Suruç saldırısında yerde ve 24 Temmuzda gökten yağmaya başlayan bombalar bizi yakmaya devam ediyor. Karşılıklı çatışmaların başlaması ile dağ, taş, orman, ova, insan, araç ne varsa yanıyor memleketimizde.
Bu insanlar
Bu doğa
Bu sosyal yapı
Bu kardeşlik
Bu memleket böyle yanmayı hak etmiyor.
Evet, ülkemizde bir Kürt sorunu var.
Evet, ülkemizde demokrasinin tam oturtulamamasından kaynaklı sorunlar var.
Evet, özgürlüklerimiz kısıtlı ve inkar politikaları kısmen de olsa varlığını sürdürüyor
Evet, cezaevlerimiz hale siyasal suçlardan dolayı tutuklananlarla dolu
Evet, bir sürü eksikliğimiz var
Ancak
Bunun yanında bu ülkenin çok da güzellikleri var.
Bu ülke kendi coğrafyasının en iyi demokrasisine sahip ülke
Bu ülkede insanlar etnik, dini ve mezhepsel farklılıklarına rağmen kaynaşmış bir yapıya sahip
Bu ülkenin ekonomisi hızla iyileşmeye doğru gidiyor
Bu ülke gelişmişlik seviyesi bakımından hedeflediği Avrupa veya batı ülkeleri ile rekabet edebilecek bir yapıya geldi.
Bu ülkede artık Kürt siyasal hareketi parlamentoda kendi adıyla ve kendi fikirleri ile 80 milletvekili ile temsil yeteneğine sahip
Bu ülkede artık kimse diktatörlük istemiyor ve demokratik hakkını kullanarak bunu engelleyebilir
Bu ülke rahat bırakılırsa umut vaad eden bir coğrafyaya sahip
Ama ve lakin
Siz siyasal yöneticilerin basiretsiz ve kabiliyetsiz çalışmalarınız nedeniyle ne yazık ki ülke bu yaz sıcağında yanıyor.
İnsanların yüreği yanıyor.
Doğanın yüreği yanıyor.
Ekonominin ciğeri yanıyor.
İlişkilerin bağı yanıyor.
Toplumsal bir çatışma içine girmemize ramak kaldı. Etrafta avuçlarını sıvazlayarak bekleyen kan emiciler bizim etnik bir çatışmanın içine girerek rahat bir yem olmamızı bekliyor.
Yaptıklarınızın hiçbir şekilde inandırıcı bir açıklaması olamaz.
Suruçta yaşanan vahşeti bahane ederek gidip evde yatan polisleri katletmeyi intikam aldık açıklaması ile izah etmek iknacı bir açıklama olamaz. Polislerin bu şekilde katledilmelerini bahane ederek 40 F-16 savaş uçağı ile kandile saldırıp var olan çatışmasızlık ortamını bozmanızı intikamlarını aldık, kanları yerde kalmadı söylemi ile örtemezsiniz.
Çünkü attığınız bu adımlar ve verdiğiniz bu kararlardan sonra ortaya çıkan kayıplar hem Suruç katliamının hem de polislerin öldürülmesi ile ortaya çıkan sonuçların kat kat fazlasına mal oldu.
Her gün bombalamalar, her gün yol kesmeler, her gün cenazeler, her gün araç yakmalar ile karşılaşıyoruz artık.
Bu ülkenin bütün varlıkları ile ateşe verilmesi tamamen kişisel yetmezlik, ego ve çekememezliklerin bir sonucudur. Bu ülkeyi kendinize ve çıkarlarınıza veyahut emellerinize kurban etmeye hakkınız yok.
Sizin kin ve intikam yaklaşımlarınız yüzünden ülke kan pazarına döndü.
Ceylan pınarda çıkan olaylar yüzünden sınır ötesi operasyonlar düzenlemek nasıl bir izah olacak. Yargıya talimatlar yağdırarak HDP’nin kapatılmasını talep etmek yöneticilerinin tutuklanması için girişimler başlattırmak sizi başkan seçtirtmeyeceğiz söyleminin bir cevabı değil de nedir?
Dolmabahçede varılan mutabakatla ülke bir huzura kavuşmuşken, insanlar yeni bir umuda merhaba demişken ülkeyi bu şekilde yakmaya hakkınız var mıydı?
Yaptığınız yanlış.
Yaptığınız kaybettiren türden.
Bu nedenle bu ateşi söndürün artık.
Araç yakmalarını durdurun, karakollara saldırmayı bırakın, Asker ve polis öldürmeyi bırakın ve eski konumunuza geri dönün. Hava saldırılarınızı durdurun, top atışlarınızı susturun, operasyonlarınızı eski konumuna getirin, kin ve nefret yaratan söylemlerinizi bırakın ve çözümün parlamentoda gerçekleşmesi için zemin yaratılmasına müsaade edin.
Bu şekilde belki insanlarımızı ve ülkemizi bu ateşin içinden kurtarmak için bir fırsatımız olur. Biz bu ülkede sorunların silahlarla değil barışçıl yöntemlerle çözülmesini istiyoruz. Biz ne devletin Kürtleri öldürmesini istiyoruz nede Kürtlerin haklarını almak için bu aşamadan sonra güvenlik güçlerini öldürmelerini.
Hak ve hukuk biliniyor. Yol demokratik yöntemlerin kullanılmasından geçer. Bu nedenle bu ülke birkaç kişinin dudaklarının arasından çıkan yıkım sözlerine bırakılmamalıdır. Barıştan yana olanlar seslerini yükseltmelidir.
