Pazar günü Belediye konferans salonunda yapılan Ocak ayı Türkiye Küçük Millet Meclisi toplantısı Şanar Yurdatapan kolaylaştırıcılığında Belediye konferans salonunda yapıldı. Konu genel konu başlığında Uludere yerelde ise Elektrik ve aydınlatma konularıydı.
Bilindiği gibi 28 Aralık gecesi Türk Silahlı Kuvvetlerine ait savaş uçakları ortasu ve Gülyazı köylerinde ikamet eden köylülerin sınırdan kaçak mazot ve sigara geçirmeye çalışmaları sırasında gerçekleştirdiği saldırı ile 35 yurttaşımız yaşamlarını kaybetmişti. TkMM de “Uludere kasıt mı ihmal mi?” başlığı altında konu tartışılmaya başlandı. Ülkenin değişik bölgelerinde değişik yaklaşım tarzları olsa da batı ve doğu ekseninde farklı bakılsa da ortada bir gerçek var ki o da yapılan işin yanlış olmuş olduğudur.
Toplantıda konuşan hemen hemen bütün konuşmacıların bu konuda büyük bir hassasiyet sahibi oldukları görüldü. Hükümetin açıklamaları ve tavrının benimsenmediği ve bir oyalama taktiği ile sorunun geçiştirilmeye çalışıldığı kanaati katılımcıların çoğunluğunda mevcuttu diyebiliriz.
Hükümetin özür yerine Genelkurmaya başkanlığına teşekkür etmesi
Genelkurmay başkanlığının yaptığı açıklamalar
Basının uyguladığı örtülü sansür
Hükümetin cenazelerin kaldırılmasına katıl-la-maması
Olayın duyulmuş olmasına rağmen cenazelerin kaldırılması sırasında lakayt kalınması
Olaya tazminat çerçevesinde bakılması gibi nedenler bölgede yaşayan Kürt kökenli yurttaşlarımız tarafından ayrımcılık olarak algılanmaktadır.
Yapılan konuşmalardan da anlaşılmıştır ki herkes olayı kendi başına bir neden sonuç olayı olarak değil Kürt sorunu ile bağlantılı olarak görmekte ve değerlendirmektedir.
Aslında işin doğrusu da böyledir. Eğer Kürt sorunu siyasal çözüm modelleri ile çözümlenebilinseydi bugün Robozki de 35 sivil yurttaşımızın yaşamlarına neden olan hava saldırısı gerçekleşmemiş olacaktı. Olay sadece bu mu diye sorulsa cevap elbette hayır olacaktır.
Robozki olayı bardağı taşıran son damla, yapılanların deşifresini sağlayan son olay olarak kamuoyunun gündemine düşmüştür. Oysa buna benzer o kadar çok olay yaşandı ki bu ülkede. Ölenlerin sivil olması tepkilerin dile getirilmesi açısından daha iyi bir ortam sağlamış olabilir ancak bu ve bunun gibi 40 bin yurttaşımızın yaşamına neden olan olaylar zinciri hep bir adresi gösteriyor. Kürt sorunu!
Kürt sorununa çözüm bulunmadığı sürece Robozki de yaşadığımız olaylar gibi olayları yaşamımız içten bile değildir. Sivil olanlar nasıl yurttaş olarak kayıtlarda mevcut ise silahlı olup ölenlerin de aynı statüde olduğunu düşündüğümüzde nasıl bir kısır döngünün içinde yaşadığımız da belki daha iyi anlaşılacaktır.
Robozki olayı ve katledilen 35 insanın kolay unutmayacağını herkesin bilmesinde fayda bulunmaktadır. Böylesi olayların toplumu nasıl böldüğünün somut örneklerini de yurttaşların kanaatlerini açıklamalarında görmek mümkündür.
Hükümet Robozki katliamında gerekli tavrı almakta geç kalmıştır, kalmaktadır. Yapılması gereken hemen özür dilenmesi ve soruşturmanın hızlandırılmasıdır. Soruşturma sonucu ne çıkarsa çıksın hükümet yapılanın yanlışlığını kabul ediyorsa özür dilemek zorundadır. Yok yapılan saldırı ister bilinçli, ister kasıtlı, ister ihmal olarak değerlendirilsin doğru görülüyorsa da gerekli tavrı ortaya koymalıdır. Biliyoruz ve inanıyoruz ki aklıselim düşünen hiçbir insan yapılanı onaylamayacak ve lanetleyecektir. Bu durumda sorumluluk makamında bulunan Başbakanın da yurttaşlarından özür dilemesi gerekir. Hata da olsa, ihmal de olsa yurttaşlar canlarını kaybetmiştir ve sorumluluk makamı bu kayıptan dolayı özür dilemelidir. Muğlalının adını kışladan söktüren anlayış Robozkiyi tasvip edemez!