Suriye iç savaşında Minbic (Menbic) kasabasının DAIŞ çetesinin elinden alınması ile çok önemli bir adım daha gerçekleşmiş oldu. 15 Mart 2011 tarihinde başlayan ve bir ay içerisinde bütün ülkeye yayılan Suriye iç savaşında beş yılı aşkın bir süredir hem içerdeki güçlerin hem de bunların destekleyen güçlerin çatışmalarını izlemekteyiz. Bir yandan iktidarda bulunan Beşar Esat yönetimindeki baas rejimi ve onu destekleyen milisleri bulunurken diğer yandan ise bu rejimin karşısında olan ve aynı zamanda bir biriyle savaşan Kürtler, DAIŞ; El Nusra ve benzeri güçler bulunmaktaydı. Son süreçte buradaki çatışmalarda bu güçlere destek veren devletler de bir şekilde olaya müdahil oldu. Koalisyon güçleri muhalifleri bazı bölgelerde desteklerken özellikle İran ve Rusya rejimi desteklemektedirler. Ancak bu desteklerde önemli bir ayrıntının bulunduğunu belirtelim. Dışarıdan sürece müdahil olan güçler birbirlerine karşı savaşmıyor. Aynı alanda bulunmalarına rağmen destekledikleri gücün kazanması için mücadele ediyorlar. Şu anda koalisyon güçleri için öncelikle hedef DAIŞ çetelerinin yenilgiye uğratılmasıyken Suriyede bulunan Rusya ve İran güçleri rejim güçlerinin daha çok diğer muhalif güçleri yenmesi için uğraşmakta. Tabi Suriyede sadece Rusya, İran, Koalisyon güçleri bulunmuyor. Suriye ile boylu boyunca sekiz yüz kilometreden daha uzun bir sınıra sahip olan Türkiye’de buradaki iç savaşa bir şekilde müdahil bulunmaktadır. Türkiye El Nusra ve Türkmenleri destekleyen güç görünümünde bulunmaktadır.

Bu çerçevede Suriyeye baktığımızda Kuzeyde Kürtlerin, Orta ve doğu kesimlerde DAIŞ çetesinin, Güney batıda rejim güçlerinin, Halep ve çevresi ile Daraa bölgesinde Suriye Muhalefetinin alan hakimiyetine sahip olduğunu görmekteyiz.

Ancak savaş sürdükçe güç dengesinde önemli değişikliklerin meydana geldiğini de görmek gerekmektedir. Suriyede sahada etkinlik bakımından söz edilmesi gereken üç temel güç var. DAIŞ, Kürtler ve Suriye Rejim güçleri.

İl bölümde saldırı pozisyonunda olan muhalifler bulunmaktaydı. Rejim güçleri kendi etkinliğini korumak ve bulunduğu alanları savunmakla uğraşıyordu. DAIŞ’in devreye girmesi ile Rejim güneye doğru çekilmek zorunda kalırken DAIŞ ülkeyi ortadan yarmak suretiyle gelip Cerablusa kadar dayandı. Kuzeyde Kürtlerin mücadelesi olmasaydı Türkiye sınırını boydan boya kaplayan bir etkinlik alanına sahip olacaktı.

DAIŞ’in saldırı pozisyonu Kobanideki Kürt direnişi ile kırıldı.2 Aralık 2014 tarihinde başlayan ve 25 Ocak 2015 tarihine kadar süren süreçte Kürtler ve onlara destek veren güçler sayesinde Kobani çetelerden temizlenmiştir. Bu Suriye iç savaşında en önemli adımlardan biri olmuştur. Çünkü DAIŞ Kobani’den sonra saldırı pozisyonundan savunma pozisyonuna geçen bir güç haline gelmiştir.

Son süreçte en önemli adım ise Minbic kasabasında meydana gelen çatışmalardı. Fıratın doğusunda bulunan bu kasaba stratejik bir öneme sahiptir. Ülkenin en büyük kasabası olan Minbic’in el değiştirmesi aynı zamanda çatışan güçler açısından da önemli.

DAIŞ savunma pozisyonunda olan bir güç durumundayken önemli bir toprak kaybetmedi. Ancak Minbic’te 73 gün süren çatışmalar sonucunda artık savunma pozisyonunda bile toprak ve alan kaybeden bir güç haline geldi. Bu önemli bir nokta çünkü Minbic’in kaybedilmesi demek DAIŞ açısından kuzeyle bağlantının kesilmesi demek. Bu da kuzeyde boylu boyunca Irak sınırından Afrine kadar uzayan bölgede PYD ve burada yaşayan diğer güçlerin egemenliklerinin pekişmesi demektir. Başka bir deyişle kuzeydeki komşumuz haritada sarıya boyanan güçler olacak. Koalisyon güçlerinin desteğini alan Kürtler ve bu alanda yaşayan diğer etnik kökenli insanlar.

Bu aynı zamanda Suriye sorununun çözümü noktasında masaya oturulurken daha gerçekçi bir politikanın oluşturulmasına da yardımcı olacaktır. Bugüne kadar yapılan toplantılara Türkiyenin sert muhalefeti nedeniyle Kürtler davet edilmediği için masada çözüme ulaşmak veya en azından bir sonuca ulaşmak mümkün olamıyordu. Ortaya çıkan son tabloya bakıldığında artık bu politikalarda bir takım değişikliklerin yapılması zorunlu görünüyor. Çünkü eğer alanda çarpışan ve etkili olan tarafları masaya davet etmezseniz alığınız kararları uygulama konusunda ciddi sıkıntılar yaşarsınız.

Başka bir gerçekte alanda çarpışan güçler bu tarihten sonra konumlarını sağlama almaya çabalarken asıl tartışma ve görüşmeler bu güçlerin arkasında bulunan diğer devletlerarasında yaşanacaktır. Bu nedenle kısa süre içerisinde Suriye ile ilgili uluslar arası toplantıların başlaması sürpriz bir gelişme olmayacaktır. Çünkü öyle görünmektedir ki kuzeyde Kürtler kendi alanlarını kurtardıktan sonra Rusya ve İran desteği ile konumunu sağlamlaştırmaya çalışan rejim güçleri eğer Halep kuşatmasında başarılı olurlarsa muhalifleri destekleyen devletler ellerini çabuk tutmak zorunda kalacaklardır. Bu pozisyon DAIŞ’in gün geçtikçe zayıflamasına ve geri çekilmesine neden olacaktır. Bu da diğer muhalif güçlerin kaybetmesini hızlandıran bir süreci beraberinde getirecektir.

Sonuç olarak denilebilir ki Suriye savaşında Minbic kasabasının el değiştirmesi önemli bir değişikliğe yol açmıştır. Bu adımın başarılı bir şekilde tamamlanmasını sağlayan güçlerin temkinli ve hesaplı bir politika ile süreci sürdürmeleri önemli. Bizim için asıl önemli olan ise ülkemizin politika değişikliğini nasıl ele alacağı. Eller gider Mersine biz gideriz tersine şeklindeki bir yaklaşımın kazandırmayacağını herkesin bilmesinde fayda var. Yapılması gereken yıllardır tekrarladığımız gibi ülkemizin Kürt politikasını yeniden gözden geçirmesidir. Dileriz yöneticilerimiz de bu gerçekleri görürler.