**Geçenlerde seyahat ettiğim Eskişehir’e çok şaşırdım. Yenilenmeyi resmen ilke edinmiş şehre, sadece Belediye değil, işadamları da şahane katkılarda bulunuyor...

**Şehrin ortasında geçen Porsuk çayı, öyle bir değerlendirilmiş ki; 20-25 yıl önce pislikten geçinmeyen çay, bugün altın değerinde...

İSTENİNCE OLUYORMUŞ
Bir dönemler tıpkı Batman’ın İluh deresi gibi şehrin ortasında akan Porsuk çayının manzarasına doyum olmuyor. Artık o kanalda tıpkı Venedik’teki gibi gondollarla gezmeniz mümkün.
Şehrin dört bir yanına devasal parklar yapılmış. Kentin içinde de sanat galerisi tadında her yerde heykeller karşınıza çıkıyor. En ufak alanlar bile minik parklara dönüştürülmüş.
Tramvay ise şehri sarmalamış durumda; Belediye otobüsü göremiyorsunuz. Öyle yerli turist akını var ki; her köşe başında bir tur otobüsüne denk geliyorsunuz.
Bu şehirde çocuk olmak var...
Öyle bir masal şatosu yapmışlar ki, fotoğraf çektirdinizde kimse Eskişehir’de olduğunuza inanmaz.
Memleket öyle bir hale gelmiş ki, burayı hiç görmeyen birine rahatlıkla Avrupa’nın bir şehri diye söyleyebilirsiniz.

80 BİN ÖĞRENCİ DEVRİM YAPTIRIYOR
Şehirdeki Üniversiteli öğrenci sayısı yaklaşık 80 bin olunca, sosyal hayat almış başını gitmiş. Yemekler öylesine makul ki; gelen hesaplarda öyle bir yanlışlık olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz.
Her yer cafe ve restaurant dolu.
Burası kışın neredeyse hiç uyulmuyor.
Porsuk çayının kenarındaki tüm cafelerde çay 1 lira, kahve 3 TL.
Tüm bunlar sizi şaşırtmaya yetmiyor.
Bir de şehrin hemen dışında Porsuk çayının üzerinde resmen ada yapmışlar.
Adaya köprüyle ulaşıyorsunuz. Feneri bile var. Burada deniz varsın olmasın; Porsuk çayı varsa ada da olur, plajda.

GÜRDAL ABACI İMZASI...
Şehirde ne kadar lüks restaurant ve cafe varsa hepsinin altında Gürdal Abacı’nın imzası var.
Eskişehir Sanayici ve İşadamları Derneği Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Gürdal Abacı’nın, kahvaltıcıdan cafeye, butik otelinden adaya kadar birçok yatırımı var.
Deniz olmayan şehirde adası olan Gürdal Abacı’nın restaurantı müthiş. Bu mekan sabahları 20 TL’ye açık büfe kahvaltı servis ediyor. Restaurantında ise deniz ürünleri ağırlıklı menü var. İstakoz bile servis ediliyor.

BALMUMU MÜZESİNİ ATLAMAYIN
Şehirde devrim yapan ve bozkırın orta yerinde bir Avrupa şehri yaratan Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in açtığı Balmumu Müzesini mutlaka gezin.
Müzenin hemen üstünde tarihi odun pazarı evleri dekore edilince, ortaya şahane konaklar çıkmış. Bu konakların dört tanesini de butik otele dönüştürmüşler. Otel sahibi yine Gürdal Abacı.
Abacı, resmen burada Belediye Başkanı gibi çalışıyor.
Şehirde iyi adına ne varsa, altında onun imzası var.

ESKİŞEHİR’DE GİDİLECEK YERLER
-Kesinlikle termal suyun olduğu hamamlara gidin. Şahane bir terapi oluyor. Hemen uyaralım. Hamamda lüksü aramayın.
-Geleneksel yemeklerden ‘Çibörek’in tadına bakın;. Kent parktaki ‘Kırım Çibörek’çisi iyidir.
-Odun fırınında pişen haşhaşlı çöreklerden alın. Her yerde karşınıza çıkar.
-Tepebaşı’ndaki ‘Balkan Helvacısı’na uğrayın. Böyle helvayı hayatınız boyunca yememişsinizdir.
-Sıcak sulardaki ‘Kara Kedi Bozacı’nda bir bardak boza için, farklı bir lezzetin tadına varın.
-Hamam yolundaki tarihi ‘Balaban Kebapçısı’nda kemik suyuyla hazırlanan ev yapımı yoğurtla servis edilen Balaban kebapta mutlaka yiyin.
-Tren garının hemen karşısındaki ‘Köfteci Ali’, şehrin en iyi köftecisi. Eskişehir köftenin nasıl olduğunu merak edenlere.
-Gondol sefası yapın; kendinizi Venedik’te hissedin.
-Nehir de ada olur mu? Hiç demeyin. Adadaki restaurantta ya kahvaltı yapın ya da akşam yemeğine gidin. Bir de Porsuk çayının kenarını turlayın. Üniversiteli gençlerin nasıl stres attıklarına şahit olun.