz ve araştırılması gereken bir sorun olarak görüyoruz.
İnsanlar, iç dünyasında yaşadıklarını çoğu zaman yansıtamıyor.
Yaşanan bireysel meseleler, maddi sorunlar, ruhsal çöküşler gibi birçok parametre bu durumun nedenleri olarak görülebilir.
Elbette alanında uzman isimler bu konuya farklı perspektifler getirecektir.
Ancak hem Batman’ın geçmişinde hem de son aylarda yaşanan bu gelişmeler oldukça kaygı vericidir.
Bunun direkt cevabını verebilmek elbette çok zor. Gerekli araştırmalar uzmanlarca yapılmalı.
Fakat birkaç varsayım üzerinden gidersek şunları sıralayabiliriz;
Günümüzde hızla değişen toplumsal yapı, bireylerin üzerindeki baskıyı artırmış görünüyor.
Ekonomik zorluklar, işsizlik, gelecek kaygısı ve aile içi sorunlar, insanları psikolojik olarak yıpratabiliyor.
Dijitalleşme ve sosyal medya da bu süreci hızlandırıyor.
Bir yandan insanların birbirine olan iletişim ağı artarken, diğer yandan bireysel yalnızlık duygusu gittikçe derinleşiyor.
Çoğu zaman kendimizle yalnız kalıp düşünemiyoruz bile.
Planlarımızı, hayatımızı, verdiğimiz kararların çoğunu günümüz teknolojisine göre belirleyip, ilerliyoruz.
Sürekli başkalarıyla kıyaslanma hissi ve ‘yeterli olamama’ kaygısı, insanların ruh sağlığını olumsuz etkiliyor.
Ruh sağlığı sorunları çoğu zaman göz ardı ediliyor, küçümseniyor ya da bir ‘zayıflık’ olarak algılanıyor. İnsanlar, yardım almayı genellikle son çare olarak görüyor ve bu noktaya geldiklerinde ise iş işten geçmiş oluyor.
Psikolojik desteğe erişimin sınırlı olması ya da ‘utanç’ duyulacak bir şeymiş gibi görülmesi ve bu konudaki farkındalığın azlığı, intihar vakalarının artmasında önemli bir etken.
Psikolojik destek almak sadece zor durumda kaldığımız zaman yapacağımız bir şey değil.
İnsanlar bazen dertleşmek bazen de yol gösterecek birini isteyebilir.
Bunu da psikolojik destek alarak sağlamalı.
Aslında her bireyin psikolojik destek alması gerektiği bir dönemi oluyordur.
Hayatımız her zaman istediğimiz düzeyde ilerlemez.
İniş-çıkışlı dönemlerimiz de var.
Neden birinin yol göstermesinden utanalım ki?
Her zaman doğru kararları veremiyoruz maalesef.
Bazen dışarıdan bir göze ihtiyaç duyuyoruz.
İntihar oranlarındaki artışın bir başka önemli nedeni de kanımca günümüzdeki en büyük problemlerden biri olan ‘ekonomik’ zorluklar.
Gelir adaletsizliği, işsizlik ve maddi sıkıntılar bireylerin çaresiz hissettiriyor.
Geçim derdi, yaşam standartlarını düşürmeye çalışmak, sosyal aktivitelerin neredeyse yapılmasının imkansız hal alması gibi vs…
Özellikle genç nüfus arasında gelecek kaygısı, iş bulamama endişesi ve toplumda kendine bir yer edinememe hissi intihar vakalarını tetikleyen en büyük etkenlerden biri haline gelmiş olabilir.
Tabi ki bu nedenlerin hiçbiri bir insanın hayatına son vermesini gerektirmemeli.
Özetle; İntihar eden bireylerin yalnızca ‘zayıf’ olduklarını düşünmek yerine, onların ne tür baskılarla karşı karşıya kaldıklarını anlamaya çalışmalıyız.
Psikolojik danışmanlık ve terapi hizmetlerine herkesin ulaşabilmesi için devletin ve sivil toplum kuruluşlarının daha fazla adım atması gerekiyor.
Okullarda, iş yerlerinde ve toplumsal yaşamın her alanında ruh sağlığı bilinci oluşturulmalı.
İntihar eğilimleri gösteren bireylerin erken teşhis edilmesi ve gereken desteği alabilmesi, hayati önem taşıyor.
İntihar, bireylerin çaresiz kaldıkları anlarda verdikleri trajik bir karar olabilir, ancak bu bir toplumsal sorundur.
Dayanışma, empati ve anlayış toplum olarak bu artışın önüne geçmemize yardımcı olabilir.
Unutmayalım ki; hiçbir çığlık sessiz kalmamalıdır.
Sağlık ve de sevgiyle kalın…