*Fırsat buldukça Batman’ın kalbinin attığı köy pazarına gidiyoruz. Orada dolaşırken hem geçmişin temiz sularında neşeleniyoruz hem de aracısız sebze ve meyve alıyoruz. Aynı zamanda kimseye hissettirmeden saha çalışması da yapıyoruz. Batmanlıların geneli alışverişin merkezi konumundaki Alo Tevşo ile Elma Sokağı’na uğramadan alışveriş yapmaz -ki bu geleneksel alışkanlığın sürdürülüyor olması çok sevindiricidir- çünkü bu uğrayışta mutlaka geçmişteki bir lezzeti bulacağından emindir.
*Köy pazarının ortasında Belediye’nin yaptırdığı kapalı pazar, nedense ilgi görmüyor. Kapalı alanda ya 7 ya da 8 pazarcı var. Gerisi ikinci el ürünlerin bulunduğu stok mekanları andırıyor. Esnaflar kapalı bölümün ihtiyaçları karşılamamasından yakınıyor. DİKA ve Belediye’nin ortaklaşa yaptığı köy pazarının ortasındaki kapalı alanda tabiri caizse in-cin top oynuyor. Bu durum derinlemesine irdelenmesi gerekiyor. Herkes bir çatı altı ararken oradaki esnafın açık havada çalışmasının nedeni mutlaka öğrenilmesi gerekir.
GELENEKSEL PAZAR AMA…
Mevsim kış ama bu iki adreste ne ararsanız bulursunuz.
Göçerlerin süt ürünlerinden yün çoraplarına, Gercüş’ün palamutundan turpuna/ şelime varana dek tüm ürünleri bulmak mümkün. Ayrıca orda, aracı olmadan direkt köylü ve göçerlerin sunduğu ürünleri alarak, o insanlara büyük bir destek olduğumuzu unutmamalıyız.
Malum zincir marketlerle rekabet etmeleri mümkün olmadığı için elimizden geldiğince onlara desteğimizi esirgememeliyiz.
1994 Yılında dönemin Belediye Başkanı Salih Gök’ün traktör garajından kurtardığı şimdiki Alo Tevşo köy pazarı, Batman’ın geleneksel ürünlerin ağırlıklı olduğu pazar.
Büyük alışveriş merkezleri dışında tüm yöresel ürünlerin bulunduğu bu köy pazarında ne ararsanız var.
Geçen yılın kış aylarında yaylalardan inen Göçer aileler, ürünlerini pazarda görücüye çıkarmıştı.
60-70 Yaşındaki Göçer kadınlar hamaratlığını gösteriyor.
Ellerindeki örgü şişleriyle renga renk yün çorap ve kazak işliyorlar.
Tezgahlarında peynir, çökelek gibi süt ürünleri ise belki de pazarın en ucuz ürünleridir.
Göçer kadınlar tuzlu ve tuzsuz çökeleği tezgaha çıkarmış.
Tezgahların önünden geçen vatandaşlara ikramda bulunduğu çökelek ve peynirlerinden tattırmayı ihmal etmiyorlar.
Göçer kadınlar o kadar cömertler ki; çökelek ve peynirlerini tadanlara seslenerek;
“Çekinmeyin yiyebildiğiniz kadar yiyin. Çökelek ekmeksiz olmaz. Karşıdaki fırından ekmeğinizi alın ve dilediğiniz kadar afiyetle yiyin lütfen. Beğenirseniz de satın alın” diye yemeniz için sizi teşvik ederler.
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir yürek zenginliği yoktur.
Yaylalardaki göçerler hem kıl çadırlarında misafirperverliklerini eksiksiz yerine getirirler hem de pazarda tezgahlara çıkardıkları ürünleri herkese tattırmaya çalışırlar.
PEYNİR BOL AMA ALICISI YOK..
İkinci Cadde’nin sonu ile Gök Taksi arasındaki köy pazarı, birçok Batmanlının yıllarca alışveriş yaptığı adres.
Ulu Cami’nin bir sokak ardında başlayan ve Lale Camisi’ne kadar uzanan köy pazarının ortasında birkaç yıl önce yapılan kapalı bölüm nedense tutmadı.
Hangi yönetim gelirse gelsin, pazarcı esnafını kapalı bölüme yönlendiremiyor.
Oysa pazar yerinin tasarımı bu kapalı bölüm ile çok da iyi olmuştu ama köy pazarındaki seyyar satıcılar, kapalı bölümü nedense tercih etmiyor.
Kapalı bölümün bir bölümünü süt ürünleri satan esnaf kullanıyor.
Uzun yıllardır pazarda esnaflık yapan bazı tanıdık simalar;
“Kapalı alanın bu durumda olması bizi de üzüyor ama nedense açık bölümdeki esnaf, kapalı bölüme göre daha fazla iş yapıyor. Tek-tük kişinin geçtiği kapalı bölümün daha çok işlevsellik kazanmasından yanayız. Fakat yıllardır bu kapalı bölüm nedense tutmuyor. Bu bölgenin yeniden değerlendirilmesini istiyoruz” diyerek serzenişlerini dile getirmişlerdi.
Peynir kilosunun 110-120 lira arasında satan birkaç seyyar satıcı, alım gücünün düşmesiyle eski satışları bulamamaktan yakınıyordu;
“Fiyatlar çok da yüksek değil ama alım gücü düşünce biz de eski satışları mumla arar olduk. Köy yumurtasının adedi 10 TL’ye yükseldi. Ördek yumurtası ise 8 liradan tezgahlarda yerini aldı. Ramazan ayı 1 Mart’ta başlayacak. Böyle giderse süt ürünlerine daha da artış yansımış olur. Geçen yılın son aylarında stokladığımız peynirin çoğu elimizde kaldı. Haliyle biz de bu duruma hem kendi adımıza hem de alım gücü çeken insanların adına üzülüyoruz.”
PAZARDAN ‘PAZAR’A
Köy pazarından çıkarken eski Mehtap Sineması karşısındaki Ulu Cami’de ise tanıdığımız bir iş insanı ile karşılaştık.
Eski kahvelerin olduğu bölgede demli çayını içerken anlatmaya başladı;
“İşte bu pazar beni hayata bağlayan tek yer. Allah’a şükür hal ve vaktim yerinde. İsteseydim 30-40 yıl önce İstanbul’a yerleşirdim ama bu pazarda köy ürünleri ve kümes hayvanlarını görünce kopmak istemiyorum. Nostalji yaşamak için bu pazardan kopmuyorum. Buraların daha da güzelleşmesi için ben de üzerime düşeni yapmaya hazırım.”
Birinci ve İkinci Cadde’nin kaldırımlarında yıllar önce dikilen ağaçların da güzergahların görüntüsünü değiştirmemesinden yakınan o iş insanı, anlamlı bir mesaj veriyordu.
“50 Yıl önce bu güzergahlarda çok daha güzel ağaçlar vardı. Bir vatandaş ve çevreci olarak ben bu iki güzergahın tüm kaldırımlarındaki ağaçlara Antalya’dan yeni ağaç fideleri getirmeye hazırım. Batman’ın eski çarşısının, eski ruhuna uygun, güzel bir görünüme ihtiyacı var. Batman sadece Turgut Özal bulvarı, Gültepe ve Tilmerç değil. Buraların da hem yeşil alanlara hem de çocukların oynayabileceği alanlara ihtiyaç var. Umarız yetkililer sesimizi duyar” diyerek bitirdi sözlerini.
Özetle; eski pazarın ve çevresindeki çarşının unutulmaması dileğiyle.
Sağlıkla kalın.