Ülkede her şey 7 Haziranda yapılacak olan Genel seçimlere endekslendiği için birçok konuyu tartışma ve değerlendirme imkânı bulamıyoruz. Ancak geçen hafta Irak Kürdistan Bölgesel yönetimi başkanı Mesut Barzani’nin Amerika ziyareti çok önemli bir gelişmeydi ve kanımızca da yeterince değerlendirilemedi.

Bu ziyaretin farklı olacağı daha hazırlık çalışmalarında ortaya çıkmıştı. Çünkü gerçekleştirilmeden önce bir dizi hazırlık toplantısı yapıldı, kararlar alındı ve dosyalarla birlikte ABD yolu tutuldu.

 Saddam Hüseyin yönetiminin devrilmesi dahil Irakta son dönemde meydana gelen gelişmelerin içinde aktif rol oynayan kesimlerin başında Kürtler gelmektedir. Bu yolda yürünürken atılan ve alınan en önemli karar Kürtlerin yola kiminle veya kimlerle yola devam edeceklerine karar vermeleri oldu.

Geçmişteki deneyimlerden alınan derslerle kararlaşma yaşanırken ibre Batı olarak gösterildi. Evet, ortadoğunun en kadim halklarından birisidir Kürtler lakin bugün eğer bu durumda bulunuyorlarsa bu Ortadoğu halklarının onlara gördüğü değerden de kaynaklanıyordu!

Bu kez kanmadılar ve kendi kararların çıkarları doğrultusunda kullanmayı tercih ettiler. Bu konuda eleştirilmiş olabilirler, bu eleştiriler devam ediyor da olabilir ama görünen o ki bu kez muhataplık konusunda doğru tarafı seçmişler.

Neden?

Nedeni şu. Irak Kürtleri ABD ve koalisyon güçlerinin tarafında yer aldılar. Ya da izledikleri doğru yoldan dolayı ABD ve koalisyon güçlerinin desteğini ve korumasını sağlayabildiler. Bu çok önemli. Nitekim geçen hafta gerçekleştirilen ABD ziyaretinde görülmemiş bir üst düzey protokol uygulaması ile karşılandılar. ABD başkanı ve Başkan yardımcısı ile aynı anda toplantıya katıldılar. Bu durumun ortadoğuda mangalda kül bırakmadıklarını iddia eden birçok ülke başkanına, cumhurbaşkanına, başbakanına uygulanmadığını belirtirsek konunu önemi anlaşılıyor. Bu konu basına da yansıdı ve konu ile ilgili verilen haberde; “ Barzani'nin Beyaz Saray'da pek uygulanmayan üst düzey protokolü, dün Başkan Yardımcısı Biden'la görüşme ile başladı. Biden görüşmesi sürerken, ABD Başkanı Obama da görüşmeye katıldı” şeklinde verildi.

Ancak ziyaretin önemi sadece bu değil. Barzani daha sonra Atlantik Konseyinde bir konuşma yaptı ve bu konuşmasında çok önemli bir konuya değindi.”Bağımsız Kürdistan” konusuna. Basınımıza da yansıyan konuşmanın bir bölümü şöyle; “ Kendi geleceğini belirleme fırsatı referandumla Kürt halkına verilmeli. Bu da şiddetten uzak şekilde, barış, koordinasyon ve anlayış içinde olmalı. Gelecek yıl ya da ne zaman olacağını bilemem. Ama bağımsız Kürdistan kesinlikle yolda. Referandumumuz olacak ama şimdi İŞİD ile mücadeleyle uğraşıyoruz, o nedenle ertelendi ama yapılacak"

DAİŞ İLE MÜCADELE

Şu anda başta Irak ve Suriye olmak üzere DAIŞ çetelerine karşı Kürtler savunma savaşında bulunuyorlar. Çünkü DAIŞ çeteleri hiçbir kural tanımadan girdikleri yerleri yakıp yıkıyor, insanlarını öldürüyorlar. Esir aldıkları insanları pazarlarda satıyor farklı inançtaki insanların kızlarını ve kadınlarını başkasına para karşılığında satıyor ve peşkeş çekiyorlar.  Bu durum diğer güçlerle birlikte Kürtlerin DAIŞ’e karşı savaşmasına neden oluyor. ABD ziyaretinde bu konu da gündeme geldi. Bu konuda açıklama yapan Barzani;  DAIŞ’e karşı elde ettikleri başarılardan gurur duyduklarını, DAIŞ'in yenilmez olduğu efsanesinin sona erdiğini söyledi. Mesud Barzani 20 bin kilometrekarelik alanı DAIŞ çetelerinden temizlediklerini belirtti. DAIŞ'le mücadelede bin 200 peşmergenin öldüğünü, 7 bininin yaralandığını, maddi ve moral kayıplarının yaşandığını bildiren Barzani, "DAIŞ'den kaçarak IKBY'ye gelen mültecilerin sayısı yerel halkın sayısını geçti" dedi.

Buradaki ayrıntıya dikkat etmek gerekiyor. Bugüne kadar verilen peşmerge kaybı ve yaralı sayısı birçok devletin bir savaşlarda verdikleri kaybın üzerinde bulunuyor. Üstelik Kürdistan’daki çatışmalarda diğer güçlerin kayıpları da var. Bu durum buradaki savaşın geldiği boyutu da gösteriyor. Özellikle geçen ay alınan çatışan güçlere doğrudan silah yardımı konusu her ne kadar merkezi hükümetin işine gelmiyor ve itirazına neden oluyorsa da bu kayıpların oranı silah yardımının doğrudan Kürtlere yapılmasının önemini de ortaya koyuyor. Üstelik DAIŞ çetelerine karşı savaşan ve demokrasiyi savunan tek güç Kürtlerdir.

Buna rağmen Abadi hükümeti ile olan ilişkiler her ne kadar düzelme yoluna girmiş görünmekte ise de halen Maliki dönemindeki uygulamalar devam ediyor. Abadi’nin Kürdistan ziyareti buzları eritme noktasında önemli bir adım sayılsa da petrol satışlarından elde edilen gelirlerin Kürdistan hükümetine henüz verilmemiş olması önemli bir sorun olarak ortada duruyor. Bu durum bölgede ekonomik sıkıntılara da neden oluyor.

Bütün bunlara ek olarak referandum gerçekleşmesi ve bağımsız Kürdistan adımların atılması kadar önemli olan bir konu Kürt Ulusal Konferansının toplanması ve mevcut koşulların bu konferansta tartışılıp karara bağlanmasında büyük bir yararlılık bulunmaktadır. Buradan alınacak bir karar ve ardından gerçekleşecek referandum sonuçları ile atılan bir adım daha güçlü bir adım olacaktır. Kürtlerin bağımsız bir devlet kurup kurmayacaklarına artık Kürtlerin karar vermesi gerekiyor. Böylesi bir hakkın kullanımı konusunda da kimsenin engel koyma gibi bir lüksü olmamalıdır.