*Batman, tam 70 yıldır petrolle tanışan bir şehir. Zaman zaman petrolcülerin öykülerini bu sütunlara taşıyoruz, çünkü bu şehir hep ‘kara altın’la bugünlere geldi. Bir dönemler 7000 işçinin çalıştığı TP’de Batmanlı bir çok kişinin anısı vardır.

*Türkiye’de ilk paleontolog Mehlika Taşman, Garzan’da çalışırken o zor koşullara dikkat çekiyor: ‘’Garzan-1’de barakada kalıyorduk. Yer topraktı. Üzerine hasır sermiştik. Odun sobası vardı. Koşullar zordu. O zor şartlar altında kara altına ulaşmak görevimizdi.’’

HER KARIŞTA İZLERİ VAR

Türkiye’de petrolün çıktığı ilk kuyu Raman-8’dir. Ancak petrol aramalarında ilk kuyuda sondaj çalışmalarının yapıldığı yer ise Basbirin-1’dir.

13 Ekim 1934’te Batman-Mardin il sınırındaki Midyat’ın Basbirin ve Hermis köylerinde petrolcüler ‘kara altın’ için ter dökmüşler.

Buharlı, darbeli ve kablolu petrol kuleleri o dönemin petrolcülerine çile çektirmiş.

1938-39 yıllarında bu kuyularda arzu edilen rezerv bulunamayınca gözler Raman dağına çevrilmiş.

1939 yılının Nisan ayında o emektar kuleler Raman’a taşınmış.

Ancak o dönemler Midyat-Hasankeyf arasında yol yoktu.

Dicle Nehri’ni geçecek köprü de bulunmuyordu.

Türkiye’de ilk petrol kuyusunun açıldığı Midyat-Hermes'teki kule, Mardin ve Diyarbakır güzergahında 350 km’lik yol kat ederek, Meymuniye boğazına getirilmiş.

O dönemin petrolcüleri anlatıyor:

‘’Meymuniye boğazının olduğu yer büyük ihtimalle nehir yatağıydı. O bölge Beşiri merkezine 23 km uzaklıkta. İluh’a ise 19 kilometre mesafedeydi. İluh henüz köydü.”

AMERİKAN KOLEJİ’NDEN BATMAN’A

Mehlika Taşman, 1938’lerin başlarında sınava sokulmaksızın özel olarak paleontoloji bölümünü okumak üzere ABD’ye gönderilmiş.

ABD’de eğitimini kısa sürede tamamlayan Taşman’ın ilginç öyküsü var.

İlk paleontolog Taşman’ın yaşamı Garzan, Raman ve Batı Raman’da geçmiş.

Taşman o dönemler ne şartlar altında çalıştıklarını anlatırken, kara altınla nasıl buluştuğunu da dile getiriyor:

“-O zaman Türkiye’ye gelenlerin çoğu Amerikalıydı. Yazdıkları raporları tercüme edecek kimse yoktu. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’ni yeni bitirmiştim. Çalışmak istiyordum. Ankara’da yüksek okul yoktu. Bir tek hukuk vardı. O mesleği de sevmiyordum. Dil Tarih Fakültesi açılmıştı. İngiliz filolojisi okuyayım diyordum. O dönemde de Türkiye’nin ilk petrol kuyusu açılacaktı. Bu Basbirin-1 kuyusuydu. Bunlardan haberim yoktu. İsmet İnönü, Basbirin’e gidiyor. Babam o’nun özel doktoruydu. Gittiği her yere babamı götürürdü. Babam tesadüfen o gün Cevat Taşman’la aynı arabada gidiyor. Ben de İngilizceyi unutmamak için çalışmak istiyordum. Babam beni Cevat Taşman’a anlatınca hemen işe başladım. Benim hikayem petrolcülükle böyle başladı.”

ŞARTLAR ZORDU

Mehlika Taşman, sonradan evlendiği Türkiye’nin ilk petrolcüsü Cevat Eyyüp Taşman’la yaşamının büyük bir bölümünü Batman çevresindeki petrol dağlarında geçirmiş.

O koşulları da şöyle anlatıyor Mehlika Taşman:

‘’Amerika’da palentoloji okuyup geldikten sonra bir gün ‘Garzan dağına gideceksin. Sondaj başlıyor’ dediler. Garzan-1’e gittik. Barakada kalıyorduk. Yer topraktı. Üzerine hasır serilmişti. Odun sobası vardı. Koşullar zordu. Daha önce Cevat Eyyüp ile araziye gitmiştik. Cevat beni beğenmiş. Annemle Garzan kampına gittiğimizde bana evlenme teklifi etti. ‘Annen yanında olmadığı zamanlar bana emanettin. Şimdi annenin yanında olduğun için onun önünde sana evlenme teklifi edebilirim.”

Yıllarını petrolcülüğe veren Türkiye’nin ilk petrolcüleri ne Cevat Eyyüp Taşman’ın ne de eşi Mehlika Taşman’ın adı geçiyor.

O petrolcüler unutuldu artık.

Bırakın Taşman çiftini, hala DEDAŞ’ta görev yapan Serhat Öztürk’ün babası merhum Türko Öztürk’ün, bile adını bu kurumda mümkün değil.

Sadece Öztürk mü? Elbette değil.

Eski TPAO spor şefi Şehmus Üney’in babası Yusuf Öney…

Petrolspor eski sporcusu Salih Eren’in babası merhum Muhittin Eren…

Mehmet Tunç, Esat Atuğ, Yusuf Ceylan, Yunus Alp, Süleyman Bayır, Hasan Güven, Mehmet Gürbüz, Süleyman Bilgiç ve Sait Demirbey, Türkiye’deki ilk petrolcülerdir.

Bu emekçiler o zor koşullarda Amerikalı sondörlerden kuleleri devralıp ‘kara altın’ı günümüze taşımışlar.

Çoğu şimdi aramızda değil ama bu şehir ‘kara altın’ın başkenti olduysa onların emeğiyle bugünlere gelmiştir. Ne acı ki, onların isimleri bu petrol şehrinin ne caddelerinde ne sokaklarında var…

Batman’ı ‘Batman' yapanlara ahde vefa gerek…