9 Ocak 2013 tarihinde Fransa’nın Başkenti Paris’te bulunan “Kürdistan Enformasyon Bürosunda” bulunan üç Kürt kadın siyasetçi başlarından vurularak öldürüldü. PKK’nin kurucularından olan Sakine cansız, KNK üyesi Fidan Doğan ve Leyla Söylemez. Vurulan üç kişinin hem Kürt siyasal hareketinin beyninde bulunan insanlar olması, hem kadın olmaları, hem de vuruldukları merkezin konumu cinayetin sıradan bir cinayet olmadığı gerçeğini ortaya koymaktadır.
Ulusal ve uluslar arası otoritelerin neredeyse tamamının ortak görüşü; yapılan saldırı ve gerçekleştirilen cinayetlerin Kürt Sorununun barışçıl çözümünü amaçlayan ve Abdullah Öcalan ile Türk Devlet yetkilileri arasında başlayan görüşmeleri sabote etmeye yönelik bir eylem olduğu yönünde.
Buna karşılık gerek Kürt siyasal hareketinin sözcüleri, gerek Türk yetkilileri, gerek Fransız yetkilileri ve gerekse Ulasal ve uluslar arası insan hakları kuruluşları cinayetleri işleyenlerin ivedilikle ortaya çıkarılması için çağrıları bulunmakta.
KNK adına konuşan Zübeyir Aydar konuya ilişkin şunları belirtmektedir; “''Çözüm arayışlarına yönelik bir saldırı, bir sabotaj ve bir provokasyon olarak düşünüyorum, şu anda İmralı'da başlatılan diyalog arayışına yönelik bir saldırı'' dedi. Aydar, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetine de, ''Eğer gerçekten barış ve diyalogta samimiyse, bu konuyu kendilerinin de ciddiye almaları lazım, bu sürece yönelik bir girişimdir, yarın öbür gün kendilerine yönelik bu tür şeyler yönelebilir, Türkiye içinden başka şeyler yapılabilir. Eğer diyalogta samimiyse, bu konuyu kendilerinin ciddiye almaları lazım, olayın üzerine ciddiyetle gitmeleri lazım ve ona göre de tedbir almaları lazım.''
Paris’te bulunan Kürt Enstitüsü başkanı Kendal Nezan da konu ile ilgili sabotaj ihtimalini dillendirmektedir.
Ulusal ve Uluslar arası alanda insan hakları alanında faaliyet gösteren Af örgütü ve İHD de cinayetleri kınayarak endişelerini dile getirdiler. Af örgütünün açıklaması şöyle; “Uluslararası Af Örgütü, Paris’te üç kadın aktivistin vurularak öldürülmesi ile ilgili yürütülen soruşturmanın hızlı ve derinlikli biçimde yapılmasını talep etmektedir. Silahlı Kürdistan İşçi Partisi (PKK)’nin kurucularından Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez, 9 Ocak gecesi “Kürdistan Enformasyon Bürosu”nda vurularak ölü bulundu.   Avrupa ve Orta Asya Program Direktörü John Dalhuisen yaptığı açıklamada, “Görünürde siyasi olan bu cinayetlerin mağdurları için adaletin yerini bulması gerekiyor – soruşturma Fransa yetkilileri tarafından hiçbir eksik kalmayacak şekilde yapılmalıdır.” dedi. “Türkiye yetkilileri de sorumluların adalete teslim edilmesi için yapılan soruşturmada gerekli her türlü işbirliğinde bulunmalıdırlar.” Dalhuisen’e göre, “Her iki taraf da uzun yıllardır süregelen çatışma ve insan hakları ihlallerini sona erdirmeye yönelik görüşmelerin cinayetler nedeniyle raydan çıkmaması için çaba harcamalıdır”. Konu ile ilgili olarak bir basın açıklaması yayınlayan İnsan Hakları Derneği de cinayetleri kınayarak özetle şu görüşlere yer verdi; “ Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yoldan çözülmesi noktasında devlet yetkililerinin Abdullah Öcalan ile yeniden görüşmelere başladığı, hükümetin ve Türkiye’nin gündeminde ilk sırayı teşkil eden diyalog ve müzakere sürecinin baltalanmasına dönük bu tip provakatif saldırıların yaşanması üzüntü vericidir. Kürt sorunu köklü, karmaşık ve uluslar arası boyutu olan bir sorundur. Dolayısıyla çözüm sürecinde başta Kürt siyasetçiler olmak üzere kanaat önderlerinin gelişebilecek provakatif saldırılara karşı korunması, bu kişilerin yaşadığı ülkelerin yönetimlerinin gerekli güvenlik tedbirlerini alması ve bu süreçte herkesin çok daha dikkatli hareket etmesi gerektiğini ve herkesin kendi kişisel güvenliğine hassas olmasını hatırlatmak isteriz. Kürt sorununda yaşanan diyalog ve olası müzakere sürecinin bu tip üzücü olaylarla sekteye uğramaması, ne olursa olsun Kürt sorununda demokratik ve barışçıl çözümün mutlaka gerçekleşmesi gerektiğini herkese ve sorunun taraflarına bir kez daha belirtmek isteriz.”
Eylemin kimler tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği konusunda da değişik senaryoların konuşulduğunu belirtmek gerekmektedir.
1-    Devletin içindeki derin güçler, Ergenekoncular, statükocular
2-    PKK’nın içinde savaşın devamından yana olan şahinler
3-    Bölgesel aktörler Suriye ve İran gibi birçok aktör  
4-    Irak’taki şii ittifak
5-    Avrupa Merkezli istihbarat örgütleri
6-   Ortadoğu’daki çatışmalardan menfaatleri bulunan büyük devletlerin istihbarat örgütleri vs.
Sonuç olarak görülmektedir ki işlenen bu cinayetleri açıktan tasvip eden veya olumlu bulan tek bir taraf yoktur. Cinayetler işlenmiş olduğuna göre de bu işin istenilen yöne kanalize olmasını isteyen güçler var ve bu güçler sokak çeteleri değil.  Cinayeti organize edip gerçekleştirenler ya bu üç Kürt siyasetçinin yaptıklarından rahatsızdılar yada cinayet cinayeti doğurur mantığı ile bir kaos ortamı yaratmanın ilk adımını atmak istediler. Gerekçe ne olursa olsun bir bunalım yaratılmak istendiği açık. Bu oyuna gelmemek ve bundan sonra olabileceklerin önünü almak için gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerekiyor. Özellikle PKK ve Türk Devlet yetkililerinin bu konuda azami dikkati göstermeleri zaruridir. Kayıpların PKK açısından göz ardı edilebilecek kayıplar olmadığı açıktır. Bunun çözümü ise sanırız cinayetlerin aydınlatılması için gerekli çabanın gösterilmesidir.