*1999 Yılında Türkiye’de ‘Yılın Gazetecileri’ seçilmişti. “Yerel Gazetecilik Yarışması”nda ilk üçü paylaşan gazetelerden Karadeniz Ereğli’den Eyüp Bektaş, Batman’dan bendeniz ve İskenderun’dan da Akın Bodur’du. Bir de İskenderun-Ses Gazetesi’nin sahiplerinden Haluk Arlı da bize eşlik etmişti…

*İki yıl aradan Türkiye’de her bölgeden seçilen gazeteciler olarak Almanya’ya davet edildik. 20 Gün süreli mesleki gezi kapsamında yakından tanıdığım SES Gazetesi İmtiyaz Sahibi Haluk Arlı ile 24 yıldır dostluğum vardı… 

İSTANBUL’DAN ALMANYA'YA

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 1999’da düzenlediği ‘Yerel Gazetecilik Yarışması’nda üç gazeteci, farklı bölgelerden ilk 3’ü paylaşmıştı.

Birinciliği Karadeniz Ereğli'si gazetesi, ikincisi Batman Çağdaş ve üçüncüsü ise İskenderun Ses gazetesiydi.

Bu üç gazete önemli yapıtlarıyla ödül almıştı.

Aradan bir yıl geçmemişti.

Almanya Konrad Adenaur Vakfı’nın davetlisi olarak Türkiye’de 10 başarılı gazeteci, Almanya’ya davet edildi.

O güzel ve dürüst gazeteciler arasındaydık.

Gezi, 20 gün sürmüştü.

Vakfın Genel merkezi olan Boon kenti başta olmak üzere çeşitli eyaletlerdeki Alman meslektaşlarımızla Gazeteciliği konuşmuştuk.

Çok faydalı geçen o gezide meslektaşlarım Eyüp Bektaş ve Akın Bodur’la hiç ama hiç ayrılmadık. Gezide bir an olsun ayrılığımız olmadı. 

Türkiye’deki yerel medya ile Almanya’daki ‘yerel medya’ arasındaki farkı dilimiz döndükçe konuştuk. Hatay-İskenderun ilçesinde SES Gazetesinin imtiyaz Sahibi Haluk Arlı ile yıllardır dostluğumuz vardı. 23 Yıldır o dostluğumuz hiç kopmak bilmedi Haluk ağabeyle.

O KAREDE KAYBETTİKLERİMİZ

Aradan 23 yıl geçmiş.

O güzel insanlar arasında kaybettiklerimiz simalara şimdi de SES Gazetesi İmtiyaz Sahibi Haluk Arlı ile eşi Ayşe Arlı da eklendi.

Almanya Parlamentosunun küre şeklini andıran tepesinde çektiğimiz kareye baktığımda Sakarya’dan Abdullah Çelik, Tekirdağ’dan Mehmet ağabey bir süre önce hakkın rahmetine kavuşmuşlardı.

Şimdi de o karede Haluk Arlı’yı deprem aramızdan aldı.

Karede yer alan Merhum Haluk Arlı’nın hemen yanındaki SES’in Yazı İşleri Müdürü Akın Bodur da ölümden döndü.

Akın, depremden sonra yarım insan kaldı.

Çünkü sol kolundan oldu ve bir ayağı da ezildi.

Dün sabah meslektaşım Akın Bodur'a ulaştım.

İskenderun-Dörtyol’daki hastanede tedavisi sürüyordu ama eski SES’i de yoktu.

ENKAZ ALTINDA CAN PAZARI

Akın Bodur’la bir çok ödül töreninde bir araya geldik.

Batman ile İskenderun arasında öyle güzel diyalog kurmuştuk ki… Sormayın gitsin.

Akın, İskenderun’daki Batmanlı gurbetçileri bizimle görüştürürdü. Biz de buraya gelen İskenderunlularla Akın’ı görüştürürdük.

Sular altında kalmadan bir gün yolu tarihi Hasankeyf’e düşen Akın, aradı beni;

“Bil bakayım, neredeyim ben?”

Düşündüm taşındım, sorunun cevabını veremedim ama Akın, daha fazla merakta bırakmamak için yanıtı da vermişti;

“Çok sevdiğin Hasankeyf'teyim…”

O zaman arkadaşımız Reşat Yiğiz’le arabaya atladığımız gibi soluğu, eski Hasankeyf'in girişindeki köprü bitişiğinde ‘Yolcu Kahvesi’nde almıştık.

Karşımızda gördüğümüz Akın, bir tur operatörüyle İskenderun’dan Hasankeyf’e kalabalık bir grupla gelmişti. Onlara, Batman'ın tarihi dokusu ve güzelliğini anlatıyordu. Mardin, Midyat, Hasankeyf turizm güzergahına; İskenderunlu konuklar hayran kalmışlardı.

Kopmak istemiyorlardı ama tur operatörlerinin kurallarına da uymak zorunda kalmışlardı İskenderunlu dostlarımız.

Sevgili Akın’a İskenderun’a ‘gitme’ sözüm vardı. Çünkü o Hasankeyf’e gelmişti, ben de o’nun kopmak istemediği İskenderun’a gidememiştim iş yoğunluğundan. Tabii bir de Haluk Arlı ağabeyimize de sözümüz vardı.

Dün sabah Akın’la görüşürken bana biraz da sitem eder gibiydi;

“Hani İskenderun’a geliyordun?”

Annesini kurtarmaya çalışırken Akın, o anda depreme yakalanmıştı. Ne yazık ki kurtaramamıştı.

Tam 8 saat süreyle enkaz altında kalan Akın Bodur, o dehşet anları anlatıyordu;

“-Annemle ayrı oda da kalıyorduk. Sarsıntıyla birlikte anneme koştum ama ben de o anda enkaz altında kaldım. Kolonun demiri koluma saplandı. Ayağımın üzerine de kolon düştü. Ayağımın kesilmemesi için tam 8 saat uğraştılar. Ayağım da kolum da kan revan içindeydi.”

Akın, büyük acılar içinde.

Şu günlerde hepimiz acılar içindeyiz.

23 Yıl önce bir araya geldiğimiz gazeteci arkadaşlarımızdan bazılarını ne yazık ki kaybettik.

Mekanları cennet olsun…