AB uyum yasaları, Demokratikleşme çabaları, işsizliğin önlemesi derken hızlı çalışma temposu sonucunda ülkemizi dünya birincisi yapma başarısı göstermiş olduk. Mutsuzuz ve utanıyoruz bu birincilikten çünkü. Zaten mutlu olmamızın da imkanı yok çünkü bizi dünya birincisi yapan gelişme bir başarının değil başarısızlığın adı.
Dün yani 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günüydü. Bu günde Uluslar arası Basın Enstitüsünün verilerine göre ülkemiz 57 tutuklu gazeteci ile dünya birinciliği koltuğunu kimseye kaptırmama başarısını(!) yakalamış durumda.
Konu ilgili olarak Tutuklu gazeteciler platformu tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada verilen bilgiler de durumu gözler önüne sermeye yetmektedir. Genel durumun vahametinin önemli bir yanı da tutuklu bulunan gazetecilerin hep muhalif alanda bulunanlar olması.
Ülkemizde tutuklu bulunan basın mensuplarının bir an önce serbest bırakılmaları dileği ile yapılan basın açıklamasını sizlerle paylaşıyorum.
“ 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Türkiye Dünya Birinciliğini Sürdürüyor!..
 
Türkiye’de ve Dünyada basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, halkın haber alma hakkını savunan basın emekçileri çeşitli saldırılara maruz kalıyor. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutluyoruz.
Türkiye, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü gazeteci-yazar sayısı bakımından Dünya birinciliğini sürdürüyor. İki ay önce Türkiye ve Dünya kamuoyuyla paylaştığımız bu saptama, birkaç hafta önce Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) nezdinde de teyit edilmiş oldu. Uluslararası Basın Enstitüsü’nün açıklamasına göre Türkiye 57 tutuklu gazeteciyle Dünya birincisidir.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun saptamasına göre bugünkü tarih itibariyle Türkiye cezaevlerinde 12’si imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 58 gazeteci ve yazar tutuklu bulunuyor. Tutuklu gazeteci ve yazarların büyük çoğunluğu Sosyalist basın ile Kürt basınına mensuptur. Sosyalist basından 23, Kürt basınından 24 gazeteci ve yazar tutuklu ve hükümlüdür. Geçtiğimiz hafta Dicle Haber Ajansı (DİHA)’nın Diyarbakır bölge temsilcisi Kadri Kaya ile Batman muhabiri Erdoğan Altan’ın tutuklanması saldırıların sistematikleştiğinin göstergesidir. Binlerce basın emekçisinin yargı kıskacı altında bulunduğunu da belirtmek gerekir.
Türkiye’de basın özgürlüğünü, halkın haber alma hakkını, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunmanın yolu, toplumsal muhalefet güçlerinin Toplumla Mücadele Yasası adını verdiği Terörle Mücadele Yasası’na karşı mücadele etmekten geçiyor. TMY’yi dokunmadan, gündeme almadan, Türkiye’de basın özgürlüğünü savunmanın olanağı yoktur. Bu ölçüt, basın özgürlüğünü savunmanın mihenk taşı haline geldi. Türkiye’nin tutuklu gazeteci sayısı bakımından Dünya birincisi olmasında da TMY’nin doğrudan payı vardır. Bir diğer ölçüt ise tutuklu gazetecilerin yargılandığı, gizlilik kararı, uzun yargılama süresi vb. özel yetkilerle donatılmış Devlet Güvenlik Mahkemelerinin devamcısı Ağır Ceza Mahkemelerinin kaldırılması talebidir. Atılım Gazetesi genel yayın yönetmeni ve İstanbul 1. Bölge (Anadolu Yakası) bağımsız milletvekili adayı İbrahim Çiçek 5 yıla yakın bir süredir tutuklu bulunmaktadır. İbrahim Çiçek’in durumu, uzun yargılamaya tipik örnektir...”
Bu açıklamaya rağmen dünya basın özgürlüğü gününün bütün basın mensuplarına kutlu olmasını diliyorum.