Demokratik Çözüm süreci adı altında sürdürülen ve Türkiye’nin temel sorunu olan Kürt sorununun çözümünü amaçlayan çalışmanın seçim atmosferinin gergin ortamından sonra sağlıklı yürüdüğünü ilişkin açıklamaların ardı ardına gelmesi sevindirici bir adım.
Türkiye’de huzur ve barış olmadan bu ülkenin iflah olamayacağını yıllardır yazıp çiziyoruz. Gerek muhataplaşma konusunda gerekse tanıma konusunda bu yönlü gayretler yıllardır devam ediyor. Bu konuların isabetli olarak belirlenmesi ile çözüme yönelik umutlarımızda arıtmıştı. En gergin zamanlarda bile umudumuzu yitirmedik ve görülmektedir ki bu umut boşuna değil.
Barışın savaştan daha zor olduğunu biliyoruz. Tarihsel deneyimler bunu göstermekte çünkü siz bir taşı diğer taşın üzerine koymaya çalışırken onu yıkmaya çalışanların sayını onaranların sayısından fazla oluyor.
Ülkede bir yıldan beri kan dökülmediğinden acayip şekilde rahatsız olanların varlığı ortada. Çözüm sürecini “İhanet projesi” olarak tanımlayanları mı söylesek, Demokratik özerkliliği ihanet olarak görenleri mi?
Ancak bütün bu karşı çıkışlara rağmen iyi şeyler oluyor. 1 Haziran tarihli açıklamaları incelediğimizde artık daha kararlı ve yararlı bir çalışmanın içine girildiğini görüyoruz. Bu barış için daha fazla çalışmayı da gerektiriyor.
Yeni Süreç
 Yeni süreç olarak tanımlayacağımız döneme ilişkin ilk açıklama Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’dan geldi. “çözüm sürecinde bir tıkanma olmadığını, diyalogların devam ettiğini” belirten Atalay karşı çıkanlar için de hatırlatmada bulundu;
"Artık, oradaki vatandaşlarımız da bunlara izin vermez. Çünkü şu anda tüm kesimlerin desteği alan bir çalışma bu. Önceleri bazı tereddütler vardı. Diğer bölgelerimizden hükümetimize yönelik bazı eleştiriler vardı. İyi anlaşılmayan hususlar vardı. Şimdi, artık Türkiye'de bütün vatandaşlarımızın satın aldığı bir projedir bu. Son aylarda bu konuda daha ileri adımlar atılsın diye bir çalışma var. 19 Mayıs'ta Sayın Başbakanımızın başkanlığında son dönemlerin en kritik toplantılarından birini yaptık. Hükümetimizden, gruptan, partiden ve tüm ilgilerinin katılımlarıyla gerçekleşti. Konu, bütün boyutlarıyla masaya yatırıldı ve yeni bir ivme kazandırılması yönünde kararlılık oluşturuldu ve yeni kararlar alındı. O yeni kararların içeriğine girmeyeyim, ama şunu ifade edebilirim. Daha somut, yeni bir yol haritasının üzerinde çalışılması, sonuca doğru daha hızlı adımlar atılması kararlaştırıldı. Bu yönde, bizim siyaset kesimiyle görüşmelerimiz oldu. Bu sırada da bölgede bir hareketlilik başladı. Yol kesme gibi. Bunu şöyle yorumluyoruz. Biraz daha ciddi adımlar atılmaya başlayınca, yine birileri bunu sabote etme yönünde farklı provokatif davranışlara ve tutumlara giriyor. Siyaset kesimiyle de görüştük. Bu, kabul edilemez..." dedi.
“Bir yandan da şöyle bir şey var, bölgedeki olumsuzları çoğaltan ve çözüm sürecinden çok da mutlu olmayan, bir kesim buna 'ihanet projesi' diyor, bir kesim 'aslında yürümüyor ve bitmesini isteyen yayınlar yapıyor'. Paralel yapı öyle.”
Bu açıklamadan sonra İmralı adasına giden HDP grup başkan vekilleri İdris Baluken,Pervin Buldan ile HDP Eş Başkan Yardımcısı Sırrı Süreyya Önder Abdullah Öcalan ile bir görüşme gerçekleştirdi.
Heyet şu açıklamada bulundu: "Sayın Öcalan 'En önemli realite sürecin yeni bir aşamaya gelmiş olmasıdır" diyerek 'Gelinen noktada ciddi bir başlangıç için önemli bir umut vardı ve bu umut korunarak geliştirilmelidir' dedi. İki taraftan da kaynaklanan zorlayıcı gelişmelere dikkat çeken Öcalan; tarafları süreci provoke edecek tutumlardan alabildiğine kaçınmaya, dikkatli ve duyarlı davranmaya çağırdı. Tarafların gerçek bir başlangıç için gerçekçi ve samimi önerilere ve bunun pratikleştirilmesine dönük yol ve yöntemlere yoğunlaşması gerektiğine işaret eden Öcalan, bir bütün olarak medya dünyasının demokratik bir cesaretle çok tarihi bir sürece girdiğimizin bilinç ve sorumluluğuyla yapıcı bir işlev üstlenmesinin önemine değindi.”
İki açıklamayı yan yana koyduğunuzda yapılan görüşmelerin olumlu gittiğini hatta sürecin çözümü konusunda bir takvim belirlenmesi aşamasına gelindiği, konu ile ilgili görüşmelerin de düzenli olarak yapıldığı anlaşılıyor ki bu sevindirici bir durumdur. Sevindirici olan diğer husus ise ortaya konulan lokal gelişmelerin sürecin seyrini değiştiremeyeceği kararlılığıdır.
Yeni süreç yapılacak ilk yasal düzenlemelerle zeminini de oturtmuş olacaktır. Bunun için de her geçen saat bile çok önemli. Bu ateşten kurtulmanın en iyi fırsatı yakalanmışken zamanı boşa harcamamak lazım.