17 Aralık depreminin ardından ülke bir gecede milyarlarca dolar zarara uğradı
İlk gün borsa % 5 kayıpla tarihi rekorlarından birini kırdı
Tüm Türkiye halkları olarak bir gecede fakir duruma düştük.
Ak Parti öyle ya da böyle ekonomi ile ilgili olumlu bir şeyleri gerçekleştirdi. Kimse bunu inkâr edemez
Salt ekonomik anlamda değil kazanımlarımız.
Bir düşünsenize. Bir yıldır dağlarda kimse ölmüyor. Ne asker ne gerilla.
Başbakan Diyarbakır’da bu güne değin alışık olmadığımız bir şekilde Kürt ve Kürdistan kelimelerini birlikte kullanıyor, 35 yıldır memleketine hasret Kürt Şarkıcı Şiwan Perver’in elini sıkıyor, kucaklaşıyor.
Mesut Barzani ile tüm cumhuriyet döneminin en büyük petrol nakil hattı anlaşmasını imzalıyor
Avrupa’nın en büyük havalimanı İstanbul’da kuruluyor, IMF ile stand by anlaşmaları tarihe karışıyor ve dahası bu kuruma 5 milyar dolar teklif ediliyor. Borç alan konumundan borç veren durumuna yükseliyoruz.
İsrail’in kanlı tarihi boyunca kimseden özür dilememesi prensibi yerle bir ediliyor, özür dileyen İsrail Mavi Marmara katliamından ötürü tazminatta ödemeyi kabulleniyor.
Halkına bakmaktan aciz Türkiye Cumhuriyeti şanlı tarihine yakışır bir şekilde Suriyeli 500 bin mülteciye kucak açıyor, abilik örneği sunuyor
Hastane kuyrukları, ilaç kuyrukları tarih oluyor. Hastanelerde kimse rehin kalmıyor.
Paradaki utanç sıfırları gidiyor, normal Avrupa ülkeleri gibi az sıfırlı banknotlar tedavüle giriyor
Kamusal alanda türban özgürlüğüne kavuştu
Okuyamayan kız çocukları neredeyse kasabalara kadar inen Üniversite ve Yüksek Okullar sayesinde okuma özgürlüğüne kavuşuyor
Aslında biz 12 yılda çok büyük hamleler yapmışız.
Beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama bunlar Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan sayesinde olmuş şeylerdir.
Ama ne oldu da birileri tekrar kirli bir oyunu sahnelemeye kalkıştı?
Dikkat edin eskiden çok basit konularda bu halk birbirine kırdırılabiliyordu. Kürt-Türk, Alevi-Sünni, Solcu-Gerici.
Ama artık yurdum insanı modern zamanlara yelken açmışken ossuruktan teyyare sebeplerle galeyana gelmiyor. Bunun içinde şer odakları çok daha spesifik, daha profesyonelce olayları tertip etmeye çalışıyorlar.
Ama olsun, her şer bazen şer olmakla kalmaz, iyiliğe de dönebilir misali belki de bu yaşananlar bizler için hayırlı da olabilir.
Mesela, partinin kurmayları ve tabii ki Başbakan yakın çevresine, Bakanlarına ve milletvekillerinebiraz daha dikkat edebilir.
Severek okuduğum ve kendisine her zaman için gıpta ile baktığım Abdurrahman Dilipak’ın da belirttiği gibi bundan sonra kim ihale peşinde, kim uçkuruna düşkün, kim kötü niyetliyse çok daha dikkat ederek partiye alınmalı.
Baksanıza İdris Naim Şahin nasılda bir anda yalnız bıraktı yılların dostunu
Aynı şekilde futbolcu Hakan Şükür de ha keza
Okulu birlikte okuduğu 750 bin TL’lik saat takan eski TOKİ Başkanı ve Çevre Orman Bakanı Erdoğan Bayraktar nasılda giderayak Başbakan’a “sende istifa et” diyerek vefasızlık gösterdi
Taekwon-do Federasyonu ile ilgili Başbakana bile iletilmiş bir sürü şikâyetlere rağmen doğru dürüst tepki göstermeyen Spor Bakanı Suat Kılıç nasıl da sessiz sedasız görevinden alındı
Demek ki Başbakan aslında yakın çevresine çok dikkat etmesi gerekiyor
Aynı şekilde bir takım çevrelerin KPSS ve LYS sınavlarında kendilerinden olanlara cevapların taşınması, MİT dâhil Emniyet Personellerinden “hamili kart yakinimdir” misali belli dünya görüşüne sahip olanların camiaya dâhil edilmesiyle Başbakan’ın “devlet içinde devlet” açıklamalarına da bu günden tez müdahale edilmesi gerekliliği de ortaya çıkmıştır. Gerçi gün geçmiyor ki Emniyet Müdürlerinin görevden alınmalarını ve sıradan polislerin de bu operasyonla yerlerinin değiştirilmesine tanık olmuyoruz.
Bu uygulamanın Emniyet ile sınırlı tutulmayacağı da bir gerçek.
Yakın zamanda kurum müdürlerinden tutun da, bürokrat ve genel müdürlere kadar bu listenin uzayacağını öngörebiliriz. Zira Başbakan’ın “şimdi gelsin efendileriniz sizi kurtarsın” beyanatı bunun en bariz örneği
Ha, bir de ıslak imzalı ateşkes, barış yapalım mektubu var.
Sanırım birileri bunu da artık kale almayacak
Toparlayacak olursak, ülke olarak gerçekten de iyi bir yerlere geldik, inkâr edilmemeli
Ama bizi tökezletecek, Ortadoğu ve Arap baharı tarzı felaketlerle de imtihan edilebileceğimiz gerçeğini aklımızdan çıkarmamalıyız