Geçen gün bir TV kanalında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir grup üniversiteli gençle sohbeti ekranlara yansıdı.

Ortalama yaşları sanırım 20 civarıydı bu gençlerin ama sordukları sorular harbiden de bir yaşam tecrübesine sahip insanların sorularıydı.

Tabii konular oldukça yaygın ve rastgele olduğundan ben konulardan çok bir Gazeteci/İletişimci kimliğimle satır aralarını dile getirmek istiyorum.

Mesela sorusunu soran gençler her ne kadar kendilerini yetiştirmiş olsa da, yaşın getirdiği bir heyecandan ötürü zaman zaman söyleyeceklerini unutuyordu. Bir kız öğrencinin, özür dileyerek “karşımda sizi görünce çok heyecanlanıyorum” ifadesi sonrası mahcubiyeti ve Sayın Erdoğan’ın o içten gülüşü sayfalarca yazıya sığdırılamayacak şeylerdi.

Cumhurbaşkanı’da gayet rahat bir durumdaydı.

Ceket, pantolon ve gömlek ayrı renklerdeydi. Kravat ise yoktu.

Kendisinin bu rahat giyiniş ve tavrı aslında karşısındaki öğrencilere de çoğu zaman cesaret vermişti.

İki kişi hariç tabii. Bunlardan biri bayan sunucu ve öteki de erkek sunucuydu.

Eee malum bir yanlış, TC Cumhurbaşkanına yapılan yanlış.

Seçim yaşının düşürülmesi, 18’inde oy kullanabilen birinin seçme hakkına sahip olması gibi seçilme hakkına da sahip olması gerektiğini vurguladı Sayın Cumhurbaşkanı.

Ülkede demokrasi var, ben buna katılmıyorum. Ama dillendirilmesine de karşı değilim.

Bizde 18 yaşındaydık ve bence bir ülkenin tüm yükünü o yaşlardaki insanların paylaşabilmesi pek mümkün değil.

Hoş gerçi Sayın Erdoğan’da zaten bunu ifade etti.

Dedi ki “arkadaşlar seçim yaşının 18 olması demek, TBMM’deki bütün milletvekillerinin bu yaşta olacağı demek değildir”

Meclis çatısı altında çok azının bu yaşta milletvekili olabilmesinin önünün açılması belki de mantıklıdır, ben her ne kadar pek tatmin olmamışsam da.

Cumhurbaşkanı’nın bu tarz bir sohbeti daha önceki yıllarda rastladığımız bir şey değildi. Belki nadiren oluyordu, ben pek hatırlayamıyorsam da.

Ama gençlere yönelik bu tür bir görüşmenin ülkenin en tepe noktasındaki bir kişi tarafından gerçekleştirilmiş olmasını da anlamlı buluyorum.

Çünkü yaşam hayatın ilk yıllarında güzelkene, ilerleyen zamanlarda tadını, tuzunu yitiriyor.

Bir misal vereyim size; Kızıl İlayda televizyondaki haber bültenlerinden etkilenmiş olsa gerek, bana dönerek bir fikir beyan etti.

İlayda“babacım, keşke insanlar 15 yaşından sonra ölse” dedi.

Bende “aman kızım Allah ağzından alsın, o ne biçim bir laf öyle” dedim.

İlayda “ama baba biz çocuklar kavga ettiğimizde en fazla çırmık atıyoz, tırmalıyoruz. Ama siz büyükler öldürüyorsunuz. O yüzden büyümek hiç iyi bir şey değil” dedi.

Yorumu size bırakıyorum……….

Bir Kitap : Kitabın ismi, Chicago Okulu-Pragmatik Sosyal Teoride İletişimin Keşfi. Yazarı Oya Morva. Doruk Yayınları.

Bu kitap, İletişim ve Sosyoloji konusunda araştırma yapanların mutlaka okuması gereken bir eser. Hayırlı okumalar.