Batman Milletvekiliyken de Sayın Ekmen’in çalışmalarını izlerdim. Özellikle Kürt sorununa duyarlığını hep takdir etmişimdir. Sivil toplum örgütlerinde görev aldığı yıllarda da sorunlara hâkim olmuştu. Toplumsal olaylarda roller üstlenmiş ve dikkatleri üzerine çekmişti. Üstelendiği bu misyon Sayın Ekmen’i Milletvekilliğine taşımıştı. Parlamentonun en genç vekillerinden biriydi. Yaşı gençti ama düşünceleri olgundu. Milletvekiliyken de Kürt sorunu üzerine çeşitli platformlarda konuşuyor, barıştan yana olduğunu, silahların gölgesi olmadan da bu sorunun çözülebileceğini beyan ediyordu. Milletvekilliği bittiğinde de, Sayın Ekmen üstlendiği bu misyonu devam ettirmiş. Kürt sorununun demokratik yollara çözülmesi gerektiğine dikkat çekmiş, bu meyanda her platformda düşüncelerini anlatmaya devam etmiştir. Kürt sorununa duyarlığı gözönünde bulundurulduğunda ‘Akil İnsanlar Heyeti’nde yer alması da bana göre bir sürpriz değildi. Sayın Ekmen’i tebrik etmek için aradığımda, kendisiyle Barış Sürecini de konuştum ve Akil İnsanlar heyetinin bu süreçte nasıl bir yol izleyeceğini sordum. Ekmen, her zaman ki naif üslubuyla Akil Heyetin nasıl bir yol izleyeceğine dair bazı detaylara değindi.

“Bu sürece destek veren herkes akil adamdır” sözleriyle konuşmasına başlayan Ekmen, süreçle ilgili bakalım başka neler söyledi.

"Türkiye son 10 yıldır çok ciddi bir demokratik dönüşüm yaşıyor. Bu demokratik dönüşümden tüm kesimlerde olduğu gibi Kürtler de payını alıyor. Devletin inkar, red ve asimilasyon politikalarını sona erdirmesi, yeni bir Anayasa iradesini net olarak ortaya koyması, Kürtlerin hak ve özgürlük taleplerini siyasi yollarla elde edebileceğini işaret ediyor. Bu noktada, silahlı güçleri temsil eden iradeyle, devlet iradesinin görüşmeleri bize umut veriyor. Birşeye dikkat çekmek istiyorum, silahsızlaşma süreci temel hak ve özgürlükler için bir son değil, bir başlangıçtır. Anayasadan TMYK’ya(Terörle Mücadele Yüksek Kurulu) ihtiyaç duyulan bütün reformlar silahların gölgesi olmadan çok daha kolay gerçekleşir.

Komisyon üyelerinde aranmış olan şüphesiz birinci öncelik bu sürece inanmaktır. Sürece inanan insanlar arasında toplumda karşılığı olan, farklı kesimlerden temsiliyeti olan insanlar seçilmiş gözüküyor. Tabii ki; İslamcısından, Milliyetçisine, Liberalinden, Demokrat Soluna, Sünniden, Aleviye, her kesimin Türkü-Kürdü ve Ermenisi ile orada temsil edilmesine dikkat edildiği anlaşılıyor. Bu sürece destek veren herkes akil adamdır ve toplumdaki akil adamlar bu kişilerden ibaret değildir.  Elbette bu kişilerin sayısı arttırılıp azaltılabilir. Yeni isimler eklenebilir. Benim de çok sevdiğim çok önem verdiğim ömrünü bu konuları incelemeye vakfetmiş insanlar var. Keşke onlar da bu liste de olsaydı. Ama zaten o kişiler süreci destekliyorlar.

Akil İnsanlar Heyeti Bölgelerine göre İl İl gezecekler. Gittikleri yerde kendi inandıkları barışı ve bunun gerekçelerini anlatacaklar. Toplumun beklenti, eleştiri, kaygılarını da tespit edip karar alıcılara iletecekler. Toplumun çözüme inancı çok yüksek. Bu heyetler üç etki yaratabilir. Çözüme inananların inancını arttırabilir, sürece desteği daha nitelikli hale dönüştürebilir, endişe duyanların endişelerine cevap verilebilir. Bu heyet çözüm sürecinin sağlıklı yürümesi için öngörü ve tespitlerini kararalıcılar ve kamuoyu ile paylaşabilir. Türkler ve Kürtlerin Birlikte yaşam arzusu her şeye rağmen çok güçlü olarak devam ediyor. Toplumun bir eksiği belki de her iki halkın birbirinin yaşadıklarını ve kaygılarını anlamada yetersiz kalması. Bu heyet bunu sağlayabilir. Bu sağlanınca da zaten var olan birlikte yaşama iradesi daha da güçlenir.

Şu anda komisyonun taraflar arasında bir rol oynaması söz konusu değildir. PKK bir sonuçtur. Bu sonucu doğuran birçok hatalı politikaya son on yılda son verildi. Ancak başta yeni Anayasa olmak üzere, TMK ve diğer yasalardaki demokratik dönüşüm henüz tamamlanmadı. Silahlı mücadelenin sona ermesi, bu anlamda bir son değil başlangıç olacaktır. Can kaybının yaşanmadığı, silahların gölgesinin toplum üzerine düşmediği bir süreçte demokratikleşme iradesi çok daha hızlı ve verimli işleyecektir. Toplumunda buna desteği artacaktır. Bunun görev süresi gibi bir şey yok. İki ayda yoğun bir çalışma isteniyor. Sonrasında da bu insanlar dönüşüm sürecine katkı vermeye devam edeceklerdir."