Malum bir süredir süren görüşmelerin bir neticesi olarak PKK güçleri kamuoyuna yapılan açıklamaya göre 8 Mayıs tarihinde sınır dışına çekilmeye başlamış oldu. Her ne kadar normal geliş ve gidişler devam etmekte olup ve bazı açıklamalara göre çekilme işlemi neredeyse tamamlanmış olduğu açıklansa bile bizler bunu net olarak bilemeyiz.
Zaten nasıl gelinip gidileceği konusunda en net cevabı da başbakan vermişti. Geldikleri yoldan giderler ya da nasıl gideceklerini bilirler. Yapılan her açıklamanın, atılan her adımın hesaplı ve de kitaplı olduğu açık. Bu durumda bizim üzerinde hassasiyetle durmamız gereken konunun atılan askeri adımları izlemeden ziyade toplumsal entegrasyon ve beklentilerin ne şekilde şekilleneceğini izlemek ve bu konuda gerekli olan desteği vermektir.
Yeni anayasa hazırlama çalışmaları birinci sıraya gelen öncelikler arasına girmiş oldu. Onu izleyen ikinci ve acil husus ise cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin durumudur. Bir yandan yıllardır tutuklu bulunan ve davaları bir türlü bitmeyen Kürt siyasal hareketinin ve BDP’lilerin durumu, diğer yandan cezaevlerindeki doluluk oranları ve tutuklu ve hükümlülerin karşı karşıya kaldıkları baskılar. Öte yandan ise can alıcı bir durumda bulunan hasta tutuklu ve hükümlülerin durumları. Sadece bunlar mı derseniz elbette değil. Başta düşünce ve ifade özgürlüğü olmak üzere birçok alanda da yasal değişikliklerin acilen yapılması gerekir. Evet, birçok konuda adımlar atıldı ama yeterli değil. Halen yapılan en demokratik basın açıklaması bile para cezası ile engellenmek istenen davranışların varlığı söz konusu.  Kazaen iki adım atılsa hemen ifadeye çağrılma var. Gerekçe belli 2911 sayılı yasaya muhalefet.
Bu durum sıkıntı yaratıyor. Neden? Çünkü eğer Ülkenin en büyük sorunu çözümlenecekse insanlar bu konudaki görüşlerini veya bunun sonucu olarak ortaya çıkan durumların normalleştirilmesi için düşüncelerini kamuoyu ve yetkililere iletmek isteyeceklerdir. Bu da her halde dilekçe hakkı ile hal edilebilecek bir durum olarak görülemez.
Bir de siyaset alanı var. Konu siyasi arenada tartışılacak ve görüşler netleşecek. İyi de siyasi alanda mücadele eden veya edecek taraflardan birinin bütün kadroları cezaevinde bulunuyor. Ya cezaevlerinde basın açıklamalarının yapılmasına izin verilmesi gerekiyor ya da bu insanların siyaset yapmaları için dışarıda olmaları gerekiyor. Belediye Başkanları cezaevlerinde, Seçilmiş Milletvekilleri cezaevlerinde, Belediye Meclis ve İl Genel Meclis üyeleri cezaevlerinden, partinin il başkanları ve yönetim kurulu üyeleri cezaevlerinde bunları savunan avukatları da cezaevlerinde olduğuna göre bu siyasetin nasıl yapılacağı biraz merak konusu olmuyor mu? Bu yurttaşlar siyaseti cezaevlerini duvarları ve demir kapıları ile mi yapacaklar?
Evet, yapılan görüşmeler ve atılan adımlar olumlu ve destek gören işler. Ancak bunun hayata olan yansımalarını da gerçekleştirmek gerekiyor. Bunun için atılan adımların birbirini izleyen ve destekleyen adımlar olmasından büyük fayda görüyoruz. Çekilme sorunsuz başladıysa cezaevlerinden de olumlu haberlerin gelmesi süreci olumlu etkileyecektir. Bu konuda da yargının görevini yerine getirmesi gerekiyor. İnsanların kafalarındaki imaj tutuklu bulunan siyasi kadroların siyasi bir kararla içerde tutulduklarıdır. Yasanın hangi maddesine muhalefet yaptıkları yurttaşın kafasını yormuyor ve buna da dikkat etmiyor zaten. Gördüklerine ve yapılanlara inanıyor. Hal böyle olunca bazı adımların atılması ve bazı olumlu ve somut gerçekliklerin de görülmesi gerekiyor.
Bu nedenle de cezaevlerinde bulunan siyasi tutukluların özgürlüklerine kavuşması gerekiyor. Bu hem sorunun siyaseten geliştirilmesi hem de olumlu olan morallerin ve gidişatın sürdürülmesi için gerekli.
Dileriz her şey olumlu gitmeye devam eder ve çekilme beraberinde özgürlük getirir.