*Eski zamana yolculuğun en güzel anlarını okurlarıyla buluşturan tek gazete Batman Çağdaş’tır. ‘Nostalji’ köşesinde üç gündür antik kent Hasankeyf’in tablo gibi fotoğraflarını görenler, “Sular altında kalan o eski yerleşim birimine özlem duyuyoruz” diyorlar…
*Son 6 yıldır baraj suları altında kalan eski yerleşim birimi, dört mevsimde de bir başka güzeldi. Özellikle yaz mevsiminde nehirde kurulan çardaklarda yörenin Rubap ustaları ile yerel sanatçıların verdikleri müzik resitaline doyum olmazdı…
ESKİ HASANKEYF’E ÖZLEM
Tarihi ilçe Hasankeyf’in eski yerleşim biriminin sular altında kalmasının üzerinden neredeyse 5-6 yıl geçti.
Tarih severler, aradan uzun yıllar geçse de ‘Mağaraların Başkenti’ni unutmayacak.
Belleklerde iz bırakan o antik kentin eski manzaralarının yer aldığı o eski kareleri unutmak mümkün mü?
Eski zaman tutkunlarının Batman Çağdaş’ta kaçırmadıkları ‘Bir zamanlar Batman’ köşesinde eski Hasankeyf’in tablo gibi karelerini görünce, tarihi dokunun önemli yerlerini kaybettiklerinin yeni farkında olduklarını söylüyorlar:
“30-35 Yıl öncesinin Hasankeyf’i ile şimdi ki Hasankeyf arasında uçurum denilecek farklılıklar var. Su altında kalan eski yerleşim yeri ile çevresindeki o önemli eserlerin olduğu alanları fotoğraf karelerinde görünce içimiz gidiyor.”
Ünlü sanatçı Zeki Müren’in bestelediği, “Yine mevsimler dönecek, yine yapraklar düşecek. Giden gençliğim hiç geri gelmeyecek” şarkısında olduğu gibi Hasankeyf’in eski yerleşim birimi de bir daha geri gelmeyecek.
Su altında kaldıktan sonra Dicle’nin kıyısında ne çardak ne de tarihin gölgesinde mekanlar kaldı.
1970 ile 1990’lı Yılları arasında bölgenin ‘film platosu’ diye bilinen Dicle kıyısı da su altında kalınca, sanatçılar da Hasankeyf’i öksüz bıraktı.
Nehirde yetişen ve tadına doyum olmayan ‘Şabot Balık’ yani Dicle sazanları da baraj suyunda yetişmez oldu.
Tarih gölgesindeki eşsiz Selahiye bahçeleri de çoktan baraj suları altında kayboldu.
Eski Suçeken köyünden ‘kara altın’ın bulunduğu Raman Dağı’na ilk su pompajı kuyusu da çoktan barajın derin sularında kayboldu.
Yılın 8 ayını mağarada geçiren Mehmet Tilki de ‘Baba Ocağı’ mağaralardan kopmuş gibi. Şimdilerde birkaç gün mağarasında kalabilen Tilki, eski Hasankeyf’e hep özlem duyanlardan.
Bir de fotoğraf sanatçısı kadim dostum İrfan Tapan, her yıl kaledeki büyük sarayın üstüne çıkar, Hasankeyf’i son halini hep dondurur.
HASANKEYF, ESKİDEN DAHA ŞENDİ
‘Orta Çağ’ şehirlerinden Hasankeyf, o dönemlerde bile bölgede nüfusu kalabalık antik bir kentti.
Orta çağ döneminde 30 bin nüfuslu Hasankeyf’in merkez nüfusu şimdilerde 3000’lerde.
130 Yıl süreyle ‘Artuklu ile Eyyübi’lere ‘Başkent’lik yapan Hasankeyf, nereden nereye.
Dört medeniyetin geçtiği ve birçok kültür izni görebilmenin mümkün olduğu o eski Hasankeyf yok.
O şen-şakrak olan Hasankeyf, şimdilerde çok sessiz.
Hasankeyf kalesine komşu olan eski yerleşim birimi çoktan su altında kaldı.
Baraj sularına gömülen eski Hasankeyf ile kıyısı, öyle bir sessizliğe büründü ki?
Yılda tek-tük yapılan etkinlikler, yıllar öncesinin gölgesi bile değil.
Hasankeyf’in yanı başından geçince, hep eski ‘şen günler’ film şeridi’ gibi gözümüzün önünden geçiyor.
Yerli ve yabancı turistin kaynadığı Hasankeyf’te şimdilerde o konukların, üçte biri yok.
O yıllar Hasankeyf bir başkaydı.
Aradan yıllar geçse de bir daha da o eski günleri yakalamayan Hasankeyf, şimdilerde hüzün dolu bir kent.
Sağlıkla kalın…