Maddi kazançlar olmaksızın insanların yararına/faydasına bir çalışmayı gönüllü olarak yürütmek herkesin yaptığı ve yapabileceği bir şey değildir (İyilikler de öyledir. İyilik yapmak herkese nasip olmaz). O nedenle dünyanın neresinde olursa olsun insanlık yararına çalışan gönüllüleri sevip sayarım.

Bir ülkede iç savaş mı yaşanıyor, egemen güçler toplumu her türlü baskı altına mı almış, dünyayı gelişmelerden haberdar etmek isteyen ‘Sınır Tanımayan Gazeteciler’ örgütü hemen devreye giriyor.

Gönüllü gazeteciler o ülkeye gidip canlarını tehlikeye atarak dünyayı gelişmelerden haberdar ediyorlar.

Böyle gazeteciler sevilmez mi?

Bir ülkede deprem, sel, hastalıklar gibi ciddi felaketler mi yaşanmış, insani yardım kuruluşları hemen harekete geçip zor duruma düşenlerin imdadına koşuyor.

Gıda, giyim, ilaç, barınma için kampanyalar düzenleyen gönüllü insanları selamlarım. Her türlü salgın hastalık ve yaşamsal tehdide rağmen o ülkeye giden gönüllülere büyük sempati ile bakarım…

Bir şekilde felaketler yaşayan ülkelerin imdadına koşan ‘Sınır Tanımayan Doktorlar’ kadar hayırlı bir çalışma yapanlar mı var? Zor duruma düşmüş insanların hayatlarını kurtarmak için hayatlarını riske koyarak çabalayan o doktorların ellerinden öperim…

Bazı şer güçler tehlikeli atıklarıyla denizleri, okyanusları kirletip dünyanın geleceğine zarar mı veriyor. Hiçbir maddi kazançları olmaksızın harekete geçen ve kirleticilerle mücadele eden, kendilerini zincirlerle bağlayan gönüllülerle birlikte olmak isterim…

‘Yeşil Barış ya da küresel ismiyle Greenpeace, Dünya genelinde yaşanan çevre felaketlerine karşı duyarlılığı artırmak üzere harekete geçen gönüllüler severim…

**

**

HAYRA ÇAĞIRANLARDAN OLALIM…

Örnekleri çoğaltabilirim. Dünya ölçeğinde küresel mücadele verenleri sevip saymak ve desteklemek gerekir. Aynı şekilde yerelde de zor duruma düşmüş insanlar için çalışıp çırpınan, daha yaşanabilir bir ülke veya kentler için gönüllü olarak mücadele verenleri desteklememiz gerektiğine inanıyorum.

İnsan hakları savunucuları, doğa, çevre ve ekoloji için karşılıksız, ücretsiz olarak çalışan, risk alan nice insanlar gerçeği açıktır.

Bazıları gönüllü mücadeleye atılmış insanları destekleyeceklerine, haklarında olumsuz algılar yaratmaya çalışırlar.

Toptancı bir anlayışla gönüllüleri eleştirenler, insanlık yararına faaliyet gösteren kuruluşları karalayanlar vahim hatalar yapıyorlar.

Gönüllülük altında çıkar ve menfaat peşinde koşanlar veyahut bunu kirli emellerine alet edenler varsa, bunları tespit edip ayıklamak gerekir.

Değerli Okurlar, elimde kalem 31. yıldır Batman kamuoyunun, halkın karşısındayım.

Bu kalemle Hak Savunuculuğu yapıyorum…

Elimdeki kalemin hakkını vererek hayırlı hizmetlere vesile oluyorum ve olmak istiyorum.

Ayrıca insan hakları, doğa, çevre, yardımlaşma ve dayanışma konularında gönüllü olarak çabalayan bir aktivistim…

Yüce Allah, “Sizden hayra/iyiliğe çağıran bir topluluk bulunsun” diye ferman etmiş, aleyhimize bile olsa Adil Şahitliği emretmiştir. Bütün bu gönüllülük temelindeki mücadelemin dayanakları inancımdan geliyor.

**

**

Hak Savunuculuğu öyle kolay bir şey değildir, bedel ister…

Sadece ve sadece inandığım yüce değerler uğruna risk alarak, ağır bedeller ödeyerek ‘Hak Savunuculuğu’ yapmışım ve yapmaya da inşallah devam ediyorum.

Hiçbir maddi çıkar ve menfaatler için değil, sadece inancım doğrultusunda kalemimi kullandım, alanda oldum…

Tabi herkes bunu anlayamaz…

Her şeyi madde ile değerlendiren, her şeyi para olarak görenler, bu kadar yıl gönüllü olarak topluma hizmet etmeyi algılayamazlar…

Halbuki ufak bir araştırma yapsalar zerre kadar dünyevi çıkar ve menfaatimin olmadığı alanlarda 30 yılı aşkındır gönüllü hizmet yürüttüğümü göreceklerdir…

Amacım dünyalık mal toplama olsa, ipotekli bir daire dışında da mal ve mülküm olabilirdi.

Elimin altından geçen paralarla üç lüks daire alabilirken, çocuklarımın nafakasını zor temin eden biri olmazdım…

Neden şahsımla ilgili değerlendirme yaptım? Batman’da ‘Bekolar, fesatlar’ vardır biliyorum.

Hakkımda, bu kentin başta Valisi olmak üzere yöneticilerine, beni olduğumdan farklı gösteren bilgilerle olumsuz algı yaratanların olduğu duyumlarını alıyorum.

Saklı, gizlim yok, kamuoyunun karşısında olan biriyim. Bu kentin yöneticilerine çıkar ve menfaatlerim için asla gitmiş değilim, gitmem de. Tabiri caizse yağcılık ve yalakalık yaparak yöneticilere şirin görünmeyeceğimi sizler de takdir edersiniz.

Buradan bu vesile ile bir kez daha belirteyim; kalemle, gönüllülük temelinde daha yaşanabilir bir kent ve dünya için mücadele ederken Allah’ın inayetiyle güçlülerden yana olmayacağım. Hakkımda olumsuz düşünce ve yargılara kapılanlara da basiret ve feraset diliyorum. Rabbim doğrularla beraberdir.

Bediuzzaman’ın, Hakkın Hatırı Alidir, hiçbir Hatıra Feda Edilemez” ifadesi benim için ilkedir. Bu kentin çözüm bekleyen sorunlarını bu düşünce ile gündeme taşımaya ve yapıcı eleştiriler yapmaya, elimdeki kalemin hakkını vermeye inşallah devam edeceğim vesselam.