Dünden devam

Değerli Okurlar, iki gün süreyle besicilik sorunu ve gündeme getirilen proje ile ilgili değerlendirmeler yaptım.

Kanaatimce Batman kent merkezinde, sayısız mahalle aralarında ve evlerin altındaki ahırlarda yapılan besiciliğin kent dışına taşınmasının önemi hakkında bir kitap bile yazılabilir.

Avrupa Birliği kapısında bekleyen bir ülkeyiz.

Avrupa’nın gelişmiş, 500 bin nüfusu olan hiçbir şehrinde yüzlerce ailenin hayvan besiciliği yaptığına inanmıyorum.

Şayet böyle bir durum varsa, bunu belgelendireceklere çok büyük saygı gösterip, besiciliğin yanlışlığını artık savunmayacağım!..

Avrupa’yı gezip dolaşmış biri değilim. Edindiğim bilgiler çerçevesinde bunu söylüyorum.

Kent merkezinde hayvan beslemenin toplum ve çevre sağlığı cihetiyle çok ciddi sorunlara sebebiyet verdiği bilinen bir gerçekliktir. Bu konuda

2017 yılında dönemin Kayyum olan Belediye Başkan Vekili Ertuğ Şevket Aksoy önemli çalışmalara imza atmıştı.

Besicilere bir ay süre tanıyan Aksoy, Belediye Sağlık Komisyonu’nun hazırladığı raporu da kamuoyu ile paylaşmıştı. O raporu hatırlayalım:

**

**

BESİCİLİĞİN TOPLUM VE ÇEVRE SAĞLIĞI BOYUTU…

“Batman kent merkezinde yaygın olarak küçükbaş ve büyük baş hayvan besiciliği yapılmaktadır. Şehrin en işlek, nüfusun en yoğun bulunduğu yerlerde yapılan bu besicilik faaliyetleri toplum ve çevre sağlığı için çok ciddi riskler oluşturmaktadır. Küçük ve büyük baş hayvan besiciliği için hiçbir kural ve kaideye uyulmadan oluşturulmuş ahır-ağıl, apartman ya da konut altı meskenlerdeki hayvan barınakları başta çevre kirliliği olmak üzere insan sağlığı için riskler oluşturmaktadır.

Yapılan birçok çalışma, hayvan barınaklarından başta kirletici gazlar olmak üzere, partiküller madde, koku, uçucu organik bileşikler, mantarlar, sporlar, endotoksinler vb. gibi kirleticilerin atmosfere salındığını, kötü kokulara neden olduğunu ve bundan kaynaklı olarak kış aylarında başta solunum hastalıkları olmak üzere birçok hastalık üzerinde artışa neden oldukları göstermiştir. Yaz aylarında ise beslenen hayvanların gübreleri doğrudan ortama korunaksız ve önlemsiz bir şekilde bırakılarak çevre kirliliğine davetiye çıkarılmakta, bu atıkların bulunduğu yerlerden hızlı bir şekilde üreyen larva, uçkun, böcek, haşereler, kemirgenler birçok hastalığa neden olabilmeklerdir. Yine bu ortamlarda karasinek ve sivrisinek gibi uçucular da hızla yayılmakta bu ortamlar ile temas halinde olan kedi, köpek gibi sokak hayvanları vasıtasıyla bulaşıcı hastalıklar için potansiyel risk teşkil edilmekte ve insan sağlığı tehdit edilmektedir.

İlimizde şehir merkezinde hayvan besiciliği ve atıkların gelişi güzel çevreye atılmasıyla ilgili vatandaşlarımızdan yoğun şikâyetler gelmektedir. Temiz bir kent, sağlıklı bir çevre için Belediye olarak ilgili müdürlüklerimizin katılımıyla oluşturduğumuz sağlık komisyonu hayvan besiciliği ile ilgili yerinde çalışma yapmış, insan ve çevre sağlığını tehdit eden bu meskenler tespit edilmiştir. Yapılan bu tespitlerden sonra mesken sahipleri sözlü ve yazılı olarak bilgilendirilmiş, bu sağlıksız meskenlerin en geç bir ay içinde tahliye edilmesi için gerekli ihtarlar yapılmıştır. Herhangi bir mağduriyete mahal vermemek için kent merkezinde hayvan besiciliği yapan vatandaşlarımızın duyarlılığına ve sağduyularına olan inancımız tamdır. Herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkına sahip olma ilkesinden hareketle, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek hepimizin en temel görevidir.”

**

**

Üç yıl önceki bu rapora rağmen ciddi bir adım atılmadı…

Gelmiş ve geçmiş tüm belediye yönetimlerinin üzerinde yeterince durmadıkları, kalıcı çözüm aramadıkları besicilik sorunu için Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin kentimize proje sözü vermesini önemsiyorum.

Besicileri de rahatlatacak, onların elini güçlendirecek ve kent dışında daha iyi şartlarda hayvancılık yapmalarını sağlayacak bahse konu proje için güçlü bir kamuoyu duyarlılığının oluşturulması gerektiğine inanıyorum.

Vali Sayın Hulusi Şahin’in de önceki gün bu konuda kararlılık mesajı verdiğini gözlemledim. Gazeteci arkadaşımız Recep Akın’ın önceki günkü haberinde Sayın Valimizin çarpıcı beyanı vardı, o habere bakalım: “Önceki gün Tilmerç Mahallesinde vatandaşlarla biraraya gelen Vali ve Belediye Başkan Vekili Hulusi Şahin, kent merkezinde besicilik yapılmasını izin vermeyeceklerini belirtti. Umumi hıfzıssıhha kanununun 146. Maddesinde nüfusu 20 binin üzerinde olan şehirlerde hayvancılık yapılamayacağının belirtildiğini ifade eden Vali Şahin, ‘Şehrin merkezinde hayvancılık yapılamaz. Ya şehirde oturacaksın, ya köyde oturacaksın. Köyde oturursan hayvancılık yaparsın, şehirde oturursan kusura bakma hayvancılık yapamazsın. Yani koyun, keçi, inek besleyemezsin. Bunun kokusu var insana zarar verecek, ayrıca da yasal olarak da doğru değil. Anlaşılan bunlarla ilgili bizim bir çalışma yapmamız elzem oldu. Bu hususta belediyemiz hazırlığını yapsın, bu ahır sahiplerine birer tebligat çıkaralım. Mesela 6 ay gibi makul bir süre de verelim. 6 ay içerisinde hayvanlarını satıp ahırlarını devre dışı bırakacaklar, ya da şehir dışına çıkaracaklar. Bu mahallelerde artık hayvancılık, hayvan kokusu, hayvan pisliği olmaz yani, burası şehir. Bununla ilgili olarak yasa bize her türlü imkanı sağlıyor ve bu konuda taviz vermeyeceğiz. Süresi dolduğu zaman hayvan ahırlarının şehir dışına çıkarılması için gerekli faaliyeti yapacağız. Bu kadar şehrin orta bir yerinde hayvancılık yapılamaz’ dedi.”

Gerçekten isabetli değerlendirmedir. Besicilere 6 ay süre verilmesi de önemlidir. Bu süre zarfında Bakan Pakdemirli’nin söz verdiği proje için de demek ki adımlar atılacak. Eğer daha güzel, temiz, çağdaş bir kent istiyorsak, bunun yolunun besiciler sorununun çözümünden geçtiğini açıkça ifade edeyim. Dileğim ve temennim hayırlı sonuçların alınmasıdır.