Avrupa Parlamentosu Dış ilişkiler komisyonu Hollandalı parlamenter Ria Oomen-Ruijten’in hazırladığı Türkiye rapor, komisyon üyesi parlamenterlerden 53 evet,2 hayır ve 4 çekimser oy alarak kabul edildi.

 

   Raporda göze çarpan en çarpışı gelişme; Avrupa Parlamentosu dış ilişkiler komisyonu ve rapor hazırlayıcısının Ermeni meselesine hiç değinmemeleri olmuştur. Her ne kadar konu ile ilgili önergeler verilmiş ise de sonuçta bu konuya gösterilen yaklaşım tarzı üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur. Raporda Türkiye Cumhuriyeti devletinin çağdaşlaşması ve Hukuk devleti ilkelerinin yerleşmesi için reformlara devam edilmesi gerekliliği vurgulanıyor.

 

Yani;

 

1- Çağdaşlık

 

2- Hukuk devleti ilkelerinin yerleşmesi

 

Açılarından yetersiz olduğumuz açık bir şekilde vurgulanıyor. Bu çerçevede yapılacak düzenlemeler içerisinde demokratik yollarla seçilmiş liderliğin iç ve dış politika ile güvenlik alanlarında tam bir sorumluluk üstlenmesi ve ordunun da buna saygı göstermesi gerekliliği vurgulanıyor.

 

   Dış ilişkiler komisyonunda kabul edilen raporda Türkiye de ifade özgürlüğü konusunda gerekli adımların atılması ve insanların düşüncelerini ifade etmeleri nedeniyle kovuşturmaya uğramamaları da talep edilmektedir.

 

   Raporun bizi ilgilendiren bölümlerine gelince en can alıcı nokta bize göre Kürt meselesinin çözümü konusunda siyasi inisiyatifin öncelikli olarak başlatılması çağrısıdır. Bu cümleden olmak üzere DTP Milletvekilleri ile Belediye başkanlarının Demokratik Türk devleti içinde Kürt meselesinin siyasi çözümü arayışına yapıcı şekilde dahil olmaları istenmektedir.

 

   Sadece bu konular dile getirilmiş olsa insanın Allah razı olsun diyesi gelecek ama konu bu kadarla sınırlı değil. DTP’lilerden PKK ile aralarına açık sınır koymaları da isteniyor. Irak ve Bölgesel Kürt Yönetiminden de PKK’nın topraklarını üst olarak kullanmasına müsaade etmemeleri isteniyor. Ve bununla birlikte PKK kınanarak derhal silah bırakması isteniyor.

 

   Teorik olarak irdelendiğinde kağıt üzerinde her şey göze iyi görünüyor gelin görün ki bunu pratikte gerçekleştirmek pek de kolay olamayacaktır. Neden diye soracak olursanız;

 

1- DTP den PKK ile aralarına sınır koymaları isteniyor. DTP’nin bunu yapmaya gücü var mı? Kaldı ki PKK’nın sınır mınır dinlediği de yok taban aynı ortak taban olunca siz istediğiniz kadar sınır tanımayan bir yapıya sınır koyun, sonuç hüsran oluyor.Türkiye,İran,Irak ve Suriye gibi büyük ve güçlü devletler sınır koydukları halde sınırları koruyabildiler mi ki DTP sınır koyabilsin ve bunu korusun.Demek ki mesele sınır koymakla değil sınırları kaldırarak silahların susmasını sağlamak ve olayı demokratik siyasal zeminde tartışmaya açmakla ancak çözüme gidebilir.Rapor buna vurgu yapmış ama dolaylı bir yaklaşım sergilediği için raporu iyi tahlil etmek gerekiyor.

 

2- Derhal silah bırakılsın talebi var. Elbette en doğrusu da bu ama biri silah bırakırken birilerinin de bırakılan silahları toplaması gerekmez mi? Silah bırak demek yerine silahlarını ben teslim alıyorum gel ne diyeceksen bana de  de samimiyete inanalım. Uzaktan seyrederek sen silah bırak sende git konuş demekle işler olmuyor müdahil olacaksan gel müdahil ol silah bıraktır ve sorunun çözümüne katkı sun yoksa sadece söyleyerek olmuyor işte.

 

3- Kınama her zaman olduğu gibi yine unutulmamış. Mesele kınamak ile bitse emin olun herkes tez elden kınama mesajları yayınlayacak  ve sorun da bu şekilde çözümlenmiş olacaktır. Dünyanın süper devletleri kınadıkları halde AB kınadığı halde olay bitmiyor. Kınamak yerine konuşmayı denese birileri belki daha etkili olacaktır.

 

   Raporda yeni hazırlanmakta olan Anayasa için de İnsan hakları ve özgürlüklerin korunması konularının merkeze yerleştirilmesi istenmektedir. Mayıs ayında Avrupa Parlamentosunda görüşülecek  raporun değerlendirilecek sonuçlar doğurması dileğiyle…,