Bir insanın anadilini öğrenmesi kadar doğal bir hak olamaz. Bu hak hükümet temsilcilerinin de ifade ettikleri gibi “ana sütü kadar helal olan bir haktır.” İnsanların ana dillerini öğrenmelerine karşı olmak aynı zamanda karşı olan dili tanımama anlamına da gelir. Bu nedenle de demokrasi adı altında sürdürülen yönetim şekillerinde insanların ana diline karşı çıkmak, insanların ana dillerini öğrenmelerine ve bu dil ile eğitilmelerine karşı çıkmak hoş karşılanan bir meziyet değildir.
Demokratik toplukları otoriter ve totaliter rejimlerden ayıran temel özellikleri bulunmaktadır. Bunlardan birincisi insanların özgür iradeleri ile seçtikleri seçilmişlere karşı herkesin saygılı olmasıdır.
İkincisi bu tür yöntemlerde hangi işin kimler tarafından ve nasıl yapılacağının kurallar silsilesi içerisinde düzenlenmiş olmasıdır.
Üçüncüsü herkesin görev alanı ile ilgili olarak adımlar atmasıdır.
Maddeleri ve sırayı artırmak mümkün ancak değinmek istediğimiz konuyu artık gelebiliriz. Silah arkadaşları olan kuvvet komutanları hükümetin uygulamaları karşısında ülkeyi kargaşa götürecek adımlar atmaktansa emekliye ayrılmayı tercih ederken Jandarma genel komutanlığından Genelkurmay başkanlığına gelip oturan ve otururken de yıllarca içinde yaşadığı ve kurallarına sadakatle bağlı kaldığını belirten orgeneral Nejdet Özel’in basına yansıyan iki açıklamasını tartışmamız gerekiyor.
Sayın General Kürtçe ana dil eğitimine karşı olduğunu belirtmiş. Fikir ve ifade özgürlüğü kapsamında elbette fikrini söyleyebilir ancak bunu kişisel görüşü olarak dile getirmiyor. Ülkenin güvenliğinden sorumlu olan ordunun Genelkurmay başkanı olarak bunu ifade ediyor. Medeni dünya 10 Aralık 1948 tarihinden beri bu konu ile ilgili kabul ettiği Birleşmiş Milletler İnsan Hakları evrensel bildirgesinde şu iki ilkeyi de kabul etmiş. Madde olarak sıralayalım;
Madde 2
1.    Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka türden kanaat, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, bu Bildirgede belirtilen bütün hak ve özgürlüklere sahiptir.
2.    Ayrıca, bağımsız, vesayet altında ya da kendi kendini yönetemeyen ya da egemenliği başka yollardan sınırlanmış bir ülke olsun ya da olmasın, bir kişinin uyruğu olduğu ülke ya da memleketin siyasal, hukuksal ya da uluslararası statüsüne dayanarak hiçbir ayrım yapılamaz.
Madde 26
1.    Herkes, eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel öğrenim aşamalarında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleki eğitim herkese açıktır. Yüksek öğrenim, yeteneğe göre herkese eşit olarak sağlanır.
2.    Eğitim, insan kişiliğinin tam geliştirilmesine, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel gruplar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu yerleştirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki etkinliklerini güçlendirmelidir.
3.    Ana-babalar, çocuklarına verilecek eğitimi seçmede öncelikli hak sahibidir.
Hal böyleyken Sayın Genelkurmay başkanının demokrasiyi özümsemiş biri olarak nasıl böyle bir açıklama yaptığı merak konusu olmuştur! Yapıldığı söylenen ikinci açıklama ise özür kabahatten beter cinsten. Savunma Bakanının bir konuşmasından dolayı kendisinden özür dilediğini açıklaması.
Bu durumda kimin kimin emrinde olduğu konusunda şüpheler hâsıl oluyor. Hükümettin askeri vesayet kalktı açıklamalarından sonra yapılan bu açıklamaları nasıl yorumlamamız gerektiği konusunda açıklama yapılırsa iyi olur.
Ancak açıklama yapılsın veya yapılmasın bu ülkede insanların ana dillerinde eğitim ve örgenim hakkına kimsenin karşı çıkma hakkının bulunmadığını hersin bilmesi gerekir. Herkesin hakkı olduğu gibi Kürtlerin de ana dillerini öğrenme hakları vardır ve bu böyle kabul edilmelidir.