ÜNİVERSİTES SINAVIDün milyonlarca genç üniversite eğitimi görmek için yıllarını hazırlığı için harcadıkları sınava tekrar katıldılar. Bu gençlerin arasından ancak çok küçük bir bölümü sınavı başarı ile tamamlayarak üniversitelerde okuma şansını elde edebilecek. Geri kalanları ise emeklerinin boşa gittiğinin acısı ile yeniden hazırlıklarına başlayacaklar ya da okumaktan vazgeçip hayata atılacaklar.Öncelikle şu soruyu sormak gerekmektedir; Bu durum bir kader mi? Yoksa eğitim sistemimizdeki bir çarpıklığın sonucu mu? Biz bunun bir kader olmadığını sistemin bir dayatması ve zorlaması olduğunu düşünüyoruz. Kendi yetmezliğini dışa vurmayan sistemin, bu beceriksizliğini çocuklara mal etmesinin bir yöntemidir diye düşünüyoruz: Bu nedenle sınav düzenleniyor ve sınavı geçmeyenlerin başarısızlıkları nedeniyle haklarını kaybettikleri topluma aktarılıyor. Oysa gerçek öyle değil, çünkü Yüzlerce lise birincisi dahi bu sınavı geçemeyebiliyor. Bunu nasıl izah edeceksiniz? Liseyi birincilikle bitiren bir insanın beceriksiz, yeteneksiz olduğunu mu iddia edeceksiniz.Bu ülkede herkesin istediği üniversitenin istediği dalını okuma hakkı olmalıdır. İşe alırken, değerlendirirken sınav açmaya bir şey demiyoruz ancak öğrenimine devam etmek isteyenlerin bu imkândan yoksun bırakılmaması gerekmektedir.Diyeceksiniz iyi de kaynak nerede? Öyle ya aslında kaynaklar sınırlı ve talepler sonsuz o zaman kıt kaynaklardan en iyi sonucu olmaya çalışmak lazım. Kaynak yok söyleminin doğru bir yaklaşım olmadığını hepimiz biliyoruz. Daha geçen gün sayın başbakan kaynakların savaşa silahı gitmesi yerine kalkınmaya gitmesi, eğitime gitmesi gerektiğini vurgulamadı mı?Yani Sayın Başbakan bile kaynaklarımızı yanlış yerde kullandığımızı söylemek zorunda kaldı. Çatışmalara, operasyonlara, silahlanmaya kaynak varsa o zaman eğitime de kaynak bulmak zorundasınız. O zaman sağlık için de kaynak bulmak zorundasınız. “Elimde kılıcım ya kesirim ya biçerim” diyenlerin bu ülkeyi nerelere getirdiğini hepimiz görüyoruz.Kandan umut bekleyen kan tacirlerinin, silahlardan rant sağlayan kan emicilerinin kursağına dökeceğimiz kaynaklarımızı, çocuklarımızın eğitimi için insanlarımızın sağlığı için harcasak işsizlik için açlık için kullansak daha iyi olmaz mı?Çocuklarımızı yıllarca safkan Arap atı gibi sınavdan sınava koşturuyoruz. Neden YÖK denilen 12 Eylül zihniyetinin getirdiği sistem ve yapılanmadan dolayı. Bu sistem sayesinde ne üniversitelerin özerklilikleri kaldı nede çocuklarımızın rahatı.Son sınav da göstermiştir ki çocuklarımızın bu stresi kaldıracak gücü kalmamıştır. Okullarımızda iyi bir eğitim verilmediği için çocuklarımızın dershanelere gitmekten başka şansı kalmıyor. Dershane ücreti ödemedikleri için gençler intihar ediyor. Bütün bunlar bu sınav nedeniyle oluyor. Bu ülkenin yüzde 60´lık kesimi fakir ve fakir insanlarımızın da okuma hakkından yararlanmaları gerekir. Bu anayasal bir eşiklik talebidir. Engellenmiyorlar görünüyorlar belki ama aslında engelleniyorlar. Paraları olmadığı için hazırlanamıyorlar ve eleniyorlar.Sayın Başbakana bu kez katılıyorum. Kaynaklarımız iyi yerlerde değerlendirelim. Savaş için değil barış için, eğitim için, aş için iş için. Kaynaklarımızı iyi kullanalım ki çocuklarımız yarış atları gibi sınavdan sınava koşturmasınlar.