Uzun ince bir yoldan sonra nihayet sandık başındayız. Pazar günü aylardır harıl harıl çalışmaları sürdürülen seçim çalışmalarının final günü. Hepimiz sandık başlarına gidip önümüzdeki beş yıllık dönem için yaşam alanlarımızın kaderini belirleyecek kişi ve ekipleri seçeceğiz.
Pazar günü sandıktan
Belediye Başkanımızı
Belediye Meclis üyelerimizi
İl Genel Meclis üyelerimizi
Muhtar heyetini
Ve muhtarımızı seçeceğiz.
Bu seçimde de kazananlar olacak kaybedenler olacak ama amaç eğer söylendiği gibi halka hizmet ise hizmet kazanacak, demokrasi kazanacak, sağduyu ve tahammül kazanacak.
Seçim sürecinde bir iki olayı saymazsak sakin bir dönem geçirildiğini söylemek mümkün. Seçimden sonra bu sürecin iyi bir tahlilinin yapılacağını tahmin etmek de güç değil ancak istenen sakin bir şekilde gelinen sürecin seçim günü ve sonrası da sakin bir şekilde geçirilmesi. Bu istek sağduyu sahibi olan bütün vatandaşların isteği.
Finallerin hep sandıkta gerçekleşmesi tesadüf olsa da ilginç. Sandıktan çıkan kazanıyor sandıktan çıkmayan kaybediyor. Ama bütün sandık hesapları aslında içinden çıkmayacağımız asıl sandığa göre yapılırsa daha hayırlı sonuçlara ulaşmak da mümkün olacak diye düşünenlerdeniz.
Aylardır süren seçim çalışmalarının bütün yorgunluğu ve gerginliği ile sandık başına gideceğimizi unutmamamız lazım. Özellikle adayların ve yakın çevrelerinin, parti yöneticilerinin bu durumun farkında olmaları gerekiyor. En ufak bir tartışmaya dahi müsaade edilmemesi gerekiyor. Özellikle seçimle yeni tanışan siyasi parti yöneticilerinin bu duruma tabanlarına iyi aktarmaları gerekiyor. Seçimin kendine has bir havası var ve bu hava sokak tartışmalarına benzemiyor. Galibiyeti de mağlubiyeti de sindirecek durumda olmak gerekiyor aksi durumda kaos ortamlarına zemin hazırlanmış olur. Bu üzerinde hassasiyet gösterilmesi gerekin bir öneri ve uyarı olarak algılanmalı.
Bu seçimin saç ayaklarını oluşturan üç parti temsilcilerinin seçim güvenliğinden ve seçimin sakin geçmesinden sorumlu partiler olacağını bilmem anlatmaya gerek var mı? Bu nedenle bu siyasal partilerin tabanlarına sağduyu çağrısı yapmaları yerinde olacaktır.
Bir de muhtarlar meselesi var elbet. Muhtarlar siyasi partilere göre biraz daha bireysel çalışma yürüttükleri için ve dar bir alanda mücadele ettikleri için daha gergin olabilirler. Seçim ve sandık güvenliğinden sorumlu olan kamu erkinin bu durumun hassasiyetini göz önünde bulundurmasında fayda var. Her mahallede sekiz dokuz muhtar adayının bulunduğunu hesaplarsak bu konunun hassasiyeti de ortaya çıkmaya başlar.
Bir de güvenlik görevlilerine bir hatırlatma yapmakta fayda var. Netice itibariyle ülke bir seçime gidiyor ve yeni dönem yöneticilerini seçecekler. Bu durumun hassasiyet içerdiğini biliyoruz. Güvenlik görevlilerinin herkese karşı eşit, herkese karşı güleryüzlü. Herkese karşı yardımsever olmalarında büyük yarar var. Üzerinde hassasiyetle durulması gereken konu güvenlik erkinin taraf pozisyonuna girmemesidir. Bu durum kırsalda görev yapacak olan jandarma için de geçerlidir. Güvenlik vatandaşın tercihini güvenli bir ortamda kullanmasını sağlamakla görevli ve bu hassasiyeti göstermelidir.
Bir de oluşabilecek gerginlikleri önleme noktasında acil müdahalede bulunacak ve gerginliği yatıştıracak bir ekibin bulunmasında fayda var. Bu ekip STK temsilcilerinden oluşabilir. Her hangi bir bölgede çıkabilecek olası bir gerginlik durumunda bu ekipler o alana giderek tarafları yatıştırmalı ve gerginliği önlemede güvenlik güçlerine yardımcı olmalılar diye düşünüyoruz. Bu heyetin genel bir temsilliyet taşımalarında da fayda bulunmaktadır.
Bu hatırlatmadan sonra şunu da belirtmek gerekiyor ki sonuçta Pazar günü gerçekleşecek olan bir seçimdir. Dünyanın sonu olmadığı gibi kıyamet de kopmaz. Önümüzdeki süreç için yönetici seçeceğiz. Kazanan biri olacak kaybedenlerin sayısı daha fazla. İpi göğüsleyen de seçimi kaybeden de netice itibariyle bir hizmet yarışı için orada bulunduğunu unutmamalı. Sevinçler de üzüntüler de sınırlı ve sorumlu olmalı.
Sorunsuz ve örnek bir seçim yaşamamız dileğiyle…