Zeynep Celaliyan ve Ferinaz Xosrawani İran islam rejiminin kadınlara ve insanlara bakış açısını dünya kamuoyuna yansıtan iki Kürt kadın. Bir yandan ülke içinde baskı politikaları ile demokrasinin gelişimini, insan haklarının engellenmesi ve özgürlüklerin kısıtlanması için bütün gücünü kullanan öte yandan dünya karşısında kendini ezilmişlerin yanında gösteren bir rejimle karşı karşıya olduğumuz açık.

İran artık idamlarla tanınan bir ülke. Ancak bu idam cezalarının herkese uygulandığını düşünmek biraz yaban kaçıyor gibi. Siyasi suçlarla yargılananların çoğunun çok ağır koşullardaki cezaevlerinde çürüdüğünü belirtirsek abartmış olmayız. Çünkü gün yoktur ki bir insanın ipe geçirilmiş boyundan bir vince asılı kalmış vücudunu gazete sayfalarında görmeyelim. İran rejimini sürdürmenin yolunu bu tür uygulamalarla ve saldığı korku üzerinden sağlamaya çalışıyor. Oysa hepimiz biliyoruz ki idam cezası artık çağdaş dünyada etkili ve amaca hizmet eden bir ceza yöntemi değil. Zaten sanıldığı kadar etkili olsaydı idam uygulayan ülkeler bu kadar idam sahnesini tekrarlamazdı!

İran son dönemde başta Kürtler olmak üzere kendisine karşı gelen herkesi ya hapishanelere atıyor ya da vinçlerde sallatarak idam ediyor.

Bu yetmezmiş gibi bir de kadınlara musallat olan bir rejim olarak kendini iyiden iyiye palazlamaya başladı. Kadınlara yönelik şiddetini Zeynep Celaliyan şahsında gösteren bir devlet iran rejimi. Bulunduğu cezaevinde sağlık durumu gün geçtikçe ağırlaşan bu tutsak için Doğu Kürdistan Özgür Kadın Hareketi tarafından uluslar arası alanda bir özgürlük kampanyası açılınca bizim gibi birçok insanın da konudan haberdar olması söz konusu oldu. Yapılan bütün girişimlere rağmen halen Zeynep celaliyan serbest bırakılmış değil.

İran devlet yönetimi bir yandan giyimine dikkat etmediği için kadınları kırıma ve recme tabi tutuyor ve hapishaneler atıyor diğer yandan ise istihbarat elemanları kadınlara tecavüze kalkışıyor. Bunun son örneği 4 Kasımda meydana geldi. Ferinaz Xosrawani adlı Kürt kadın Mahabat kentinde bir otelin dördüncü katından atlayarak intihar etti. Bu intiharın sıradan bir kadın intiharı olmadığı anlaşıldı. Çünkü aynı yerde kadını sıkıştıran ve tecavüze yeltenen İran istihbarat elemanlarının son senaryosu yaşanıyordu. Kadın onurunu korumak ve namusunu kurtarmak için yaşamına son vermeyi tercih etmiş.

Bu durumda eğer bu ülkede gerçekten İslami değerler geçerli olsa hatta bırakalım İslami değerleri insanlık değerleri ve onuru söz konusu olsa yönetimin bu elemanları alıp hak ettikleri cezaya çarptırması gerekmez mi? Ama günler geçti yönetimden çıt çıkmadı. Bu olayın duyulması üzerine İranla siviller tepkilerini ortaya koymaya kalkışınca yönetimin askerleri tarafından saldırıya uğradılar ve iki insanı öldürdüler. Tam bir “ hem suçlu hem güçlü” olayı ile karşı karşıya bulunuyoruz. Hem istihbarat elamanları namussuzluk yapacak milletin namusuna el uzatmaya kalkışacak ve insanlar namuslarını kurtarmak için kendilerini apartmandan atacak hem de bunu itiraz eden insanların üzerine ateş açtırtıp insanları öldürteceksiniz! Ne yönetim ne rejim ama!

Lakin dünya artık eski dünya değil. İğne deliğinde bile birisi bir zulüm işlese Allah mutlaka onun gözünden çıkarıyor. İran rejiminin yaptığı zulüm de deşifre oldu. Zeynep celaliyan ve Ferinaz şahsında artık bütün dünya bu devletin insanlara işkence uyguladığını haklarını gasp ettiğini ve devlet gücünü kullananların insanların namuslarına el uzatacak kadar ileri gittiklerini öğrenmiş bulunuyor. Ve yine biliyoruz ki zulüm ilelebet sürmez.

Bu durum aynı zamanda protesto gösterilerine de neden oldu. Kongreya Jinên Azad (KJA) öncülüğünde, bir araya gelen kadınlar, İran'ın Kürt şehri Mahabad kentinde 4 Mayıs'ta çalıştığı otelde İran istihbarat birimi üyelerinin tecavüz girişimlerine karşı otelin 4'üncü katına çıkarak intihar eden Ferinaz Xosrawanî (26) için ilimizde de bir yürüyüş gerçekleştirdi.

Yürüyüşe, HDP”nin kadın milletvekilleri Sabahat Tuncel ve Ayla Akat’ın yanı sıra milletvekili adayları ve çok sayıda kadın katıldı. İran rejiminin bu insanlık dışı davranışı kınandı ve bir daha böyle olayların olmaması için uyarı yapıldı.

Zeynep Celaliyan ve Ferinaz Xosrawanî Kürt oldukları için başlarına gelenleri dünya kamuoyu daha iyi bir şekilde öğrenme şansına sahip oldu. Çünkü Kürtler kendilerine uygulanan zulmü dünyaya duyurmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Peki, bu desteğe sahip olamayan insanların karşı karşıya kaldıkları zulmün boyutunu nasıl öğreneceğiz?

İran rejiminin rejimi koruma ve kollama kisvesi adı altında uyguladığı baskıları nasıl önleyeceğiz. Rica ve öneri şeklinde yazılan binlerce yazıya rağmen tek bir iyileştirme adımı ortada yok. Nuh diyen ama peygamber demeyen bir rejim ile karşı karşıya kalınmış.

Dileriz ve umarız ki İran rejimi bu uygulamalarından vazgeçip insanlık onuruna yakışır bir tarzda yönetimini sürdürmeye devam eder. Yoksa milletinin namusuna göz dikmiş bir yönetim gücü en kısa zamanda Allahın gazabına uğramaktan kendini kurtaramaz. Bir elin ahı diğer ele kalmaz çünkü.